Yavrular traducir inglés
3,280 traducción paralela
Karınlarında bir kilogram balık ve mürekkep balığıyla geri geliyorlar, yavrularını besliyorlar ve aynı işlemi tekrarlamak için yine gidiyorlar.
They return with a kilogram of fish and squid in their bellies, feed their chicks and then go off again to repeat the process.
Yedi haftalıkken yavrular bebeklik tüylerinden kurtuluyorlar ve artık dalışa geçmek için tam donanımlılar.
At seven weeks old, the chicks are losing the last of their baby down, and are now fully equipped to take the plunge.
Gidecekleri yer, sahile yakın olan en kalın buz tabakası. Burası, ileriki aylarda yavrularını güvenle büyütmeleri için yeterince uzun süre donuk hâlde kalacak.
Their destination is the thicker ice closer to shore, which will stay solid long enough for them to safely rear their chicks throughout the months to come.
Yalnızca kendi açısından değil, yavrularının açısından da. Çünkü zayıf dişiler zayıf yavrular doğuruyor. Zayıf yavrular da bu koşullardaki ilk zorlu yıllarını atlatmakta çok büyük sorun yaşıyor.
Not only from her own point of view, but from the point of her cubs, because an underweight female gives birth to underweight cubs and underweight cubs have a great problem of surviving their difficult first year in these circumstances.
Kutup ayısı yavruları doğdukları inden Arktik ilkbaharında dışarıya çıktıklarında hava eksi 40 derece olabiliyor.
It can be minus 40 degrees Centigrade when polar bear cubs emerge at the start of the Arctic spring, from their dens where they were born.
O ve yavrularının birkaç ay içinde hızlıca yağ depolamaları gerekiyor ve hayatta kalmaları, ayaklarının altında ne olduğuna bağlı.
She and her cubs need to fatten up fast over the next few months and their chances of survival depend on what's happening beneath their feet.
Bu, özellikle yavruları çok etkiliyor. Çünkü annelerinden beslenmeden fazla hayatta kalamazlar.
This is hitting cubs particularly hard, because they can't survive for as long without feeding as their mother.
Zayıf doğan yavrular ise en büyük tehlike altında.
Cubs that were born underweight are at the greatest risk.
Bu anne ve yavruları, deniz kışın tekrar donana kadar yiyecek bulamayabilir.
This mother and her cubs may well not get another meal until the sea freezes again in winter.
Karada fazla yiyecek yok ve yavrular buzun dönmesini ne kadar uzun süre beklerse ölme ihtimalleri de o kadar artıyor.
There's not much to eat on land and the fact is that the longer the cubs have to wait until the ice returns, the more likely they are to die.
Anne morsların buz yokluğundan dolayı kafası karışıyor ve yavrularıyla birlikte karaya akın ediyorlar.
Mother walruses, confused by the lack of ice, are crowding onto the land with their pups.
Yuvası yüksek bir yamaçta yavrularını öldürebilecek olan aç erkeklerden uzakta. Fakat yeni ailesi için yiyecek bulabileceği deniz buzuna yeterince yakın. Üç küçük yavru.
Her den is on a high slope, well away from hungry male bears who would kill her cubs, but close enough to the sea ice where she can find food for her extraordinary new family... three young cubs.
Annenin fok yakalayabileceği deniz buzuna yetişebilirlerse sütü zenginleşecek ve yavrular hızlıca büyüyüp güçlenebilecek.
If the family reaches the sea ice, where the female can catch seals, her milk will be enriched, and the smaller cub will quickly gain size and strength.
Pek bir şeyler yiyemedi ve atıştırma olarak yavrular hiç de fena olmaz.
Times have been lean, and a bear cub would certainly make a welcome snack.
Yavrularını buzun sınırına kadar getiren annenin sonraki mücadelesi bir fok yakalamak.
Having led her cubs to the edge of the ice, the mother's next challenge is to catch a seal.
Fakat yavrularını geride bırakmak gibi bir seçenek söz konusu değil. Erkek ayılar onları anında yakalar.
Leaving her cubs behind however, is not an option... a male bear would eat one in a moment.
Görünüşe göre yavrular şimdiden kendilerini korkutucu avcılar sanıyor. Ama hâlâ annelerinin sözünü dinleyecek kadar küçükler.
It seems that the cubs already see themselves as fearsome hunters, but they're still young enough to accept their mother's discipline.
Foklardan hiçbir iz yok ve yavrular yine acıktı.
They saw no sign of a seal and the cubs are hungry again.
Güneyden göçmenler gelir ve tundra kuşlar ve yavrularıyla yaşam dolar.
Migrants begin arriving from the south and suddenly the tundra is alive with birds and chicks.
Yavrular daha bir-iki aylık.
The cubs are just over a month old.
Yavrular hızlı büyüyor ve doymak bilmiyorlar.
The cubs are growing fast and are always hungry.
Dev albatros yavrularının tüylenip uçması 13 ay sürer. Bu nedenle tüm kış burada beklemekten başka çareleri yok.
The enormous Albatross chicks take 13 months to fledge, so they have no choice but to sit here throughout the winter.
Yavruları, ısılarını korumak için birbirine sokularak hayatta kalıyor.
Their chicks survive by huddling in creches to conserve their heat.
Yavruların tohumu bir yıl önce burada atıldı ve artık doğduklarına göre anneleri tekrar çiftleşebilir.
The young seals were conceived here a year ago, and now that they've been born, their mothers are ready to mate again.
Bu süre boyunca plajın ağası olarak kalabilirse ertesi yıl doğacak yavruların pek çoğu onun olacak.
If he can stay master of his beach for this period, many of the young born here next year will be his.
Geçen yılın yavruları kabarık kürklerinden kurtuldu ve havalanmak için çabalayacaklar.
Last year's chicks have lost their fluffy down and step up to the challenge of getting into the air.
Yeni bir Adelie pengueni nesli kısa kutup ilkbaharına adım atıyor. Yavrularına iyi bir başlangıç yaratabilmek için büyük risklere giren çalışkan ebeveynleri tarafından büyütülecekler.
A new generation of Adelies steps forth into the short Antarctic spring to be nurtured by industrious parents who've taken great risks to give their young a head start.
Yavrular için burası yepyeni, sudan bir dünya.
For the two cubs, this is a whole new watery world.
Ancak yavrular mümkün olduğunca buz üstünde yürümeyi tercih ediyorlar.
But the cubs still prefer to have ice beneath their feet whenever they can.
Yumurtadan yeni çıkan yavruların altı hafta sonra güneye geri dönüş yolunda ebeveynlerine eşlik etmeleri için hızlı büyümeleri lazım.
Their newly-hatched chicks will need to grow fast if they're to accompany their parents when they return south in only six weeks'time.
Yavruları büyütmek için pek sakin bir yer değil.
Hardly a tranquil place to raise your young.
Dondurucu soğuklar dönmeden yavrularını yetiştirmek için yarışan sumrular durmaksızın avlanıyorlar.
Fishing continues around the clock as the terns race to rear their young before the return of the freeze.
Dişi, daha pasaklı görünümlü yavrularını yetiştiriyor.
She is brooding their rather scruffy young.
Eti gaga boyunda parçalara ayırarak yavruların yutabileceği boyuta getiriyor.
She tears the meal into beak-sized chunks that the owlets can swallow whole.
Aç yavrular, yetişkinleri sürekli olarak çalıştırıyor.
The hungry owlets keep the adults working around the clock.
Baykuş yavruları da yuvadan ayrıldılar ve futbol topu büyüklüğünde tüy yumaklarına dönüştüler.
The owlets have also left their nest and turned into football-sized balls of fluff.
Yavrular, tundrada saldırıya çok açık. Bu nedenle, tüy yumaklarından yetişkin baykuşlara dönüşmek için acele etmeliler.
The owlets are dangerously exposed out on the tundra, so they must hurry to change from balls of fluff to fully-feathered adults.
Yavrular artık altı aylık ve açlıkları giderek artıyor.
The cubs are now six weeks old and increasingly hungry.
Görünüşe göre kurt yavruları nihayet iyice doyabilecek.
It seems that the wolf cubs will at last eat well.
Bütün sürü, yavruları bir boynuz duvarıyla korumaya alıyor.
The whole herd encircles the calf with a protective wall of horns.
Onları bütün kış sıcak tutan kalın kürkleri nedeniyle yavrular daha büyük bir sıcak çarpması tehlikesi içinde.
The chicks, in their downy coats that have kept them warm all winter, are in even greater danger of overheating.
Yavrular, zengin ve yağlı sütle hızlıca büyüyor.
The pups grow quickly on rich, high-fat milk.
Savaş sırasında yavrular da büyük tehlikede.
In the heat of the battle, the pups are also in real danger.
Bu geniş sürüde anneler ve yavruları var.
This is an extended family of mothers and their young.
Bu, dondurucu soğuklar gelmeden önce yavrularını büyütmek için acele eden yarım milyon penguen için hayati önem taşıyor.
Crucial for the half-million penguins here who are hurrying to raise their chicks before the freeze returns.
Korunmasız yavrular, kolay av.
An unguarded chick is an easy catch.
Bu yavruların sadece yarısı yetişkinliğe erişecek.
Only half of these chicks will survive to adulthood.
Yavrularının güçlü ve sağlıklı olması ve sonbaharın getireceği tehlikeleri atlatabilmesi için dinlenemeyen çiftler.
Parents that cannot rest, for their young must be fit and strong if they're to survive the dangers that autumn will bring.
Evet, yavruları gördüm.
Yeah, I've seen the cubs.
Anne ayılar sürekli yavruları için yiyecek arayışındadır. Yani ekipten çok güzel bir akşam yemeği olur.
Mother bears are always desperate for food for their cubs, so the crew could be the perfect supper.
Hadi bakalım, yavrular.
Go on, cubs. Yeah! Hey!