Zalım traducir inglés
191 traducción paralela
İçeri sızalım.
Slip in.
Hadi biraz kızalım.
Let's get pissed.
İçlerine sızalım.
lnfiltrate the gang.
- Neden kızalım?
- Why should we?
Yavaşça içeri sızalım!
Let's disguise ourselves and sneak in
Arızalımı?
Is it broken?
Arızalımısın?
Are you malfunctioning?
- İçine sızalım!
Let's sneak in.
Uygunsuz bir saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama arızalı uçaklar için fon buluyorum.
I'm sorry to bother you at this unseemly hour, but I am collecting a fund for broken-down fliers.
Hedefe arızalı tek motorla dalıyorum.
I'm coming in on target now with an engine dead.
- Telefonunuz arızalı mı?
- Is your phone out of order?
O zaman araçlarımız arızalıdır derim.
Then I'd say our instruments are defective.
Arızalı olanı sökmeden yenisini bağlamaya çalışacağım.
I'm gonna try to wire the new one in first before I cut the defective one out.
Biz polisle işbirliği yapmak istiyoruz, fakat... Eğer gizli bilgi istiyorsanız, korkarım ki siz... Oh, pekala, bakın, uh, bir rahatsızalığa neden olmak istemiyorum.
We like to cooperate with the police, but... if you want confidential information, I'm afraid that you...
Üzgünüm, bu telefon arızalı.
I'm sorry, this telephone is out of order.
Arızalı mısın?
You're malfunctioning.
Konuşabilir misin yoksa arızalı mısın?
Can you talk or are you malfunctioning?
Yazıcımız arızalı...
The local Xerox machine is on the fritz...
Bay Hagopian arızalı bir tekne için biraz fiberglas reçine, fırçalar, araç gereç, iç kısım için motor parçaları yakıt deposu ve borusuna ihtiyacımız var. Hepsi bu listede yazıyor.
Say, Mr. Hagopian... we need some fibreglass for a busted hull... resin, brushes, instruments, engine parts, that's for an inboard, not an outboard... fuel tanks, fuel line.
En büyük heyecanı, arızalı bir F-14'le, görüş sıfıra inmişken... bozuk iniş takımlarıyla, sallanıp duran bir uçak gemisine inerken yaşamıştım.
The most excitement I ever had was the time I landed a crippled F-14 with a stubborn nose gear on the deck of a rolling flattop in zero visibility.
Fırınım arızalı. Bu akşam televizyonda güzel bir şey yok.
And with my stove on the blink and nothing on the tube tonight,
Moturun sesinden, kam milinin arızalı olduğunu anlardım ama şimdi kam milinin nerede olduğunu ve nasıl söküleceğine dair en ufak fikrim yok.
I knew from the sound of the engine that the cam shaft had a flat lobe, but I didn't have the vaguest idea of where the cam shaft was or how to remove it.
DNA'nızı paylaşmak istemiyorsanız, acaba adamlarınız arızalı cihazlarımızı onarabilir mi?
Well,... if you are not willing to share your DNA, can your people help repair our malfunctioning equipment?
Diğer bazı musluklara, arızalı kablolara ve tehlikeli kalıp formlarına bakacak vaktin var mı?
- Oh, you think so? Well, let's see what's behind door number two.
Sanırım arızalı.
I think it's busted...
Kusura bakmayın ama termometrem arızalı.
I'm sorry, but my thermometer's broken.
Bu en iyi aracım, ama marş motoru arızalı.
Well, this is the best truck I got, but the starter motor's gone.
- Arızalı mı?
- Is this thing broken?
Hala söyleniyorsun arızalı değersiz tepsi diye.
I'm still hearing about the faulty crumb tray.
Güvenlik sistemi arızalı sanırım!
The security system appears to be malfunctioning!
Umarım tuvaleti kullanmıyorsundur, arızalı.
I hope you're not using the toilet. It's broken.
" Ben mi arızalıyım?
" Out of order?
Birkaç ay sonra, oksijen tankının içindeki arızalı bir kablonun, karıştırma sırasında kıvılcım çıkardığı ve Odyssey'deki patlamaya yol açtığına karar verildi.
In the following months it was determined... that a damaged coil built inside the oxygen tank... sparked during our cryo stir and caused the explosion that crippled the Odyssey.
Ama artık arızalıyım.
I'm damaged goods now.
Telefonunuz arızalı mı?
is your telephone broken?
Gitmem gerekiyor.Apu, Marge sana tekrar bağırmadan önce yukarı çıkıp o arızalı tuvaleti onarsan iyi edersin.
Apu, I'm sure you wanna get upstairs and fix that broken toilet... before Marge yells at you again.
Bu sabah aramadım, telefonum arızalıydı.
I didn't call this morning, my telephone was out of order.
Arızalı mı?
Out of order?
Arızalı olan ben miyim?
I'm out of order? !
Oyunun bozulup bozulmadığını benim ihmalkarlığım yüzünden sonsuza dek arızalı kalıp kalmayacağını söyleyebilmemin tek yolu var o da eXistenZ i güvenilir biriyle oynamak.
The only way I can tell... if the game's not been contaminated... the pod is not about to be crippled for life because of my negligence... is to play eXistenZ... with somebody friendly.
Göz implantımın arızalı olduğunu düşünüyordum.
- Uhuh At first I thought my ocular implant were malfunctioning.
Bay Tyler, komutanım, arızalı bir motor ve tüpteki tek torpido ile bir destroyeri haklamayı mı düşünüyorsunuz?
Mr. Tyler, sir, uh, do you plan on going up against a destroyer... with only one fish in the tube and a busted motor?
Arızalı mı!
Out of order!
Jestin için minnettarım, ama gemim arızalı. Bizim Harry'i tanımazsın.
"Right at the light, then readjust my sight."
Arızalı bir araba gibi ve bunu dışarıdan anlayamazsın.
I'm like a defective model and you don't know that until you've been around me a while.
Tamir edilmiştir sandım.. Ama hâlâ arızalıymış.
I thought they fixed it... but that traffic light's still broken.
Tartımın göstergesi arızalıydı.
My water-retention scale was on the blink.
Arızalı kablolara mı bakıyorsun?
You're checking for faulty wiring?
Sanırım bu arızalı.
I think this one doesn't work.
Ben arızalı değilim.
- I'm not deformed!
Otomatik iniş sisteminiz arızalı mı?
Is your auto-landing system down?