Wine traducir inglés
18,665 traducción paralela
İtalya'da balayımızda küçük salaş bir restorandaydık garsonlar şarap koyup durdu baban da hepsini içti.
Ugh. On our honeymoon in Italy, we were at this little hole-in-the-wall restaurant. Uh, and the waiters just kept pouring the wine, and...
Gidin sarap için peynir alin ikiniz.
Go get some cheese for the wine.
- Şey acaba... Şarap ister misin?
Do you want, um, do you want wine or anything?
Hangi şaraptan...
Good, good. What wine...
- Şarap istemiş miydin?
- did you want wine?
Yaz şarabı gibi güzel görünüyorsun.
You are looking fine as wine in the summertime.
- Sana beyaz şarap söyledim.
- I ordered you a white wine.
Şarap fena değil.
Wine's not bad.
Şarap, ben Tekila tercih ederim.
Of wine, I prefer Tequila.
Bir bardak şarap ister misin?
You want another glass of wine?
Tadına bakacağım.
No, I'll taste the wine.
Benimkini, bu balık tutan,... şarap içen,... İskoçyalıya teslim edeceğim.
I'm gonna hand mine over to this, uh, fly-fishing, wine-drinking Scotsman.
- Şarap alır mısın Louis?
Wine, Louis?
Peki bu dandik şarapları ne yapacağız?
You guys, what are we gonna do with all this shitty wine?
Peki cuma gecesi sana gelsem, bir şişe güzel şarap getirsem sen de güzel bir akşam yemeği hazırlasan nasıl olur? Belki sıcak bir banyo yapmak için birisi seninle ilgilenebilir...
Hey, what would happen if I came over Friday night, brought a great bottle of wine, you know, made you a nice dinner, maybe ran you a hot bath and someone just took care of you...
Şarap da olacak.
There'll be wine.
DJ, şarap?
More wine, D.J.?
- Biraz şarap ister misin?
How about some wine?
Ben viski severim ama bu içtiğim en güzel şarap.
Well, I'm usually a-a whiskey girl, but this is the best wine I've ever tasted.
Yardımıma ihtiyacınız olursa, ya da biraz daha şarap içmek isterseniz...
If I can be of any more help, or if you want some more wine.
Biraz şarap?
Some wine?
... ve şarap ikramımız, malum problem nedeniyle.
And the wine is on the house because of the problem, you know?
O ve kiralık katilleri geceyi şarap mahzeninde geçirecek.
She and her hired guns will be spending the night in the wine cellar.
Turner'ların şarap mahzenlerinde en iyi kalite viskileri de varmış.
Turns out the Turners have some top-shelf bourbon crashing their wine cellar.
Biraz şarap ister misin? ve ben de saçma birşeyler giyeyim mi?
How about you go get some wine and I'll put on something ridiculous?
Damaklar, fındık ve şarap ile kokacak.
The palate will be stinking with peanuts and wine.
Bir denizci, 12 şişe şarap karşılığında kıyafetini verdi.
A sailor traded the cloth for 12 bottles of wine.
- Bir şişe şaraba daha ne dersiniz?
- How about another bottle of wine?
Tahmin ediyorum uzun zamandır şarap ve çikolata görmemişsindir.
I'm guessing it's been a while since you had wine and chocolate.
Bana bir kitap ve bir şişe şarap verin, işte mükemmel sabah.
Just give me a good book and a bottle of wine and there you have it. The perfect morning.
Şimdi de milyon dolarlık şarabını içeceğiz.
And now we're drinking his million dollar wine.
Dürüstçe cevaplayacak kadar şarap içtim çünkü.
I've had just enough wine that I may answer honestly.
Şu halimize bak. 400 dolarlık şarabın yanında iç çekiyoruz.
Look at us, just crying into our $ 400 bottles of wine.
Şarap.
Wine?
Çekyatta şarap içip sevişebilirsiniz.
You can drink wine, make love on the futon.
Şarap içip sevişmemize gerek yok.
We don't have to do the whole drink wine and make love thing.
- Bir kadeh California şarabına ne dersin?
What about a glass of California wine?
California şarabının, Fransız şarabından daha iyi olduğunu söylerler.
They say California wine is better than French wine.
Şarap memleketini duymuş muydun?
- Oh, yeah? - Have you heard of wine country?
İki şarap alıyorsun bir tanesini ödüyorsun.
Wine is two for one.
Evet, iyi bir şaraptır
Yes, it's a decent wine.
Yalnız şu an direkt şişeden şarap içiyorsun.
You're drinking wine straight out of the bottle right now.
Önerebileceğiniz bir şey varsa ben bir kadeh kırmızı şarap almak isterim.
I'd love to get a glass of red wine, if there's anything you could recommend.
Beyefendiye kırmızı şarap, hanımefendiye de deniz esintisi.
Red wine for you, sir, and a sea breeze for the lady.
- Benim şarabımdan mı?
- Of my wine?
Kendime şarap koymayı düşünüyordum, sen de ister misin?
I was about to pour myself a glass of wine. You want one?
Bunu, kuzenimin vaftiz töreninde kilise şarabını içince zor yoldan öğrenmiş oldum ve bağırdım :
I found out the hard way when I drank communion wine at my cousin's baptism and started screaming,
Hizmetkarları, önündeki şarap mantarlarını topluyorlardı.
His servants would pull the wine corks in front of you.
Şarap mahzeninden getireyim mi?
Should I get it from the wine cellar?
- Tanistigimiza memnun oldum -... yemekten önce biraz sarap içecegiz.
some, uh, wine before dinner.
Hiç şarabım yok.
I don't have any wine.