Yağıyor traducir inglés
2,686 traducción paralela
Sanırım yağıyor.
I think it is.
Bilge adamlar yağıyor.
It's raining wise men.
Bu adamlar yağmur gibi adanın üzerine yağıyor.
These guys are dropping down all over the island.
Kar yağıyor.
It's snowing.
Neden üstüne bu kadar çok yağmur yağıyor?
Why is it raining so hard only near him? !
Yağmur yağıyor...
It's raining...
Yağmur yağıyor.
It's raining.
- Bak, kar yağıyor.
- Look, it's snowing.
Bu gece yağmur yağıyor.
That night it rains.
Şimdi mi, kar yağıyor...
Now, it's snowing...
- Sadece yağıyor işte.
It's just raining.
- Kar yağıyor.
- It's snowing.
Bakın, kar yağıyor.
Look, everyone. It's snowing.
Önce üzerimize tükürüp sonra da şükredin ne güzel yağmur yağıyor diyorlar.
I mean, they're just pissing on us without even the courtesy of calling it rain.
Bardaktan boşalırcasına taş yağıyor.
It's raining rocks and dogs!
Yağıyor!
Raining down!
Yağmur çok yağıyor.
Is that it rained.
Vay canına, iyi yağıyor.
Oh, man, it's coming down.
Tanrım bardaktan boşanırcasına yağıyor.
Lord, it's raining cats and dogs out there.
Burası Dünya'daki en güzel yerlerden biri. Bir yağmur yağıyor, bir güneş açıyor.
This is one of the most beautiful places on Earth, rain or shine, so...
Yağmur da daha az yağıyor.
And it's raining, no less!
Çünkü Amerika'da mutluluk gökten yağıyor.
Because happiness rains down from the sky in America.
Yağmur da kesici kuzey rüzgarlarıyla birlikte yağıyor.
And the rain makes way only for the stinging bite of the north wind.
Bir şeyim yok. - Fena yağmur yağıyor.
- It's pouring outside.
Yağmur da yağıyor.
It's pouring with rain.
Yağıyor.
It's raining.
Yağmur yağıyor gibi hissettiriyor.
It feels like it's gonna rain.
Şef, yağmur yağıyor, çocuk ıslanacak.
Chief, it's raining. The child will get drenched.
- Yağmur yağıyor.
- It's raining.
İşte burada sizlere donutlar ve robotları film posterleri parodilerini yapan film yıldızları olarak tanıtmaya başlıyoruz. Buradaki "Esaretin Bedeli" örneği gibi. Kaslı bir robotun üstüne donutlar yağıyor.
That's where we began to introduce the doughnuts and the robots themselves as movie stars... by doing a series of movie posters spoofs... like this one from "The Shawshanks Redemption"... where we had the doughnuts raining down on the muscular robot.
Resmen tepemize rahmet yağıyor!
When it rain, it pours.
Eve gidiyorsun ve yağmur yağıyor.
You're going home, and it's raining.
Dolu yağıyor.
It's hailstones.
Dışarıda hala yağmur yağıyor.
It's still raining outside.
- Evet, hala yağmur yağıyor.
- Yeah, it's still raining.
Uyan, yağmur yağıyor, Eve gitmek istiyorum.
♪ Wake up It's raining and I want to go home ♪
Uyan, yağmur yağıyor. Eve gitmek istiyorum.
♪ Wake up It's raining and I want to go home ♪
- Deli yağıyor.
- Crazy rain.
- Yağmur yağıyor.
It's raining.
Acayip yağıyor!
Such rain!
Ve yükselmesi muhtemel bazı su seviyeleri, Bu sıralar yağmur daha sıklıkta yağıyor, ve bu projenin gecikmesine ya da yapımının durmasına neden olabilir.
And some even cited possible rising water levels, now that the rains are more frequent, it could delay or prevent completion of the project.
- Yağmur çok kötü yağıyor!
- But it's pouring down!
- Bardaktan boşanırcasına yağıyor.
It's tipping it down. Please.
Hollywood'a 3 sayı yağıyor.
Oh, yes. It's raining threes on Hollywood.
Tavuk kümesinde yağmur yağıyor galiba.
Looks like rain in the chicken coop.
Deli gibi yağmur yağıyor!
It's raining cats and us!
Bu sabah kalktığında karın zaten yağıyor olması ve güneşin düştüğü binaların arasının aydınlık, ama gölgelerin olduğu yerlerin zaten karanlık olması ile ilgilidir.
It is about when you wake in the morning is, and the snow is already falling... and it is clearly between the buildings where the sun shines down. But where the shadows are already dark.
Çiftçi yılda yalnızca 40 şişe yapıyor. Lorenzo'nun yağı mübarek.
The farmer only makes 40 bottles a year... it's like a freaking Lorenzo's oil.
Vücut direnci bu kadar dengeli olduğuna göre yağ asidi metabolizması düzgün çalışıyor demektir.
His basic stamina's extremely stable, which indicates good fatty-acid metabolism.
Evet efendim, şu an yağıyor.
Yes, sir, it's raining now.
Sonuçta kar yağıyor.
It looks to still be snowing yet.