Yayındasın traducir inglés
345 traducción paralela
- Sekiz dakika sonra yayındasın.
- You're on in eight minutes.
Şu kırmızı ışık yandığında, yayındasın demektir.
Now, when that red light is on, that camera is on you.
30 saniye sonra yayındasın.
I'll give it to you in about... 30 seconds.
Yarım saat sonra canlı yayındasınız.
Only half an hour, and you're on.
20 dakika sonra yayındasınız, General.
You're on the air in 20 minutes, General.
Ama canlı yayındasınız. Milyonlarca insan sizi izliyor. Evet.
But, this is Telstar, millions of people all over the world are watching.
İki dakika sonra yayındasınız.
Two minutes and you're on, Mr. Italo. You're sure he's arriving?
Yayındasın yavrum.
And you're on the air, baby.
Yayındasınız.
You're on.
Tüm dünyada canlı yayındasınız.
You'll be interested to hear it was broadcast live, all over Earth.
Canlı yayındasın.
You're on the aor.
- Yayındasınız.
- You're on the air.
Yayındasınız Komutan.
On the line, Commander.
Kırmızı ışık yanınca yayındasın demektir.
When the red light comes on, you're on the air.
Yayındasın.
You're on the air.
Yayındasınız Bay Bronco.
News Beat 7, Mr. Bronco.
- Yakında yayındasın.
- You're on soon.
Yayındasınız Sayın Başkan.
You're on camera, Mr President.
Alo, yayındasın.
Hello, you're on the air.
Bizi arayın, 555-KALP. Evet, 555-K-A-L-P. Kırık kalpler hattı yayındasınız.
He and four of his closest friends and the winner of the Murder Mystery Magazine's essay contest spend exactly 24 hours aboard a train bound for nowhere.
Merhaba, yayındasınız.
Sometime during the trip, a murder will occur.
Kırık kalpler hattı yayındasınız.
You guys are great.
- Kırık kalpler hattı yayındasınız.
- Yeah. I sent him a picture of me at the office.
Yayındasın!
You're on!
Merhaba arayıcı, yayındasınız.
hi, you're on the air.
Yayındasınız.
You're on the air!
Alo. Yayındasınız.
You're on the air.
- Yayındasın, yakışıklı.
- You're on, slick. - Yeah.
Bunu biri açıklasın. 10 saniye sonra yayındasın.
I wish someone would explain this one to me.
2 saniye sonra yayındasın.
Come on, you're on in like two seconds.
Merhaba, yayındasınız.
Hello! You're on the air.
Yayındasınız.
You're on the air.
Selam. Ben Dr. Baird, canlı yayındasınız.
This is Dr. Baird, and you're on the air.
Canlı yayındasın.
You're on the air.
Dr. Lawrence Baird ile canlı yayındasınız.
You're on the air with Dr. Lawrence Baird.
Dr. Lawrence Baird ile canlı yayındasın.
You're on the air with Dr. Lawrence Baird.
- Gece Sohbeti, yayındasın Debbie.
Debbie, you're on. - Barry?
Evet, yayındasınız. Şehir Dedikoduları'ndasınız.
Yeah, you're on "Talk of the Town".
Gece Sohbeti. Yayındasın.
Yeah, you're on Night Talk.
Fred, yayındasın!
Fred, you're on Night Talk. Yes.
Jackie, yayındasın!
Jackie, you're on Night Talk.
- Ve canlı yayındasın.
- And you're on the air.
KHE Y, yayındasınız.
KHEY, you're on the air.
- Yayındasın.
You're on.
- Eminim ki, radyo yayınlarımız sayesinde dünyamızdaki sorunları yaratan kötü güçlerin de farkındasınızdır. Muhakkak...
I'm sure you recognise from our broadcasts the evil forces that have produced the trouble in our world.
- Yayındasın.
- You're on.
Sen yayına çıkıp ne gördüğünü ne duyduğunu söyleyene kadar bunun hiçbir anlamı olmadığının farkındasındır, değil mi?
You realise this won't mean a thing unless you come on the air and you say it's what you saw and heard?
- Kırık kalpler hattı yayındasınız.
- Gutty choice.
Tekrar yayındasınız.
- I'm not going on.
Günde 24 saat harika manzara yayını. Manzara Kanalındasınız.
Broadcasting beautiful views 24 hours a day, you're tuned to the Scenery Channel.
Umarım her yere yayıldıklarının farkındasınızdır.
They're all over the place...