Yüzme traducir inglés
2,805 traducción paralela
Umarım yüzme biliyordur.
Let's hope he can swim.
Su kaplumbağalarıyla yüzme fırsatım oldu.
I actually got to swim with turtles. Turtles?
Marco yüzme havuzunda hayatımı kurtardı.
Marco saved my life at the public pool.
Yüzme havuzunun içinde kraliyet ailesi var.
Inside the pool, a royal family.
Ceset, yüzme havuzunun dibinde bulundu.
The body was found at the bottom of the swimming pool.
Yüzme bilmiyorum.
I can't swim.
Yüzme öğretmeninin adını hatırlıyor musun?
Remember swimming teacher?
Görünüşe göre David Clayford deri yüzme konusunda talihsiz bir deneyim yaşamış.
It looks like David Clayford was a very unfortunate experiment in skin harvesting.
Deri yüzme konusunda da yeteneklidirler.
He'd be proficient in sewing skins and hides.
Guy Morgan sana Colin Farrell gibi endamlı bir yüzme havuzu verebilir.
And Guy Morgan is gonna give you a swimming pool shaped just like Colin Farrell.
Ve materyal olarak, kabarcıklı yüzme süngeri süngeri kullanmayı düşünüyordum?
I... And for materials, I was thinking syntactic flotation foam?
Yüzme bilmiyorsun, değil mi?
You can't swim, can you?
Kızım tanımadığı adamlarla yakınlaşmazdı ve bir yüzme havuzunda ne yapıyor olabilir ki?
My daughter did not pick up strange men, a-and what would she be doing in a swimming pool?
Yüzme takımları bile aynıymış.
They were even on the same swim team.
Yüzme zamanı.
- Time for a swim.
Genç Gregory, 2007 yılında en seçkin bekardı kolejde, yüzme şampiyonuydu.
Young Gregory was the most eligible bachelor in the year 2007 ; he was the swim champion in college.
Evet bir yüzme kupası.
Yeah, a swimming trophy.
Harrow, yüzme şampiyonuydu,... üniversite yurt odasında buna benzer bir düzine kupası vardı.
Harrow was a champion swimmer with a dozen trophies just like this in his college dorm room.
Üniversitedeki yüzme kupaların, evinde değillerdi, neredeler?
Your swimming trophies from college, they're not in your apartment, where are they?
Ve burada da yüzme kampındayız.
Oh, and here we are at our camp swim meet.
Kemik kırma, deri yüzme.
Bone crush, tearing skin.
Bak, Zemulon, bu bir yüzme havuzu.
Look, Zemulon, it's a swimming pool.
Yüzme bilmiyorum!
I can't swim!
Adım Kate Swanson ve ben yüzme bilmiyorum.
My name is Kate Swanson, and I can't really swim.
Anne seni yüzme derslerine yazdırırsa onları kaçırma.
If your madre signs you up for swimming lessons, though, just don't skip those.
Bedende veya yüzme derslerinde hepsi en az bir kez senin iç çamaşırlarını hayal ediyor.
They all fantasize about your panties at least once during gym or swimming class.
Yüzme bilmiyor musun?
Can't you swim?
Hayır, yüzme havuzunu ısıtıyorlar!
No, the swimming pool is heated!
- Yüzme havuzunda.
The swimming pools.
İkinci katta yüzme havuzunun yanındaki mutfaktayım.
I'm in the kitchen on the second floor beside the swimming pool!
İnsanlık tarihinde topraktan çıkartılan tüm altın üç olimpik yüzme havuzunu ancak doldurabilir.
All the gold mined from the earth in all of human history would only just fill three Olympic-size swimming pools.
5 yatak odası, 3 buçuk banyo, bir yüzme havuzu, ve bir misafir evi...
Five bedrooms, three and a half bathrooms, a swimming pool, and a bonus guest house...
Adli Tıpçılar, yüzme havuzu, küvet ya da ona benzer bir şey olduğunu düşünüyorlar.
Forensics is thinking like a swimming pool or a hot tub or something like that.
Annem yüzme biliyor.
My mother can swim.
Golf, tenis, yüzme?
Golf, tennis, swimming?
Piyasalar olmadan hiçbir belediyenin yüzme havuzu olmaz.
"Without the markets, no municipal swimming pool."
Danno yüzme bile bilmez.
Danno don't even swim.
Kristen'ın yüzme gözlükleri.
Ah-hah! Kristen's old swim goggles.
Kapalı yüzme havuzunun çukurunu hazırlıyor.
Getting ready for a dip in his indoor swimming pool.
Derin sularda yüzme şansı yakaladınız.
You got a chance to play in the big league.
Yüzme antrenmanım var.
I have swim practice.
Çocukları yüzme havuzuna götüreceğiz.
We're taking the kids to the swimming pool.
- Çocuklarla yüzme havuzuna gideceğim.
- I'm going to the swimming pool with the kids.
- Çocuklarla yüzme havuzuna gideceğim.
- I have the swimming pool with the kids.
Yüzme havu -
We are going to swim...
Yüzme dersi veriyorum.
I teach a swim class at the pool.
Yüzme vakti sona erdi.
( Laughing and speaking indistinctly ) Bosley!
Rapora bak, yüzme havuzunda yangın mı çıkardın?
See, nothing's awkward if you decide it's not. I don't know. It sounds pretty awkward from here.
Julie lisedeki yüzme takımımdaydı.
Julie was on my high school swim team.
... yüzme havuzu, tenis kortu bilgisayarın ve resim odan olan evde mi?
... with nothing but your pool, your tennis courts, Your computer and your art studio?
Yüzme havuzu ve spor salonu solda olmalı.
And the swimming pool and gym are should be left.