Virüsü traducir inglés
2,330 traducción paralela
Siz Andyleri durdurabilirseniz, Holly ve Bende Zane sistemi kırarken bilgisayarların güvenlik duvarlarını devre dışı bırakabiliriz. - Hala virüsü yükleyebilmek için ağa uzaktan erişmenin bir yolunu bulmamız gerekiyor. - Elbette.
If you can stall the Andys, Holly and I can take out the computer firewalls while Zane hacks the system.
113.Test Sonucu... Congo Virüsü Antikor Serumu..
Test solution 113... the Congolese virus antibody serum.
Serumu Senin Kan Grubuna Göre Değiştirdim, Ve Umarım Bu Sendeki Virüsü Tamamen Öldürebilecek..
I modified the serum so it would react with your blood type, and I'm hoping that it will kill off the virus.
Ortada fırlatma kodlarını bozacak bir truva atı * olsaydı virüsü o tetiklemiş diyebilirdik.
If there was a trojan horse virus buried in the launch COD maybe she triggered it.
Belki Hulk vücudu bu virüsü öldürecek şeye sahiptir.
Maybe Hulk body have things that kill virus.
Dekan Haley'de mide virüsü yalanını her defasında yutmayacaktır.
Dean Haley's not gonna buy the stomach virus story forever.
3 ay önce Kenner'ın mutasyona uğrattığı çiçek virüsü numunesinin bende olduğuna inanmadın.
"3 months ago, you didn't believe I had Kenner's mutated smallpox sample."
Çiçek virüsü hava yoluyla aktarılabilir.
Smallpox can be transmitted by air.
Planımız virüsü yavaş yavaş beş kıtaya yaymak.
Our plan is to slowly spread the virus across the 5 major continents.
Mutasyona uğramış çiçek virüsü araştırma raporu bugün geldi.
The research report for the mutated smallpox came out today.
Formülde belirtilen çiçek virüsü DNA'sı ile carnot RNA'sını çıkarmalısınız...
"You need to extract the smallpox DNA and carnot RNA specified in the formula,"
Mutasyona uğramış virüsü elde etmek için ikisini birleştirin.
Combine them together to create the mutated virus.
Virüsü kızın vücudundan çoğaltabilirler.
They can cultivate the virus using her body.
Virüsü türeten sensin, değişkenlerini kimse senden daha iyi bilmiyor.
"You created the virus," no one is more clear on its variables than you.
Sean virüsü Champ'a enjekte etti.
Sean has injected the virus into Champ.
Yani kemiklerin içinde bilgisayar virüsü olduğunu mu söylüyorsun?
Are you telling me that there's a computer virus in the bones?
Hiç papilloma virüsü kapmadın yani?
No human papillomavirus?
Bir tür uçuk virüsü.
A form of the herpes simplex virus.
Geçen gün sattığım antika Michael Felix virüsü.
An antique Michael Felix bug I sold the other day.
Yine de tedaviyi üretmek maliyetli olacaktır ve virüsü kendi kendine aldığına göre senin durumun için bir sorumluluk taşımıyoruz.
However, producing a cure would be costly, and as you acquired the virus on your own, we feel no responsibility for your condition.
Şef teknisyenimiz Syd March en son virüsü sisteme yüklemek üzere. Bu da Hannah'nın bedenini etkileyecek ve Vole Tesser'ın Sonraki Yaşam ürünleri olarak satışa sunulacak.
Our chief technician, Syd March, is about to load the latest virus into the system, where it will infect Hannah's body before being sold as part of our Vole Tesser Afterlife product line.
Sizlere, CDC temiz bölgesinden sesleniyorum. Ölümcül Pandora virüsü hızla yayılmaktadır.
Outbreak of the deadly Pandora virus is spreading rapidly.
Sarah, sen bunu kullanarak virüsü yükleyeceksin sonra da Bilgisayar'i sonsuza dek yok edecegiz.
Sarah, you'll plant the virus using this and we'll destroy the Intersect, once and for all.
Baglanti ne kadar sürer bilmiyorum o yüzden virüsü hemen yükle.
But I'm not sure for how long, though, so upload the virus now.
5 yıllık porno virüsü ile ölüm arasında birkaç saniye var.
♪ I'll be gone... Five-year-old porn virus, mere seconds until certain death.
Trojan Atı virüsü bütün SİM bilgilerini çıkartmış.
Trojan Horse virus extracted all her SIM information.
Onun sebebi de Epstein-Barr virüsü ki bu da karaciğerini açıklar.
And it's caused by the Epstein-Barr virus, which explains his liver.
Epstein-Barr virüsü mononükleoz geliştirdi. Ayrıca Miller-Fisher sendromuna yol açtı.
Epstein-Barr gave him mono, it also gave him Miller Fisher syndrome.
O ve Danny'nin lnwood Hill Parkı'ndan topladıkları Epitelyal DNA ve reçete parçasına göre ok ile vurulan kurbanımız Jimmy Philbrook H7N2 virüsü taşıyor.
According to prescription trace and epithelial DNA that she and Danny collected from Inwood Hill Park, whoever shot our second victim Jimmy Philbrook with that arrow, is suffering from H7N2.
Kuş Gribi Virüsü değil miydi?
Isn't that a strain of Avian Flu?
Trojan virüsü deneyeceğim. Video konferansı yapmama izin verebilir.
I'm gonna try to a Trojan, could allow me to initiate a video conference.
Bende şimdi aynı virüsü yüklüyorum.
I'm now installing that same trojan.
Stuxnet Virüsü, İran'ın nükleer zenginleşme projesini paramparça etti.
The Stuxnet virus dismantled Iran's nuclear enrichment program.
Bu virüsü durdurmayı ancak o bilir.
He's the only one who'll know how to counter this virus.
Anti virüsü tasarla.
Design the antivirus.
Peki, paranın iki katını veririz gelip anti virüsü tasarlarsan.
We'll double the money we already paid you if you come and design the antivirus.
Viratraxina bunun HIV virüsü taşıyan insanlar için olduğunu biliyor musun?
Viratraxina - you know that's for people with HIV?
O yüzden şu şekilde yapacağız : Zamanımızı etkili kullanarak bu kadının vücudunun kendi kendisine saldırma ihtimallerini her virüsü, her tümörü düşünerek eleyeceğiz.
So here's how this is going to go... in a timely and efficient manner, you and I will rule out everything that could be causing this woman's body to attack itself, virus by virus, tumor by tumor,
JARVIS, bu virüsü analiz et.
JARVIS, analysis on this vírus.
Bilgisayar virüsü kaparım!
I'll catch a computer virus!
Bilgisayar virüsü öyle kapılmaz.
You can't catch a computer virus.
- Ama bu çok saçma. Bizim evrendeki olayda bu virüsü satmak için alıcı arayan kişi oydu.
On the case we worked, he was the one trying to broker the deal for the virus that made these guys mutate.
Kurşun kalıcı bir zarara sebebiyet vermemiş. Virüsü de Walter'ın ilacıyla atmaya çalışıyorlar.
The bullet didn't cause any permanent damage, and they're treating the virus.
Teşekkürler bebeğim. Kaçınız duydu bilmiyorum ama etrafta zombi virüsü dolaşıyor.
I don't know how many of you have heard, but there is a flesh-eating virus going around.
Bu bir insan virüsü ve buraları da av sahaları.
This man is a human virus, and these are his hunting grounds.
Tamam, Stafford'un insan virüsü teorisini anladım.
Okay, I get Stafford's human virus theory.
Aşının virüsü tanıyıp etkisiz hale getirmesi daha kolay olacaktır.
It'll be easier for the vaccine to recognize the virus and neutralize it.
İtiraf ediyorum, caziben sınırlı ama ölümcül bir virüsü izleyip buldun.
I'll admit, your charm is a bit limited, but you did just track down a deadly virus.
Virüsü önlemek için, başka bir çaremiz yok gibi gözüküyor.
It appears we have no choice- - to avoid the virus, we must remain at sea indefinitely.
Joan, virüsü çok ucuza aldık.
Joan, we got a bargain with this virus.
Ajan Lee virüsü kapmış.
Agent Lee is infected.