Write traducir inglés
34,257 traducción paralela
Yazma dedim.
- Don't write that.
Mektup yazmıyorum.
I don't write letters.
- Anne, o mektubu ben yazmadım.
- Mom, I did not write that letter.
Öyle bir yazı yazacağım ki GQ'dakiler kafayı yiyecek, ki bunlar kafalarına kıymet veren insanlar.
I'm gonna write a piece that's gonna knock their socks off at GQ. Those are people who care about their socks.
Seni işe alırsam SandeeSays için neler yazarsın, onu soruyorum.
- If I hire you, tell me what Rory Gilmore would write about for SandeeSays.
- Kitabı yazarken kullanman için.
- To write that book. - What?
Yaz şu kitabı.
Write this book.
Yazmak için kullan.
Use it to write.
Nerede yazacağımı biliyorum.
I know where I'm going to write.
Şimdi yeminlerimizi yazmamıza gerek kalmadı.
Now we don't have to write our vows.
"P'den ayrıl" mı yazdın oraya?
Did you just write "break up with P"?
Bana hep bir senaryo yazmamı söylüyor.
- He's telling me to write a spec script.
Tutku duyduğun bir şey yazman gerekiyor.
You need to write something that you're passionate about.
Kitap yazmalısın.
You should write a book.
- Ne yazmalısın, biliyorum.
- I know what you should write.
Sen ve anneni yazmalısın.
Write about you and your mom.
Bakış açın var ve yalnızca sen yazabilirsin.
It's got a point of view. It's something only you can write.
Olmaz, bunu yazmanı istemiyorum.
- No, I don't want you to write that.
- Evet. Kendi tarafını yaz.
- You write your side of it.
Başka şey yaz. - Hayır.
Write about something else.
Hatta bu konuda kitap yaz : Bir kadın bebeğini kovada bırakır, kendi annesi onu mahkemeye verir.
Write a book about that, a woman who leaves a baby in a bucket and her own mother takes her to court.
Bildiğini yazarsın.
Write what you know.
Yani tabii ki bizim hakkımızda yazmamı istemez.
I mean, of course she wouldn't want me to write about us.
Bayan Florrick, bir çok öğrenci üstesinden geldiği zorlukları yazıyor.
Mrs. Florrick, many students write about the challenges they've overcome.
Hiçbir yere yazma.
Write nothing down.
Yavru deniz aygırını bağlarsam belki... ama o zaman her şey boşa olur.
Unless I sign a baby walrus and then the whole thing's a write-off.
Bir dubstep parça hazırlıyor.. ben de onun için bir program yazacağım.
He's laying down a new dubstep track, and I need to write a program for him.
Şimdilik elinde bir tek ben varım ve bunun iyi bir şey olduğuna Amerikalıları inandıracak bir konuşma hazırlaman için 52 dakikan var.
But for now, I'm all you got, and you have... exactly 52 minutes to write a speech convincing the American people that that's a good thing.
- İsteğe bağlı hasta olarak "üç gün mektubu" adını verdiğimiz bir mektup yazmanı istiyoruz.
- Oh. - As a voluntary patient, we ask that you write what we call a "three-day letter" formally requesting your release.
Şimdi Jacqueline Suzanne için iç gıcıklayan bir kopya yazıyorum.
Now I write titillating ad copy for Jacqueline Suzanne.
İki insan aynı resmi yapamaz ya da aynı şiiri yazamaz, aynı operayı besteleyemezken neden iki insandan cinselliği aynı şekilde açıklamaları bekleniyor ki?
No two humans would... paint the same painting or write the same poem or compose the same opera, so why would we expect two humans to express their sexuality in the same way?
" Sevgili Bill, belli ki kendimizi bir çıkmazda bulduk ve ben bu şüpheleri gidermek umuduyla yazıyorum.
" Dear Bill, seems we find ourselves at an impasse, and I write in hopes of clearing the air.
Hatta Bob Drag'la burada yaptığımız şeylere dayanan, homoseksüellik üzerine bir kitap yazmak için de anlaştı.
She has also made a deal with Bob Drag to write a book about homosexuality based on the work we've been doing here.
Bir seneden fazladır görüşmüyoruz ve bugün bana şunu yazıyorsun :
Come on, I haven't seen you in over a year, and then today you write me,
- Tamam. Sence kendim için "becerikli" mi, "hünerli" mi yazmalıyım?
Do you think that I should write that I'm "resourceful" or "inventive"?
Bu bilgiyi üstlerime yazacağım konuyu eski CIA irtibatlarımıza aktaracağım.
I'll write it up and pass it on over to our old CIA contacts.
Söylemeliyim ki, yemek pişirmekle ilgili bir kitap yazacağımı hiç düşünmezdim.
I have to say, I... I didn't ever expect to write a book on cooking.
Neden park cezası yazmıyorsun o zaman?
So why don't you write me a parking ticket?
Cevap yazmadı henüz.
She didn't write me back yet.
Birkaç kalem getir, kollarına yazarız.
Get some markers and we'll write on their forearms.
Adınızı yazar mısınız, lütfen?
You write. Please?
Özel kuvvetlerdeki her gününde bu deftere yazmış.
Every day on ops, he'd write in this diary.
Bir referans mektubu yazarsam, oraya gitmeni sağlayabilirim belki.
If I write a recommendation, I can make it happen.
Buraya yazar mısın lütfen?
Please write it for me..
Bilmiyorum ama neden biri bu günlüğe yalan şeyler yazsın ki?
I don't know... But Why would someone write lies in their diary?
Bu dangalağa bir şeyler yazacağım.
I'm gonna write this fucking guy.
Hadi yazalım ona.
Let's write him.
Hadi yazalım.
Let's write him.
Şunu yaz, " Hey.
Write this, " Hey.
Yaz bunu.
Write that.
Yaz gitsin.
Write it.