English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yazıyorsun

Yazıyorsun traducir inglés

2,070 traducción paralela
Tarih yazıyorsun.
You're making history.
Bak Aaron, sen yazıyorsun yapımcılık yapıyorsun, hem televizyonda hem sinemada.
Look, Aaron, you write, you produce, in TV and in film.
Yazıyorsun demek.
You're writing.
Biraz önce öldürdüğün birinin üzerine yazıyorsun.
You're writing on a person you just murdered.
- Ne arıyorsun ne yazıyorsun.
- You don't call, you don't write.
Sen 09 : 03 yazıyorsun ve ameliyat gecikirse küçük notlar alıyorsun.
You write 9 : 03, And you make little notations when procedures are delayed.
Sonra aniden yapıyorsun bunu yazıyorsun.
You write it. And then you feel better.
Nasıl yazıyorsun?
What are you writing in?
- Orada mı yazıyorsun?
You write for them?
Neden? Kitap mı yazıyorsun?
Why, you writing a book?
Peki kaç yıldır yazıyorsun?
And for how many years did you write?
Kime mesaj yazıyorsun?
Who are you texting?
Sen, eline ne yazıyorsun?
What are you writing on your hand?
Yiyeceklerine isimler yazıyorsun, bilgisayarına şifre koymuşsun.
You put labels on your food, you put a password on your computer.
Şişkonun tekisin. Beyzbol oynayamayan bi parça köpek boku. 14 yaşında hala Noel Baba'ya mektuplar yazıyorsun.
All fat, can't play baseball worth a pile of dog crap still writing letters to Santa Claus at 14 laying back, taking it while your dad strokes your face.
Yok, yani... "işte sen böyle böyle şeyler yazıyorsun"
I mean, the stuff you write, it's in your head.
- Kendini de atacak o kadar yani. - Onur, amma yazıyorsun oğlum ya.
You just make this stuff up, Onur.
- Sen mi yazıyorsun?
- What, you sent them?
"Yanlış kişiye yazıyorsun."
( You have the wrong person. )
Ne yazıyorsun?
What are you doing?
Bana bak, sen hatıratını hangi elle yazıyorsun?
Listen, which hand do you use to write your memoirs?
Kartını sokuyorsun. Şifreni yazıyorsun. Kartını çekiyorsun.
You put in your card, you type in your PIN, you take the card, we take the money.
- Ne yazıyorsun?
- What do you write?
- Şimdiyse Bayan Brawne'a sevgililer günü kartı yazıyorsun.
- Now, you write Miss Brawne a valentine card.
Sevgiline mi yazıyorsun?
You're writing to your girl.
Kendi ölüm fermanını yazıyorsun, bunu biliyorsun.
You are signing your own death warrant, you do know that.
Bilgisayarında ne yazıyorsun?
What are you typing on your computer?
Ne hakkında yazıyorsun, Değerli?
What do you write about, Precious?
Ne hakkında yazıyorsun?
What do you write about?
Babamızın hikâyesini yazıyorsun.
You're writing the story of our father.
Sonunu yazıyorsun demek?
Ending?
Film senaryosu mu yazıyorsun?
You write for the movies?
Şair gibi yazıyorsun.
You write like a poet.
- Adımı yazıyorsun.
You're writing my name.
İyi yazıyorsun.
You write well.
Ne yazıyorsun?
With what?
Kime yazıyorsun?
Who's it for?
Yani aslında hissetmediğin şeyleri mi yazıyorsun?
So you write things you don't feel?
İş akdinin altında, küçük harflerle yazılan şeyi umursadığımı mı sanıyorsun? Hadi ama, bir komploydu.
You think I care about the small print in your contract?
Yazık adama, iş için evden gidiyor karısının kendisine aşık olduğunu sanıyor sonra sen gelip adamın yatağında karısına çakıyorsun.
Well, the poor guy, he goes away on business. He thinks that his wife is in love with him, and then there you are. You're in hisbed, hitting it.
Büyük ihtimalle beni okuduğun o kitaptan tanıyorsun. ama orada benim hakkımda yazılanlar doğru değil.
You might know of me from that book that you read, but those things that were written about me aren't true.
Kanka, "iş kartım arkada ise kurşun kalemle yazılmış özel numaram var'ın" üçüncü versiyonunu denediğinin farkında mısın? Bu ay üçüncü kez yapıyorsun.
Dude, you realize that's the third variation of "my work card with my some other number on the back in pencil" move that you've used this month alone?
Tanımadığın biriyle yazışıyorsun ve nasıl göründüğünü merak ediyorsun.
Then you get curious and imagine who it might be.
Yazın son kırlangıçlarıymışız gibi oradan oraya dolaştırıyorsun.
You have us hanging around like the last swallows of summer.
Önce denizaltıdan muhteşem kaçışımızı sağlıyorsun sonra birden adayı patlatacaklar listesine yazılıyorsun.
One minute, you're leading the great sub escape, now you're onboard with blowing up the damn island?
Ama ne yazık ki çok fazla çalışıyorsun.
But it's a shame you're working so hard.
Kahretsin! Şaka mı yapıyorsun! Ne yazıyor orada?
You're fucking kidding me What does it say?
Neden konuştuklarımızı yazıyorsun?
Why do you write down everything we say?
Ne yazıyorsun?
What are you writing?
Notta yazılana bakılırsa, onu görmek için sabırsızlanıyorsun.
According to the note, it seems that you are in a hurry to see him.
-... beraber yazını yazmıyorsun? - Babamla konuşmak istemiyorum bir daha ailemden biriyle asla konuşmak istemiyorum.
- I dont'want to talk to my father,... I do not want to talk to anybody from the family ever again.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]