Yoklar traducir inglés
888 traducción paralela
Burada yoklar mı?
They aren't there?
Bill, Bayan Emerson'u bir yoklar mısın?
Bill, would you check on Miss Emerson?
"Üzgünüm, ama beyefendi ve hanımefendi yoklar!"
"I am sorry, but sir and madam are away!"
- Hiçbir yerde yoklar!
- They're nowhere!
Her zamanki gibi aradığın zaman ortaya yoklar!
Typical - no copper around.
Bundan sonra bu işte yoklar.
Yeah? Well, from now on they're out.
Bu saat için, yoklar.
For this hour, they are extinct.
Herhalde evde yoklar.
Guess there's no one home.
- Orada yoklar, diyor.
He says they ain't there.
Toprak için deli olan çok ama ya önlerine bir karı çıkar, ya da varlarını yoklarını kumarda tüketirler.
I've seen guys most crazy with loneliness for land - But every time a dame or a blackjack game took it away from him.
Onları her zaman koyduğum yere, üst çekmeceye koydum ama orada yoklar.
I put'em in the top drawer here where they're always put, but there's never a one of'em.
O tahviller parayla aynı değerde ve artık yoklar.
Those bonds are negotiable as money, and they're gone.
- Yoklar hanımefendi
- No, ma'am.
Pekâlâ, Mrs. Deventer, yarın bir iki saatliğine gelebilir... Cuma günü de bir yoklarım.
All right, Mrs. Deventer, he can come for a couple of hours tomorrow... and I'll look in on Friday.
İngilizler yoklar artık.
The British aren't here anymore.
Adamlarım da bu işte yoklar.
Neither me nor my people.
Düşünsenize, 3 ay yoklar.
Just think, they'll be gone three months.
Clyde, Bay Temple burada yoklar diyorsa, öyledir.
Clyde, if Mr. Temple says they ain't here, they ain't.
- Sen onu getirirken ben odasını yoklarım.
- Get that while I'm looking the room over.
- Yarın gece yoklarım seni.
- Dig you tomorrow night.
Yoklarım seni.
Dig you.
Süreyya'yı arıyorum! Yedi kızkardeşi ama bu kızlar, bu gece ortalıkta yoklar.
I'm looking for the Pleiades... the Seven Sisters... but these girls aren't out tonight.
Demirlerine çoktan baktım. Yoklar.
I've already looked for her anchors, anyway.
Neyse ki artık yoklar!
It is a good thing they exist no longer.
- Anne, burada yoklar!
- Mother, they've gone!
Artık yoklar.
It is gone.
Bugün var yarın yoklar.
Here today, gone tomorrow.
Bugün buradalar, yarın yoklar.
Here today, gone tomorrow.
Ama evde yoklar.
But no one is there.
Hala yoklar.
Not yet.
Hiçbir yerde yoklar.
I can't find them.
Yoklar. Hepsi, uçtu.
They all go far away.
Bu özel günde üçü de ortada yoklar. Ne kadar garip bir tesadüf.
All three unavailable on this particular day - what a very odd coincidence.
Batı, öncüleriyle, göçmenleriyle, maceraperestleri ile kazanıldı. Onlar artık yoklar.
adventurers is long gone now.
Landru da ki pastaneye gittim, Esnault'un..... yerine gitmişlerdir diye gizlice baktım, orada da yoklar.
I went to Landru's, to the pastry shop, to Esnault's they've seen neither hide nor hair of him.
Evet, fakat bir günlük iznim var ve düşündüm de bir uğrar ve yoklarım... - yapabileceğim bir şey var mı diye. - Yok.
Yes, but I had a free day today so I thought I'd come by and see if there was anything needed doin'.
- Evde yoklar.
- They're not home.
Artık yoklar.
I don't have'em any more.
Elbette yoklar.
Of course there aren't.
Tüm samuraylarımız bir süreliğine yoklar.
All our ronin went out a while ago.
Artık pek fazla yoklar.
Not many around any more.
- 24 saattir ortada yoklar.
- 24 hours already.
Burada yoklar.
Not here.
Yoklar?
None?
24 saattir ortada yoklar.
It's 24 hours now since they disappeared.
Üç saattir yoklar.
Three hours and they haven't come again.
... ben bunu yaparken yoklar.... ve sonra hiçbir şey hatırlamıyorum.
And then I don't remember anything.
Odalarında yoklar.
What?
- Burada yoklar.
- They're not here!
Burada yoklar.
Well, they're not here Matt.
Yoklar.
Ooh, very sorry.