Wad traducir inglés
513 traducción paralela
Big Louie büyük paralar kazandı ama sonradan kendini çok saldı.
Big Louis gets a wad of dough then he gets soft.
Koçanı önümde sallayıp benim olduğunu söylüyorsun.
You flash this wad on me, then try to tell me the dough is mine.
Koca bir tomarı mı?
A wad like that?
O da bana bir tomar para verecek.
He's gonna hand me a wad of dough.
Arkasına biraz kağıt sıkıştırır mısın?
Stick this wad of paper in there, will ya?
Tomarla parasını alın.
Sure, take the wad.
10 yerine 7 tane banknot olan bir demet var.
There's one wad with 7 bills instead of 1 0.
Şeker kasesinde sakladığı banknotlarıyla bir dul.
A widow with a little wad of bills hid away in a sugar bowl.
Bir doktor, bir tomar pamuk aldı.
This doctor took a wad of cotton.
Buaradan bir blok ötede bir barda bir adamı içeri aldık, elinde bir tomar para sallıyormuş. Parayı açıklayamıyormuş.
They've picked up a man in a bar about a block from here waving a wad of money, and he can't explain the money.
Dün gece yüklü oynadın o zaman.
You had a wad of big bills last night.
Sanki pabuç kadar bir ciklet gibi.
It feels just like a big wad of chewing gum.
Yok canım! Ne gırgır! Parayı okşuyordu.
and how he stroked that wad!
Yeni bir şeye başlamam gerektiğini söylüyor. Artık ringlere veda ettiğime göre.
She says I got to start something new... on account of I blew my wad in the ring.
Cimri!
- Tight wad!
Birden Blondie kendi vicdanım gibi karşıma dikildi. Kağıt destesi kalınlığındaki para tomarını gözüme sokuyordu.
And there was Blondie standing over me like me own conscious, rifling a wad of notes as thick as a pack of cards in me ear hole.
Şu şişkin cüzdana baksana Para için senin peşine düşer miyim?
Would I be after you for money with a wad like I`ve got ridin` on my hip?
Hepsini kaybettim.
I shot the whole wad.
Eğer bu kağıt parçasına boşalıp sana onunla vuracağımı söyleseydim, ne yapardın?
If I told you that I was going to wad up this piece of paper and hit you with it, what would you do?
- Yirmiye bir mi?
Put your wad on it.
Cebindeki o desteyi alayım.
I'll take that wad in your pocket.
Sen deli misin, böyle bir mahallede bu kadar para üzerinde taşınır mı?
Are you nuts, carrying a wad like that in a neighborhood like this?
Efkar dağıtmak gerek.
The wad needs to be combed.
Ama 30,000 yabana atılacak bir para değil!
But 30,000 is a wad of money.
Burnumdaki duyarlılık nedeniyle kendimi bir avuç tozu çekerken düşünemem bile!
I don't want to put a wad of white powder in my nose. There's the nasal membrane.
Bir haber, şu Charlie saldırısıyla ilgili.
Word is from on top that Charlie shot his wad...
İçinde sıkıştırılmış kâğıt var, birisini yaralayabilirisiniz.
There's a wad of paper that comes out and can injure someone.
Böyle deste deste parayı görürlerse, adam öldürecek insanlar var etrafta.
You flash this kind of wad in front of some people, they'll kill you for it.
Ceplerinde tomar dolusu para olan bir ceket olay yerinde bulundu. Uluslararası krizle ilgili...
A jacket with a wad of money but no billfold was left at the scene.
Uygun fiyata alev silahları satıyor.
He's sitting on a wad of flamethrowers at a decent price.
Bir tomar parasını harcamaya hevesli bir alıcı buluruz, ve o gerçekten kötü bir ekipmanı almak ister.
We find a buyer with a wad of money who's willing to spend it, and a piece of equipment he wants real bad.
Bir tomar parası olan zenci müzisyenler...
Spade musicians with a big wad of money.
Bu parayı ihtiyar Clancy'e verdiğimizde patron onu taşaklarından kavramış olacak.
When we lay this wad on, old Clancy. The boss is going to have him by the balls.
Vakit gelmişti, pis tampon.
About time, you fuck wad.
Beyefendinin kumar oynayacak parası kalmamış. - Öyle mi?
He'd blown his gambling wad!
Başın dertte kıçın belada.
You're stewed, butt wad!
Senin başka bir fikirle geldiğini görmedik serseri.
I don't see you coming up with any ideas, scum wad.
New York'ta o kadar çok para gösterilmez.
You don't be pulling out a wad of bacon like that in New York City.
Ucu delik tamponlar.
Hollow-tipped wad-cutters.
Seni küçük tıkaç.
You little wad!
Evet, bu sakızı nerede olsa tanırım.
yeah, i'd know that wad of used chewing gum anywhere.
Lorry ile New Orleans'da striptiz yaparken tanışır. Adam 40 binlik destesi olan bir kumarbaz. Lorry hayallerinin erkeğini bulduğunu düşünür.
Now, he's a big time gambler with a 40 G wad, so Lorry figures she's found the man of her dreams.
Bir yığın erimiş dondurma gibi.
- Looks like a wad of melted ice cream.
Bak ikiz umarım paranın tümünü içeride bıramamışsındır...... çünkü arabamı geri almak için daha fazla paraya ihtiyacım olacak
Twinny, I hope you didn't blow your wad on the tickets... Because I'm gonna need a lot more money to get my car.
Paraları babama veririm çünkü babam Amerika'nın en büyük tefecilerindendir.
I'd just slide that wad over to my father because he's one of the state's top brokers.
Biraz sakin ol dostum.
Hey, just hold your wad there, fella.
Tamam Bernie, biraz daha yükselteceğim.
Okay, Bernie, I'm going to shoot the wad. I can't believe I'm doing this.
Bütün parayı senin adına oynayacağım.
I'm gonna bet this whole damn wad on your ass. You whip this sucker's ass and we split 50-50.
Başına saracağım.
I'll wad it round his head.
Bana mı?
.. the wad on Vanina 2?
Orda ne oldu?
You little wad!