Whites traducir inglés
1,177 traducción paralela
Siyahların sendika yönetimini ele geçireceğini söylüyor.
They're tellin'the whites the blacks are gonna take over the union.
Beyaz, kırmızı, pencere camı, süper eroin, ne istersen.
I got whites, reds, windowpane, super smack, anything you want.
Sadece beyazların bu yoldan gittiğini biliyoruz.
Only know the four whites picked up and moved on... Hey!
Beyazları öldürerek yapmaya çalıştıkları şeyi. Tabiki o kutuların içerisinde gerçekte ne olduğunu sezemediler.
That had been cast over the Tribe by the murder of the whites...
Otoyol yapıldıktan sonra beyazlar yönetimi aldı.
After they built that highway, the whites took over.
Beyaz adamlar geldiğinden beri köyüm bir harabeye dönüştü.
Since the whites came, my village has gone to ruin.
Şimdi onlarla uzlaşmak için kasabaya gidiyorum.
Now I'm going to town, to pacify the whites.
Penye plaj elbiseleriyle oturup Timothy White güneş kremini o şişko, soyulmuş şişmiş, irinli derilerine sürerler, çünkü ilk gün fazla yanmışlardır. - Biliyorum.
And sitting in their cotton sun frocks, squirting Timothy Whites sun cream all over their puffy, raw, swollen, purulent flesh,'cos they overdid it on the first day.
O beyazlarla bir arada olmalı.
Let him rub elbows with the whites.
Klasik safra kesesi belirtileri. Sağ üst bölümde hassasiyet. Göz beyazlarında renk bozulması.
She's got classic gallbladder symptoms - a tenderness in the upper right quadrant, a slight discoloration of the whites of her eyes.
Selam, siz ikiniz, inci gibi beyaz dişlerinizi gösterin!
Hey, you two! Show us your pearly whites!
Gözakı gördüğüm an ateş ederim.
I shoot when I see the whites of the eyes.
Yüzünüze ve beyaz dişlerinize pek fazla güvenmeyin, bu tür asılmalar sizin onu kaybetbenize yol açabilir.
You shouldn't rely so much on that face and those pearly whites, because come-ons like that could get them punched out.
Hamile kalmak için 200-300 kez bu yavşan otu ile vücudun dağlandığında rahmindeki ödem yok olacak.
If you cauterize with the moxa about 200 ~ 300 times the whites in your womb will be gone
White ailesi Elizabeth'le tanışmak için sabırsızlanıyordu.
The Whites have been very anxious to meet Elizabeth.
Eğer bu iş, ev ve Mercedes, hatta kendi kentlerinde yaşayan beyazlar sizin elinizde olsaydı siz nasıl bir liberal olurdunuz Bay Biko, merak ediyorum.
I wonder what sort of liberal you would make, Mr. Biko, if you were the one who had the job, the house, and the Mercedes, and the whites lived in townships.
Bu aparthayd için bütün beyazları suçlama. NOT!
Don't blame all the whites for apartheid.
Ama bir kaç beyazın, bir siyah ülkesini yönettiği günler sona erdi.
But the days of a few whites running a black country are over.
Mavi haplar haftada 1, beyazlar her gün.
Orange pills once a week, whites daily, daily.
Biz beyazları okuldan kaçırmaktan... bahsediyordun.
You was talking about trying to drive us whites out of the school business.
Böylece... bazı beyazlardan kurtulacaktık, o da bizim vatandaş olacaktı.
He help him out so he could be our homeboy help us get rid of some other whites.
O kıyafetler nasıl o kadar beyaz olabiliyor?
How'd he get those whites so white?
- Daha beyaz beyazlar gördün mü?
- Have you ever seen whiter whites?
Keskin siyah ve beyaz.
Sharp blacks and whites.
Zenciler ve beyazlar aynı masada yemek yemez.
Coloreds and whites don't eat at the same table.
"Renklileri beyazlardan ayır."
"Separate the colored articles of clothing from the whites."
Ben, bir sürü beyaz yaptım, güneş ışığından bile daha ateşliydim.
Me, I did so many whites, I was like hotter than sunshine. I was... like insane.
Polis arabası olmaz.
No black-and-whites.
- Ve beyazlar içinde.
- And see you dressed in whites.
- Beyazlar içinde.
- You in whites.
Ne fark eder? Kariyerini beyaz olmayanları hapse atmak üzerine inşa etmedin mi?
You've built your career on putting non-Whites behind bars, haven't you?
Ed, Sally ve küçük Joey, White'lara gidiyorlar.
There's Ed and Sally and little Joey going into the Whites'.
Beyazların seni becermesini hak ediyorsun.
You deserve to get screwed over by whites.
Beyazları renklilerden ayırmalısınız.
You ought to separate the whites from the color.
Haydi beyazlar!
Come on, whites!
Şey, kırmızı olanlar, bir dakikada çözülüyor, sarılar 15, yeşiller bir saatte, maviler dört saatte, ve beyazlar sekiz saatte, vb. Şey, reklamı görmüşsündür.
Well, the red ones, they dissolve in one minute, the yellows in 15, the greens in an hour, the blues in four hours, and whites in eight hours, and so on.
Şu inci gibi beyaz dişlere baksanıza.
Hey, now, boys, would you take a look-see at these pearly whites?
Zengin beyazların yoksul siyahlarla aynı muameleyi gördüğünü öğrensinler.
Let them know that rich whites get the same treatment as poor blacks.
Daha fazla beyazın geldiğini duydukça gülmek istiyorum.
When I hear that more whites are coming, I want to laugh.
Beyazların zayıf bir ırk ve onları anlamanın güç olduğu doğru.
It's true "The Whites" are a poor race and hard to understand.
Beyazlar geliyorlar.
"The Whites" are coming.
Bir sürü yerden bize beyazların geldiğini söylüyorlar.
We have word from many places that "The Whites" are coming.
O beyazlarla ilgili bizim bilmediğimiz şeyler biliyor.
He knows things about "The Whites" which we do not.
Her tarafta Siyah-beyazlılar vardı.
There were black-and-whites everywhere.
Bir rahip başkan için dua ediyor.
I got whites and coloreds that saw them there.
Give me 10 siyah-beyaz.
Give me 10 black-and-whites.
Bu hanzo tüm eşyalarını beyazlar, beyaz olmayanlar çizgili beyazlar, benekli beyazlar diye ayırmış.
This jerk, he's got all his stuff separated into whites, off-whites whites with stripes, whites with polka dots.
siyah beyazlarla birlikte bırakma, bırak ben içeri alayım.
Don't send him in with the black and whites, let me ride him in.
Siyahlar ve beyazlar birlikte oturacak.
Blacks and whites sittin'together.
Özür dilerim efendim.
You weren't there when the black-and-whites arrived.
Ben bu olayı araştırıyor olsaydım, dünyanın en iyi 100 nişancısını bulur... ve hangilerinin o gün Dallas'ta olduğunu öğrenirdim. Yanlış izin peşindesin. Oswald eski moda bir yemdi sadece.
Within the United States over the period of the last three years the division, the violence, the disenchantment with our society the divisions between blacks and whites the poor and the affluent, between age groups or Vietnam, we can work together.