Uzağa traducir inglés
6,367 traducción paralela
Evet, olabilir ama yardım almadan fazla uzağa gidemez, değil mi?
Yeah, maybe. But he's not gonna last long without help, right?
Bundan sonra ne kadar uzağa gideceğinse sana kalmış.
How far you go after that is up to you.
O kapı herkesi kendinden uzağa püskürtmüş olmalı. Pis şey.
That door must have been made to blast everyone away, obnoxious thing.
Neden? Bırak da çıkrık çevireyim. Deliliği uzağa gönder.
Let me spin... spin the madness away.
Deliliği uzağa gönder.
Spin away the madness...
Çok uzağa gitmiş olamaz.
Well, he can't be far.
Tepenin ötesinden uzağa gitmiş olamazlar.
They can't be far beyond that ridge.
Çocuğu buradan götür. Olabildiğince uzağa...
Take the boy there... far exit.
Bu durumda erkek topu elinden geldiğince uzağa yollamaya çalışır.
And the man tries to send the ball as far away as he can
"Şuandan itibaren artık senden uzağa gitmeyeceğim."
"From now on, I won't run away from you anymore."
O kadar uzağa vurmak istememiştim.
I didn't mean to hit it so far.
Ama... onu gerçekten uzağa fırlattın.
But... you shot it really far out there.
O kadar uzağa gideceğimi sanmıyorum.
I actually don't think I'm gonna go far.
Her biri, beni olmak istediğim kişiden bir adım uzağa taşıdı.
Lives before, and every one Takes me a step further away from the person I want to be.
Bu notaları duyduğunda yolundan uzağa sapmadığını bileceksin.
If you hear them, you will know you've strayed too far.
O bir ses çıkardı ve onu uzağa çekti çünkü.
Because he made a sound and drew her away.
Uzağa gidiyorsun.
You're going away.
Bizi şu vadiye götür. düşmandan elinden geldiğince uzağa.
Take us into that valley, away from the enemy as far as you can.
Yeni bir kimlik olmadan fazla uzağa gidemem.
Yeah, I won't get too far without a new identity.
100 kilometre uzağa gidebilen havanlar ve 250 kilometre uzaklığa gidebilen top mermilerini koyarlarken gördüm.
Seen him offload 60 mil mortars, 155 mil shells.
- Uzağa işte, ne bileyim.
I don't know. Uh, for a few days.
Hafif ve basit bir şey giyerseniz epey uzağa yollayabiliriz sizi.
And if you could wear something light and simple, so we can really get some good distance on ya.
Uzağa gitmiş olamaz.
He couldn't have gone far.
Ayrıca, penguenler dışkılarını yuvadan 40 santimetre uzağa atabilirler.
And get this, a penguin can expel their waste up to 40 centimeters from the nest.
- Kakalarımızı 5 fit uzağa atmamız gibi.
That's like you and me shooting our poop for 5 feet. - [Laughs]
Eminim onu bir süreliğine uzağa gönderirler.
I bet they send him away for a while.
- Pekâla, bu şey her neyse dağılıyoruz ve dikkati şu üçüncü kişiden uzağa çekiyoruz.
- All right, whatever it is, We split up and lead it away from the third wheel here.
Ben- - Ben Tigerclaw'ı uzağa çekebilirim.
I can--I can lead tiger claw away.
Ne kadar uzağa koştun?
How far did you run?
Dikkati aileden uzağa çekmek için.
Taking the focus off their family.
Şu anda bunun üzerinde çalışıyoruz. Başlangıç olarak, kaçan kurbanımız Owen Linder, burada bulunmuştu. Yiyicinin mağarasından çok uzağa koşmuş olamaz.
That's what we're working on now, starting with the fact that Owen Linder- - our escaped victim- - ended up here and he couldn't run too far from "Eater's" lair.
- Biz de gidebildiğimiz kadar uzağa gideriz. En azından sabah uyandığında burada benimle takılı kalmaz ve bir hayatı olabilir.
Then we'll get it as far as we can, and then at least when Deke wakes up he won't be stuck here with me in the morning, and he can have a life.
Kendi kendime dua etmeye gidiyorum, Bu pislikten uzağa.
I'm going to pray on my own, away from this den of filth.
Çok uzağa gitmeyelim.
Let's not go too far.
Fazla uzağa taşımış olamazlar.
They can't have carried it far.
Kaldırım kenarından ne kadar uzağa park etmen gerektiğiyle ilgili, yasaların olmasının bir sebebi var.
There are laws about how far you can park from the curb for a reason.
Umut dolu bir dünyada umutsuz insanlar bizi fazla uzağa götürmez.
Hopeful wolld with hopeless people... That won't get us far.
- Her resimde kendini ondan ne kadar uzağa koyduğunu gördün mü?
And notice how far away she places herself from him in every picture.
Onu kayalardan uzağa almalıyız.
We need to pull him away from the rocks. Get him in the open.
Pulpo bu kadar uzağa gitmeyi planlıyorsa planlayacak daha çok şeyi olduğuna inansa iyi olur.
If Pulpo planned this far, you better believe he planned for a way to get out.
İki kat uzağa sürüklenmiş olabilir.
She could've been carried twice that far.
onu sarayın tüm rahatlığından uzağa götürmüş olacaksın.
You'd be taking her from all the comforts of court.
Ne kadar uzağa koşsam da onun yükünden kaçamam.
I can't escape its burdens, however far I run.
Katil, kurbanlarını yaşadıkları yerden uzağa götürüyor.
The killer is taking the victims away from where they live.
Çok uzağa gitmemişlerdir. Pasaportları evde duruyor.
Their passports are upstairs,
Uzağa gitmiş olamazlar.
They couldn't have gotten far.
Kadını atlarınızın götürebileceği kadar uzağa götürün.
Take her as far as your steeds will travel.
~ Nasıl bu kadar uzağa geldi?
~ How can it have got this far?
Fish Street Hill'e kadar ilerlemişti, lakin kontrol etmezsek ne kadar uzağa ulaşır bilemeyiz?
It has got to Fish Street Hill, but who knows how far it will reach if it is not checked?
Daha uzaga gidemedin mi?
Couldn't you have gone farther?
Ama böyle bir yara ile Tahminimce çok uzağa gitmiş olamaz.
I'm guessing, suspect's not getting very far anyway.