Wrist traducir inglés
2,870 traducción paralela
- Babam şu an bileğini dikiyor.
My father is stitching her wrist right now. She'll live.
O yüzden bileğim acıyor.
I think I tried to dive. That's why my wrist hurts.
Bu yüreksiz puştlar... 3 yıl içeride kalmandan ötürü onları suçluyorum. Beni işin dışında tuttukları için azar yemekten korkuyorlar.
These gutless motherfuckers, the ones I blame for you doing three years, afraid to take a wrist slap to keep me out of the slam.
El becerisi, sevgili dostum.
It's all in the wrist.
El becerisi...
- In the wrist.
Ve bileğinden çok dirseğini kullanırsan daha iyi olursun.
You could use a little less wrist and a little more forearm.
Avucuna sıkıca yerleştir fırlatırken bileğinden çıkart.
Cradle it in your paw. Snap the wrist when you throw.
Avuç içine yerleştir. Fırlatırken bileğinden çıkart.
Cradle it in your paw, snap the wrist when you throw.
MRI sol diziniz ve bileğinizde bazı tendonların çekildiğini ve hiç kırık kemik olmadığını gösteriyor ancak sol baldırınızda derin morluklar ve sol bileğinizde birkaç yırtık bağ dokusu var.
Now the MRI's show that you have some strained tendons in your left knee and ankle, and you have no broken bones, but you have some deep bruising in your left thigh, and some torn ligaments in your left wrist.
Tamam, bir keresinde de kırık bir şişeyle bileğimi kesmiştim.
Okay, once I slit my wrist with a broken bottle.
Kaburgalarım ve bileğim kırıktı.
Broken ribs, cracked wrist.
Bileğinde mürekkep izi var, ceketinin cebinde de bir şişkinlik.
There's an ink smudge on your wrist, a bulge in your jacket pocket.
Eşyalarıma elin bir değsin, bileğini kırıp atarım.
You lay a hand on my stuff, I'll snap it off at the wrist.
Aptal çocuk, bileğini bükme.
Stupid kid, don't bend your wrist.
Oakes erkenden emekliye ayrıldı. Yaptığınız yarım yamalak işi yöneten kişi olduğu için de azar yedi, Dedektif Linden.
Oakes took an early retirement and a slap on the wrist for overseeing your sloppy police work, Detective Linden.
Bu fotoğrafların tümünde bilezik hep sağ bileğinde.
In all the photos, her bracelet always on the right wrist.
Onu bulduklarında ise sol bilekteydi.
When they found her, it was on the left wrist.
Bileğin için biraz merhem.
Hey, some ointment for your wrist.
Esas delilik ona eşek yüküyle parasını ödeyen sahibinden oyuncusunu çalmaktır.
Insane is crossing a man who pays his players cash from a suitcase chained to his wrist.
♪ bileginde kucuk kesikler ac.
♪ Make a tiny incision on his wrist.
kestigim bilek, ve biraktigim digeri.
The wrist I cleave, and the other leave.
kestigim bilek, ve biraktigim digeri.
The wrist I cleave and the other leave.
Bileğinde.
It's on your wrist.
Beni acil servise bıraktığında üç parmağım kırıktı beş dişim düşmüştü, bileğim, burnum, elmacık ve köprücük kemiklerim kırıktı.
When you left me at the E.R., I had three smashed fingers, five teeth out, a broken wrist, nose, cheekbone, collarbone.
* Langırt büyücüsünün bileği öyle esnek ki *
♪ A pinball wizard's got such a supple wrist ♪
Bileğine bak.
Look at your wrist.
Bileklerindeki yaralar da var. Bunları kepçe yapmamış.
And the cuts on his wrist can't be from the crane.
Bileğine tutturuldu.
It's bolted through your wrist.
Bileğime bomba takıldı, eğer durursam...
I've got a bomb bolted to my wrist. If I stop...
Bileğimin nasıl olduğunu sormuyorsun hiç.
You never asked me how my wrist was healing.
Bilekliğini diyorum.
His wrist.
Bilekliği, hani taktığı şey...
The wrist. The thing he had...
Bileğimi acıtıyorsun.
You're hurting my wrist.
Kes şunu.
Stop hurting my wrist.
Ayak bileğiyle onu durdurmaya çalıştı.
She tried to break her fall with her wrist.
Fikirlerinin arkasında olduğunu söyleyen gergin bir bilek, ona güvenebileceğini söyleyen sıkı bir kavrama, azimle çalışmaktan korkmayacağını gösteren bir sürü kalın nasır.
A locked wrist that says he stands strong by his convictions, a firm grip that says you can trust him, plenty of thick calluses that show he's not afraid to persevere.
Maymun seni.
Wrist Monkey.
Hapishane kayıtları bile kırığının dokuz ay önce olduğunu söylüyor.
Prison records show that the wrist fracture was from a fight nine months ago, just before he got out.
Bileğini hapiste bir kavgada kırdığına dair cezaevi kayıtları var.
Uh, we have some prison records that say that he broke his wrist in a prison fight.
- Bundan ceza alsam bile değer çünkü Christina'yı senin öldrüdüğünü biliyorum.
If I get a slap on the wrist, it's worth it, because I know that you murdered Christina.
Hepsinin bileği dikey olarak kesilmiş.
Every one gets a vertical slash down the wrist.
Elim bileğimden koptu mu?
Did my hand fall from my wrist?
- Bileğinde İlaç Uyarıcısı bulduk.
We found a MedicAlert bracelet on her wrist.
Bir de bana unutkan diyorsun.
I'm gonna get that thing chained to your wrist.
Bakın, sadece bileğimi doğru açıda tuttuğumdan emin olmak istiyorum.
Look, I-I just want to make sure I'm moving my wrist properly.
Eğer bu şarkıyı öğrenemezsen bileğini çok fazla kullanacaksın emin ol.
If you don't learn this song, you're gonna be moving your wrist a-plenty.
- O zaman bileğimi bırak.
Then let go of my wrist. Okay.
Sakin ol. Herşey bileklerde.
Relax, it's all in the wrist.
Bileğime çizsen?
How about my wrist?
- Nereye?
- Man, you really messed up my wrist.
Bileğe elbette.
Wrist, obviously.