Yedek traducir inglés
5,595 traducción paralela
Yedek vurucu yetiştirdiğini bilmiyordum.
Oh, I didn't know you were gonna bring up the DH.
Yanında yedek kıyafetin veya diş fırçan bile yok.
You don't even have a change of clothes or a toothbrush.
- Başaramazsa yedek bir planım var
- If he fails, I have a backup plan.
Sen gerekli olursa diye yedek konumdasın.
Um... y-you're like the alternate in case we need you to drive.
Bu benim yedek silahım.
That's my backup piece.
Cevap vermeden... Hayır, The Book of Mormon müzikalinde yedek oyuncu olmayı isteyemezsin.
And before you answer, no, you can't wish to be an understudy in "The Book of Mormon."
Tam olarak neden yedek yatak odanda bir yumurta çırpıcı bulunduruyorsun?
Why exactly do you keep a whisk in your spare bedroom?
Yedek depo demek.
Reserve tank, huh?
Yedek depoyu söylemeyebilirdi ama söyledi.
He didn't have to tell me about that reserve tank, but he did.
Tamam, yedek keki hazırlayın!
All right, get that backup cake ready!
Peter, Neal'a bir mesaj göndermesi için, fırsat verdi. Boothe'un yedek silahını, gizli silahını, harekete geçmeden önce bilmemiz gereken her şeyi.
Peter's giving Neal an opportunity to pass a message... if Boothe has backup, hidden gun, anything we need to know before we move in.
Sanıklar yedek mekana götürülsün.
Defendants to the backup location.
Aslında salı günü yedek oyuncunun gösterisi var.
Uh, actually, your understudy has a show on Tuesday.
Yani yedek oyuncun çok güzel.
I mean, your understudy is beautiful, she is.
Sence yedek aktörüm Wendy bunu yapabilir mi?
Do you think my understudy Wendy can do it?
Yedek aktörün bugün provalar sırasında sahneden düştü.
Listen, um, your understudy today during rehearsal fell off the lip of the stage.
Yedek oyuncum yapamayacakmış. Bende perde açılmadan yetişemeyeceğim.
Okay, Sidney is expecting me at the theater, and my understudy cannot get on, and-and I'm not gonna make it until after the curtain goes up.
Jeneratör çıkışlarını yeniden yüklemek isterdim ama yedek parçamız kalmadı.
I'd like to reboot your power-generator outs... but we are short on parts.
Yedek Subay Eğitim Birliği'nde üç yıl geçirdim ve bütün hayallerim bir gecede yok oldu.
No. ROTC... three years active duty, all my dreams just over in one night.
Şimdi sana yedek bir zırha giydirelim.
Now, to get you into a spare suit.
Bu Tammy, yedek fahişe.
This is Tammy, a replacement hooker.
Yatak odanızın yedek anahtarı varsa kullanabilir miyim, nerede?
Um, could you tell me if you might have a spare key to your bedroom that I could use?
Dört tane yedek jenaratörümüz var.
We have four backup gennies.
Hey, Kenny ve Yedek Harp Yardım Takımı'na herkesten büyük bir alkış.
Hey, everybody, let's give a big hand to Kenny and the army reserve combat support team.
Yedek bir numaran var mı?
You got any tricks up your sleeve?
Silahlar, yedek mermi ve kimlik kartları falan.
Weapons, extra ammo and credentials.
Bunların yedek olduğunu söylemişti.
He said they were his backup copy.
Yukarıdaki yedek odaya aldım.
I put her in the spare room upstairs.
Ama çoğu erkek temel eğitimini alır, sonra da yedek olarak kısa süreli görev verirler.
But most men complete their basic training, then they serve a brief stint in the reserves.
Koca Kafa her göreve uyan yedek oyuncular gibi olsa nasıl olur?
What if Big Head is sort of like a floating utility player?
Biz çok yakında dükkandan burada yedek kamyon olmalıdır.
We should have a spare truck here from the shop pretty soon.
Baba, ne diye tüm yedek ampulleri kutularından çıkarttırıyorsun?
Dad, why on Earth did you make me take all of our spare light bulbs out of their boxes?
- Yedek listeler nasıl işler biliyorum.
I know how standby works.
Perşembe akşamı, dördüncü sırada, üçüncü köşe hizasında, yedek kulübesinin arkasında.
Thursday night, fourth row, down the third base line, behind the dugout.
- İşte senin yedek anahtarın.
Ryan, I keep forgetting. Here's your spare key back.
Riley arabalarının yedek parça kasaları,... Halifax'a, Yeni İskoçya'ya gitmek üzere.
A crate of Riley car spa res, bound for Halifax, Nova Scotia.
Bu daha çok yedek plan.
It's more of a backup plan.
O sadece yedek plandı.
It's just a backup plan.
Yedek lastiğin altına sakladım.
Under the... In with the spare wheel.
Şey... Yedek makyaj köpüğüm.
Oh, er... my spare cover-up mousse.
Asansör kapısının yedek anahtarı ofisinde bir yerde.
She keeps a spare key to the elevator banks somewhere in her office.
Yedek tetikleme mekanizmaları dahil ettik. İtici ateş gücünden önce onaylanmaları gerekiyor.
We've incorporated redundant triggering mechanisms that must all agree before the propellant is fired.
Yedek planı vardı.
He had a backup plan.
Bütçede daha yüksek bir gelir gösterebiliriz. Ama o zaman zaman yedek akçe miktarını da arttırmamız gerekir. Bunun iyi bir yöntem olduğunu sanmıyorum.
So we could include more income, but then we'd be including a much bigger contingency, which I'm not sure it's a brilliant message.
- Ve ben yedek kulübesine çekildim.
Me. - And I've been sidelined.
Gerçi olabilir de, hani bir futbolcu sakatlanır da yedek kulübesine geçer ya, o şekilde.
- No. Well, I mean, maybe, but in the way that a player is sidelined due to injury in a football match.
Süreyi 20 saniye aştık ama yedek pil bulundurmamızın sebebi de bu, değil mi?
So we went 20 seconds over but that's why we keep reserve in the battery, right?
Sadece oyundan çıkarıp, bir süreliğine yedek kulübesine alırız.
We just... Take'em out of the game, put'em on the sidelines for a while.
Yedek anahtar.
Spare key.
Yedek yaptırmıştım.
I kept a spare.
Şunlar lüks otomobil yedek bobinleridir. İkisi bir milyondan fazla ediyor.
Check it out.