Verecek traducir inglés
16,663 traducción paralela
Diline doladığı kanun ve düzen olayı her neyse ofisim buna öncelik verecek.
Whatever law and order issue that she's running on, my office will make it a priority.
Arayıp telefonunu geri verecek kadar havalıydı.
She was cool enough to call and give your fucking phone back.
- İsim verecek misin? - Önünde sonunda konuşacak. - İdam ederdik ama Ark'ta değiliz.
- We would have floated him... but we're not on the Ark.
Ama Sinclair seni ele verecek.
Sinclair will give you up.
Zarar verecek olsa yapmazdı.
She wouldn't do it if it was gonna destroy her brain.
Darbe beynime zarar verecek.
The EMP will give me brain damage.
Bize de iş verecek misiniz?
We gonna get jobs?
Bu ilkiydi. Ürünlerinizin, müşterilerinize zarar verecek kadar müshil ilacı ile karıştırıldığından eminiz.
" Certain of your food products have been contaminated with a purgative injurious to your customers.
Bana bir iş verecek.
Gonna take me on.
Güvenlik istediklerinizi verecek.
I'll have security get you what you need.
Onu veremezsin, onu Ann verecek.
- You can't have that thing, that's Ann's thing.
Haraç verecek hâlim de yok.
And I will not respond to extortion.
Evlilik üzerine tavsiye verecek en iyi kişi ben değilim.
I'm not the best person to be giving marital advice.
Kaybımızın ardından bize umut verecek sözler. Ama bana ilham veren sizdiniz.
Words that would restore hope to us in the wake of our losses, but it is all of you who have inspired me.
Töreni doğru şekilde yapacağız ve kararı kader verecek.
We do the ceremony the right way and let fate decide.
Geri kalanıyla ilgili doktor sana bilgi verecek.
The doctor will fill you in on the rest.
Ona karşı biraz ilgi gösterecek, ona önem verecek birine ihtiyacı vardı.
He needed somebody who showed a little interest in him, who cared about him some.
Sana Charlotte'ın bebek evi ile ilgili yeni bilgiler mi verecek?
Is she gonna offer you some fresh insight into Charlotte's dollhouse?
Birisi bana zarar verecek!
Think someone's coming to hurt me!
Bu kamera görüntülerini bize ne zaman verecek?
So, when she's gonna give us this footage?
Kızlardan biri öldürme emrini verecek kadar öfkelenmiş olabilir mi?
So, do we think one of the other girls may be angry enough to have ordered a hit?
Marghai mahkemeye çıkıp böbreği Frierson için aldığına dair ifade verecek.
Marghai's going to stand up in court and say he got the kidney for Frierson.
Bunun kararını Doktor Banning verecek.
Until Dr. Banning decides.
Neye karar verecek?
Decides what?
Anlamlı, bilge bir tavsiye verecek gibi bakıyorsun. Memelerin büyüdü mü?
You're giving me that look like you're gonna try to give me some really wise, meaningful advice.
Geceye son verecek olan cengâver.
The warrior that ends the night?
Küçük oğlum bana zarar verecek değil.
My baby boy's not gonna hurt me.
- Paramızı verecek misin?
- Are you gonna give, like, what?
Biri beni kesinlikle mahkemeye verecek.
Someone is definitely gonna be suing my ass.
Cevap verecek misin?
You gonna get that?
Kim olduğunu henüz bilmiyoruz, ama şu an adliyeye götürülüyormuş. - Üç saat kadar sonra ifade verecek.
We don't know who it is yet, but they're being taken to the court to testify in three hours.
- Ona izin verecek misin?
You gonna let him?
"Keşke verecek daha iyi haberlerim olsaydı."
" I wish I had better news to report.
Çağrılarına kulak verecek misin?
Will you heed their call?
Verecek bir şey kalmayana kadar alacaksın.
You take until there's nothing more to give.
Sana verecek başka cevabım olmadığını ikimiz de biliyoruz gördüğüm şeyle yaşamama izin vermezsin...
We both know I have no more answers to give you, and you cannot allow me to live with what I've seen...
Onun olan şeyi istiyorsa, benim olanı bana geri verecek.
If he wants what's his, he'll give me back what's mine.
Bunun hesabını verecek.
She's gonna have to pay for that.
Ona yüzüğü vereceksin o da iksirin kalanını verecek. Ve Thea yaşayacak.
You hand over the ring, she gives us the rest of the elixir, and Thea lives.
Rahatsızlık verecek kadar dürüst olabilir miyim?
May I be uncomfortably honest?
Verecek, ve her şey yoluna girecek.
He will, and everything will be fine.
Bay Queen, birkaç soruya yanıt verecek zamanınız var mı?
Mr. Queen, have time to answer a few questions?
Kaderimin beni neden buraya getirdiğini artık biliyorum. Memleketimi özgürleştirmem için güç verecek bana burası.
Now I know why fate has led me to this place- - to give me the strength to free my home.
Buralarda istasyon olarak hizmet verecek çok ev yok bu yüzden de hem sığınma hem de güvenli ulaşım peşindeyiz.
Aren't many homes to serve as stations along this stretch, so we're looking for both shelter and safe transit.
Carter, kendisine 1 milyon dolar verecek bir Nijeryalı prense 100 bin dolar gönderdi!
! How? Carter sent $ 100,000 to a Nigerian prince who's gonna give him a million.
Ekranları ateşe verecek.
She'll set the screen on fire.
Masadaki kırıntılarla beslenen evcil bir hayvanken, sana ziyafete katılmana izin verecek kadar yakın davrandım.
Allowed you to become too familiar, like a house pet that has come to expect feasts, rather than table scraps.
AC-12 hepimize ceza verecek, sadece bana değil.
AC-12 would be charging the lot of us, not just me.
Ama bildiğim şey şu. Acıya rağmen devam etmen gerekir. Eğer durursan yeniden başlaması çok daha acı verecek.
But the one thing I know is you keep going through the pain because if you stop, it's going to hurt a whole lot more to get started again.
Öylece yürümeme izin verecek misin?
You letting me walk by?
- Hayır, ama zarar verecek.
- This won't kill me! - No.