Yağlı traducir inglés
2,491 traducción paralela
Yağlı bir adamın tezgâhında kızaran kestaneler...
Chestnuts roasting on a greasy man's open street cart.
Rembrandt'ınki kadar eski bir yağlıboyayı katlamak ya da rulo yapmak onu mahveder ve değersiz kılar.
Any attempt to fold or roll a painting as old as a Rembrandt would destroy it and render it worthless.
Koç tabanları yağlıyor!
Ram on the lam!
Trans yağlıdan kaldı mı hiç?
Do we have any trans fats left?
İmkanı yok.Bunlar bol yağlı tako mu?
No, way. Are these kogi short rib tacos?
Dıştaki sert kabuğu, içindeki yağlı iliğe kadar çatlatıyor.
It cracks through the hard shell straight down to the fatty marrow.
Kurt bize yedek öğretmen buldu, ben de yerleri yağlıyorum.
Kurt got us a substitute, so I'm buttering the floor.
Yağlı yerler kadar güzel bir karşılama olamaz.
Nothing says "bienvenidos" quite like a buttered floor.
18 adet aşırı kilolu kadın, yağlı kollarını bir yüzme havuzunda sallıyor.
18 overweight women flapping their arm fat in a swimming pool.
Artık geleneksel yağlı güreşe başlayabiliriz.
We shall now begin the traditional oil wrestling.
Bender, dört buçuk haftalık yağlı güreş gayet makul görünüyor.
Bender, four and a half weeks of oil wrestling sounds like plenty.
Profesör, lütfen bu zavallı fahişelerin gözlerine bakarak yağlı güreş kariyerlerinin sona erdiğini söyler misin?
I went to Vassar. Professor, I want you to look these poor floozies in the eye and tell them their oil-wrestling days are over.
Yağlı güreş için sadece dört buçuk hafta yetecek petrol vardı. Ama beş yüz yıl dayanmış!
There was only enough petroleum oil for four and a half weeks of oil wrestling, but it lasted 500 million years.
Sanırım çam ağacı ve yağlı güreşle alakalı idi.
Something about a pine tree and an oil-wrestling deal-y?
Beyaz erkek, yağlı siyah saçlı siyah t-shirt'lü ve muhtemelen çoktan uzaklaşmıştır.
He's a white male, greasy black hair, black t-shirt, and he is probably long gone.
siyah t-shirt'lü, yağlı saçlı.
black t-shirt, greasy hair.
Belli ki diğer adamla birlikte geldi hani, siyah yağlı saçlı olan.
I mean, apparently he came in with some other guy... you know, greasy black hair. That's why I thought it was you.
Ne kadar da yağlılar.
Ew, it's so oily.
"Kek üstüm harikadır, tam tahıllı ve az yağlıdır"
* my muffin top is all that * * whole grain, low fat *
Son yediğim şey az yağlı bir çerez oldu kafeteryadan.
Last thing I ate was a reduced-fat cookie from the coffee shop.
Evet, hatırladım. Zeytin yağlı içinde nane olmayan.
That's right, the, uh, olive oil, not the mint.
Onun yerine bu yağlı vücudu buldun ve onunla eşcinsel evliliği yaptın.
Instead you called this soft body and you gay-married him.
Yağlı karpuz!
Greased watermelon! - Here it comes!
Kanepenin üzerinde yağlı boya bir orman tablosu var.
There's an oil painting of a forest above the sofa.
Yağlı güzellik.
Greasy goodness.
Böyle bir yağlı tavuk, onu ilgileneceğim izin
Such a fat chicken, let me take care of it
Seni, derin çok yağlı olduğu için derinde kalmayan bir spreyle bronzlaşma gibi baştan aşağıya yıkamasına izin vermelisin.
You just have to let it wash over you, Like a spray tan that won't take because your skin is too oily.
Fazla yağlı yemekler yerine peynirle yapılmış lezzetli bir yiyecek.
It's a delicious processed cheese food with a full-day supply of trans fats.
Daima yakalayabileceğim bir sonraki yağlı müşteriyi gözlerim.
I'm always on the lookout for the next whale I can land.
Seni izlerken farkına vardım ki burada, yağlı müşteri benim ve bana kanca atmakta haklıydın.
Watching you, I realized that, you know, down here, I'm the whale, and you had every right to hook me,
30'a 40 boyutlarındaki yağlı boya tablosu.
30x40, oil on canvas.
Alberta'da oldu, Devir almaya çalıştığımız Kanalı petrol şirketinde yağlı kıyafetler...
She's-she's been in Alberta, working on a takeover of a Canadian shale oil outfit.
Yağlı kızartma tavasını yalamayı tercih ederim.
I'd rather eat a deep-fried vending machine.
Bugüne dek yağlı, terli erkeksiliğinin altındakini bütün gün düşünmeksizin yaprak temizleme makinesinin sesini hiç duyamadım.
To this day, I cannot hear a leaf blower without thinking of all those afternoons under his greasy, sweaty manliness.
Çok yağlı bi'Yunan yemeği.
Fatty Greek food.
Modelleme mom's yağlı piliç iç çamaşırı.
Modeling mom's fat chick underwear.
Buraya uyumak için geldim. Yağlı, küçük dolma parmakların vücudumda gezsin diye değil.
I came over here to sleep, not to have your fat little sausage fingers all over me.
Yağlı, küçük dolma parmaklarımı senden uzak tutacağıma söz veriyorum.
And I promise to keep my fat little sausage fingers off you.
Yağlı kremayla kaplanmış vanilyalı pasta.
- Well... It's white cake with buttercream frosting.
Bugünlerde en yağlı müşterimizi bağladım.
I recently brought on our most lucrative client.
Fıstığın yağlı ve öğütülmüş hali.
It's ground-up, heavy, oily particles of peanuts.
- Ve yağlı kağıt...
- And there's no wax paper...
Yağlı, yağsız veya spermatisid * ister misin?
You want lubricated, non-lubricated, spermicidal?
Yiyebildiğin kadar yağlı ye.
"Overdose on grease."
Siktiğimin yağlı otuz bircisi.
You're a fucking greasy wanker.
Gerçekten garip olan şey Jenny neden ben onun için beklerken yağlı saçlı bir gerzek sporcuyla gidiyor.
What's weird is why Jenny would go for some jocktard jock with greasy hair when I'm right here waiting for her.
Her yumurtada bol yağlı bir iribaş var.
Boar hogs don't sweat in the dry season heat.
Hayır, tam yağlı olsun.
No, whole milk.
Eski kapıyı yağlıyordum.
Just oiling the old door here.
Çok yağlı.
Very greasy.
Yağlı, pürüzlü, vaaaaaaaav! Herkes güzellik terapisini bitirdiyse, artık sumo yapabilir miyiz lütfen?
If everyone finish with the beauty treatment, can we sumo now?