English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yarışma

Yarışma traducir inglés

2,697 traducción paralela
- Esposito yarışma danışmanıyla iletişim kuralım.
Esposito, let's get a hold of the pageant consultant.
Yarışma danışmanına göre Amber altı ay önce fotoğraf çekimi için şehre gelmiş.
So, according to her pageant consultant, Amber was in the city about six months ago for a photo shoot.
Ona yarışma sorularını verdim.
I slipped her the pageant questions.
Bu yarışma sizin bebeğiniz gibi.
This pageant really is your baby.
Duyduğuma göre Koong ve Arkadaşlarının Hotwave Müzik Ödülleri için yarışma başvurusu yakında kabul edilecekmiş, bu doğru mu?
I heard that Hotwave Music Awards is accepting applications soon so will Koong and Friends be honored to pick up an application?
Yarışma kuralları :...
Contest rules :
Burası yarışma sahnesi. Hotwave muzik ödüllerinin final turu için.
Here is the stage contest for the final round of the Hotwave Music Awards.
Yarışma. " Koyu bir takım ve fötr giy, 23. cadde 10. bloğa gel.
The contest - - "Wear a dark suit, fedora, " come to 23rd and 10th.
Partide her zaman bir yarışma oluyor.
There's always some kind of competition involved.
Bay Beck, yarışma boyunca cep telefonlarının güvenlik görevlilerine teslim edilmesini rica ediyor.
Mr. Beck asks that all cells be handed to the security staff for the duration of the challenge. Thank you.
Fakat siz salakların bunun adil bir yarışma olacağını düşünmesini istemiyorum.
But I don't want you dimwits to think that I don't give you a fair shake.
Çünkü yarışma bu işte!
Because... This is the challenge!
Kendimi çok hırslı hissediyorum. Yani, buradaki herkes harika ve birbirimizle iyi anlaşıyoruz birbirimizle dost gibiyiz, ama sonuçta bu bir yarışma.
And it's the bottom three... that they think is struggling the most, and you realize that, you know, only one person out of this 12 is getting in the show.
Bu yarışma, yazarlara ilham verecek birini bulmakta yatıyor.
I feel for them. It's harder than I thought.
Bana haftanın nasıl geçtiğini anlat. Sesimle ilgili bir sürü problem yaşadım ve çok da hastayım. Biliyorum ki, bu yarışma sadece şarkı yarışması değil, ama elim kolum bağlıyken, nasıl dişlerimi fırçalayabilirim ki?
♪... ♪ so let me get right to the point ♪... ♪ I don't pop my cork for every guy I see ♪... ♪ hey, big spender ♪... ♪ spend ♪... ♪ a little time with me ♪...
Öyleyse bakışma yarışması yapalım mı?
I see. Then, why don't we have a staring contest.
Yarışma için bahis sitesi kuracağız.
We're gonna build a betting site to rival the competition.
Evet, bu bir yarışma.
Yeah, it's a competition.
Ve bu yıl yarışma çok çekişmeli gidiyor.
And the competition is very close this year.
İyi bir yarışma çıkarmak zorundayız.
We have to be good in that battle.
Yarışma yarın.
The battle's tomorrow.
Bugün yarışma var dostum.
The contest is today, man.
Yarışma ne olacak?
But the contest?
Katılmamız gereken bir yarışma var.
We have a dance contest to do.
Şimdiden yarışma stilindeki değişiklikler fark ediliyor ama bu durum henüz sonuçlara yansımış değil.
He's already performing differently, but you can't see it in the results yet.
Yarışma, galibin de belirleneceği laboratuarda devam edecek.
The contest will continue in the laboratory, where the winner will be chosen.
Bu araçlar kokmuş, kirli ve tehlikeli birer külüstür olabilir ama icraata gelince, arabalarımız yarışma için doğmuşlardı ve onlara şükran duyduk.
They may have been stinky, filthy, dangerous rust buckets, but when called to perform, our cars rose to the challenge, and we grew to appreciate them.
Yarışma şu ana kadar başa baş gidiyor ancak sırada St. Marks'ın performansı var.
It's close contest so far, but St. Marks'performance is still left.
Yarışma gibi bir şey yapıyorduk.
Well, it was more of a contest, really.
Kapatmam gerek, yarışma yapacaklarmış.
- Oh, oh, I gotta... gotta go break up beer pong.
Dışarıda bir sürü oyun uygulaması var, bir sürü yarışma.
There's a lot of game aps out there, lots of competition.
Bu bir yarışma değil, Paul.
Not a competition, Paul.
Bu bir yarışma değil Ray.
It's not a competition, Ray.
Bu bir yarışma değil.
It's not a competition.
Sadece... sadece yarışma kazanmaya çalışan bir adam.
Just a-just a man trying to win a contest.
Yarışma bugün, aşırı baskı altında nedime görevlerinizi nasıl yerine getireceğinizi ölçmek için benzer koşul oluşturacağız.
The contest today will simulate how you perform your bridesmaids duties under extreme duress.
Çok üzgünüm, ama Blair nedimelerini seçmek için bir yarışma yapıyor, ve eğer kazanırsam "Spectator" için bunu haber yapabilirim.
I'm so sorry, but Blair's having a competition to pick her bridesmaids, and if I win, I can cover the royal wedding for "The Spectator."
Victoria yarışma başlamak üzere.
- VICTORIA, THE CONTEST IS ABOUT TO START
Yarışma için eğri duran kirpiklerini yapıştırmayı deniyordu.
She was practicing gluing on her false eyelashes, for the pageant.
Magnolia'nın yarışma ayakkabıları için alışverişe gitmiştim ya, üç harika seçenek buldum.
Uh, anyway, I went shopping for Magnolia's pageant shoes, and I found three wonderful options, but the best part is,
Kendine özel bir yarışma ve özel bir erkek arkadaş bul tamam mı?
Get your own contest, and your own boyfriend. Mm-hmm.
Bu yarışma ailem için önemli.
This pageant is important to my family.
sıradaki yarışma gladyatör savaşı!
Next up is the gladiator challenge.
Pekala millet, birkaç dakika içinde yarışma sona erecek. Ve kazanan parti hangisi öğreneceğiz. Ama bundan önce sizin için getirttiğim...
All right, everyone, in the next few minutes, the contest is going to end and we'll find out who won best party, but before we that, I bring you...
Öylesine bir yarışma değil bu.
It's not just a meet.
Bu bir yarışma bile olmaz.
There's not even a contest.
Burada kimin Paul'u daha çok sevdiğine dair bir yarışma yapmıyoruz.
We're not having a competition to see who loves Paul best.
Belki de yarışma içlerinden en iyiyi ortaya çıkarır.
Well, maybe competition will bring out the best in them.
Belki de yarışma cesaretleriyle çalışmanın bir yolu vardır.
You know, maybe there's a way to work with all this fighting spirit.
Yarışma, kızım.
The pageant, girl.
Yarışma için lazım.
It's a Men's Fitness fact.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]