Villette traducir inglés
97 traducción paralela
La Villette'deki o doklar hiç kolay değildir.
Those docks at La Villette are no picnic.
Dün gece La Villette'den ayrılmaya nasıl karar verdiysem öyle verdim.
I decide, like I decided we'd leave La Villette last night.
Porte de Pantin'deki, La Villette pazarı.
"Bearing of Pantin", the market the "Villette".
Andre Brunier, Villet'teki en iyi baltacılardan birisi.
Andre Brunier, one of the best ones using the wooden hammer in the Villette
Ne içinde kaldıkları hapishanenin kapısının kapanışını ne de yarının kurbanlarını bir araya getirmek için akşamüstü kırlara doğru yola çıkacak Paris-Villette trenini duyacaklar.
They will not listen to the closing of the doors of its prison, nor the train from Villette to Paris, that starts off after the dusk in order to gather the following victims.
Bay Villette'i öldürdüm.
I have killed Mr. Villette.
Villette, avukat.
Villette, the lawyer.
Villette zengindi..... ama artık parayı alamam.
Villette was rich but now I cannot keep it.
Bay Villette'in bahçesine bakma günüm değil mi?
Isn't it the day when I attend to Mr. Villette's garden?
Her çarşamba Bay Villette'in bahçesinde çalışırım.
I always work in Mr. Villette's garden on Wednesdays.
Çarşambaları Bay Villette'in bahçesinde çalışır.
On Wednesdays, he attends to Mr. Villette's garden.
Mösyö Villette öldürülmüş.
Monsieur Villette's been murdered.
Villette'le mi?
With Villette?
Peder Bey'in Villette'le randevusu varmış.
Father here says he had an appointment with Villette.
Villett'le randevunuz mu vardı?
You had an appointment with Villette?
Villette'le randevu nedeninizi öğrenmek isteyebiliriz.
Perhaps we'd like to know what your appointment with Villette was all about.
Çarşambaları Bay Villette'in bahçesinde çalışırım.
On Wednesdays, I work in Mr. Villette's garden.
- Villette öldürüldü.
- Villette's been murdered.
Bay Villette'in bahçesi yeşerdi mi?
Is Mr. Villette's garden flourishing?
Bay Villette öldü, peder.
Mr. Villette is dead, Father.
Peder, bu sabah Villette'in evine neden geldiniz?
Father, why did you come to Villette's house this morning?
Dün gece Villette'in evinin önünden geçmişsiniz.
Your mother said that you passed the Villette house last night.
Villette'in evinden çıkan birini.
We saw someone leaving the Villette house.
Valentine Sokağı'ndan eve giderken Mösyö Villette'in evini geçtik.
On our way home by the Rue Valentine, we passed Monsieur Villette's house.
Villette cinayeti davasında da gerçeklere ulaşmak çok güç.
This case, this Villette murder, is all understatement so far.
- Villette'i tanır mıydınız?
- You knew Villette, didn't you?
Şu Villette'i tanıyan yok gibi. Oysa bir avukattı.
No one seems to have known this Villette and yet he was a lawyer.
Tek söyleyebileceğim, ziyaretimin Villette'in ölümüyle ilgisi yok.
I can just say that my visit didn't have anything to do with Villette's death.
Villette'in evinin önünde gördüğünüz bayanı merak ediyordum.
I've been wondering about the lady you met outside Villette's house.
Müfettiş, Villette'le randevum..... sizin için önemli olamaz.
Inspector, the appointment that I had with Villette couldn't be of any importance to you.
Villette'in evinin önünde gördüğünüz bayan...
Now, this lady you met outside Villette's house
Cinayet saatinde Villette'in evinden çıkan bir papaz görülmüş.
A priest was seen leaving Villette's house at the time of the murder.
Ertesi sabah Villette'in evinin önünde bir papaz gördüm.
I saw a priest outside Villette's house the next morning.
- Villette cinayeti mi?
- Is it about the Villette murder?
Bir papaz Villette'in evinden ayrılırken görülmüş.
But a priest was actually seen leaving Villette's house.
Geçen sabah Villette'in evinin önünde konuşurken görmüşler.
They saw us talking outside of Villette's house the other morning.
Michael'ın Villette'i öldürmüş olamayacağını da açıklayacağım.
I'm also going to explain that Michael could not have killed Villette.
Villette cinayeti sabahında da Peder Logan'la konuştunuz.
You also met and spoke with Father Logan the morning after Villette's murder.
Villette'in evinin önünde buluşup konuştunuz.
You met and spoke to him immediately in front of Villette's house.
Mösyö Villette'le randevum vardı.
I had an appointment with Monsieur Villette.
- Elbette, Mösyö Villette'le..... randevunuz olduğunu bilmiyordu.
- Yes. - Of course, he did not know you had an appointment with Monsieur Villette.
Ertesi sabah 9 : 30'da Mösyö Villette'i göreceğimi söylemiştim.
I told him I was going to meet Monsieur Villette at 9 : 30 the following morning.
Mösyö Villette'in öldürüldüğü gece Peder Logan'la randevunuz mu vardı?
You had an appointment with Father Logan the night Monsieur Villette was murdered?
Size söylemeye geldim..... Peder Logan'ın, Villette'in ölümüyle ilgisi olamaz.
I came to tell that you, Father Logan could not have been involved in Villette's death.
Fakat, mümkünse..... Mösyö Villette'le randevu nedeninizi öğrenmek isterim.
But I must know, if possible the reason for your appointment with Monsieur Villette.
Mösyö Villette bana şantaj yapıyordu.
Monsieur Villette was blackmailing me.
Eşiniz Villette'in evinin önünde Peder Logan'la görüldü.
Your wife was seen outside Villette's house with Father Logan.
Villette öldürüldüğü gece gerçekleşen bir buluşmadan söz etti.
She told us of an appointment with him that took place the night Monsieur Villette was murdered.
Evet..... Villette'i ilk kez düğünümde gördüm.
Oh, yes, it was at my wedding that I saw Villette for the first time.
Villette'ti.
It was Villette.
Michael papazlık rütbesini alana kadar Villette'i de görmedim.
Nor did I see Villette again, until the day Michael was ordained.