Zealots traducir inglés
111 traducción paralela
Mesela Stigmata olayı, fanatiklerin derilerinde görünmesi.
Case of the stigmata appearing in the skin of zealots.
Onu inceledim. Din değiştirenlerin en bağnaz kişiler hâline geldiği söylenir.
Well, I've studied him and they say that converts make the greatest zealots.
Seni öldürmemi bağnaz Zelotlar emretti.
You know, the Zealots ordered me to kill you.
Zelotların istediği de bu.
That's what the Zealots want.
Sen Zelotlardan daha tehlikelisin.
You're more dangerous than the Zealots.
Bu adamlar dini fanatiklerden.
These guys are religious zealots.
Şu dünyanın-sonu-geldi bağnazları ben çocukken de etrafta dolanırdı.
Those end-of-the-world zealots have been around since I was a kid.
Böyle birkaç bağnaz var maalesef.
There are a few zealots, I am afraid.
- Kesin şunu, serseriler!
Stop it, you zealots!
Partizanlar Icus'ı aldı, onları durdurmalısın.
The zealots took Icus. You've got to stop them. - Where?
Fransa'da da fanatikler var.
France has zealots too.
Fanatikler her yerde sorun çıkarıyorlar.
Zealots are creating difficulties everywhere.
Tüm bağnaz gibi görünen şüpheli kişileri kontrol edeceksiniz...
Check on zealots, disturbed personalities...
Sesler. Azizlerin ağlamalarını, yobazların öldürmelerini sağlayan sesler.
Voices that make saints weep... and zealots kill.
Hangi şey fanilerin kutsal buldukları şeylerle dalga geçen bağnazlar ve şarlatanlardan daha iğrenç olabilir?
What can be more odious than these zealots, charlatans who scoff at what mortals hold most sacred.
Bağnazların güçlü koruyucular var.
The zealots have powerful protectors.
Kral bağnazları susturur susturmaz, kuralları koyar koymaz, oyununu oynatmana izin verecek.
Once the King silences the zealots, once he rules alone, he will impose your play.
Kralın istediğiyle, yobazların kıçlarını yakacağız, Kraliçem.
We'll scorch the asses of the zealots, the Queen, the King if you wish.
Bunun ardında bağnazlar var.
The zealots are behind this.
New Mexico'da karanlık bir yolda kaybolduğumuzda bir grup askeri fanatik bizim yolumuzu kesti.
That's when we got lost on a dark road with no name in New Mexico... with a bunch of military zealots surrounding us.
Kampeks adında dini fanatik bir kült var.
There's a cult of religious zealots... the Kampeks.
Bağnazlar mı?
The zealots?
Aphrodite, Zealot'lar onu orada arıyor!
Aphrodite, the zealots are looking for her there!
Senin kölelerinden birisi.
Just another one of your zealots.
Labirente dönmüş aşiretler, garip tanrıları adına kurban edilen binlerce insan, filozof ve büyücüler tarafından kışkırtılıyordu.
A labyrinth of tribes urged on by zealots and philosophers to die by the thousands for their strange gods.
Bir grup dengesiz fanatiğin bize bunu yapmaya çalıştığı fikri mi,... ya da sadece bir adamın bunu diz üstü bilgisayarıyla yapabileceği gerçeği mi?
The idea that it's a group of deranged zealots trying to do this to us, or the fact that it could just be one man and his laptop.
Bu kişiler antik metinleri en basit haliyle kabul eden bağnazlar olarak biliniyorlar.
Before we made contact with them, these people were considered zealots... who took the ancient texts too literally.
İnandıklarını gerçeğe çevirmek için hiçbir şekilde durmayacak fanatik kişiler.
They're zealots who will stop at nothing to make their visions into reality.
Magdalalı Meryem, hayatının geri kalanını saklanarak geçirdi. Ama müfritler onu yine de takip etti ölümünde bile.
And the zealots pursued her still, even in death, trying to destroy proof of her existence.
Hiç kullanmayacağı ürünler satan bir kozmetikçi... Din tüccarları...... ya da... kalabalık aileler...
Whether it be in the form of a cosmetics saleswoman, religious Zealots or extended family.
Elde ettikleri tek başarı isyancı grupları son bir direniş için Kudüs'e sürmek oldu.
They only succeeded in driving the rebel groups of zealots, guerrillas and militia back towards Jerusalem, ready for one final stand.
O kızı kendine ve partizanlarına yakın tutacaktır, ve son kalan grupla birlikte ayrılacaklar.
He'll keep her close to him and his fellow zealots... and they'll be with the last group to leave.
Anneme, dindar aşırı partizan dolu bir sınıfta çıldıracağımı açıklar mısın?
Can you convince Mom I'm stuck in a classroom of religious zealots two clicks away from jihad?
Bu toplumsal sorumluluk diye vaaz veren ve adlarına Zealots ( Bağnaz ) dediği politikacı ve bürokratların en tehlikeli tür olduğunu düşünüyordu.
He believed that it was those politicians and bureaucrats who preached the idea of public duty that were the most dangerous, who he called The Zealots.
Eğer biraz daha aç gözlü ve yalnızca kendini düşünen politikacılara sahip olursak Bağnaz'lara sahip olmaya oranla daha güvende oluruz.
We're safer if we have politicians who are a bit, er, self interested and greedy, than if we have these zealots.
Yani burada çok bağnaz barındırmıyorsunuz
So you don't want too many zealots in there.
Bağnazların yaptıklarını yaparsan, öteki dünyada kaç huri hizmetinde olacak?
Into the afterlife here, if you follow what the zealots follow in this stuff?
Biz Mandarin'in tapınağını çıkarana kadar, bu üşütmüş satıcılar canımızı alacak.
The closerwe are to raising the Mandarin's temple... the closerwe are to getting our butts blown off by those crazy zealots!
All zealots, known insurgents, sir.
All zealots, known insurgents, sir.
Bu adamlar hakkında tek bildiğimiz, onların Zealot oldukları.
Everything we know about these guys Suggests that they're Zealots.
Bu teröristler aşırı derecede fanatiktir.
These Home-grown terrorists Are myopic zealots,
Neden inananlar bundaki çelişkileri anlamıyorlar ki?
Why do zealots never understand irony?
Eğer haklıysam da, Hakim fanatiklerin tarafına geçmiş demektir bu da, fidye işinin sadece bir yanıltmaca olduğunu gösterir.
But if I'm right, and Hakim has joined the zealots, that ransom could be a provocation.
Onun bizi yok edeceğini düşünenlerdendi.
She was one of the zealots who thought he would find a way to destroy us.
Hayır, ebeveynlerim ailenin bağnazlardır.
No. No, my parents are the zealots in the family.
"Partizanlar, her şeyden çok seyirci kitlesi için can atarlar."
More than anything, zealots crave an audience.
Mistikler, bağnazlar, Doğa kanunlarına dair teorileri ve İsa'yı eleştiren tipler...
Mystics, zealots, guys who expostulate theories about the laws of nature or Jesus...
Kötülüklerden arındırma nedeniyle yobazlar tarafından kullanılan bir çeşit ortaçağ silahı.
A medieval weapon used by religious zealots for purification reasons.
Sokakta gezen partizanlara karşı barikat kurduğumuz bu kalede yaşıyoruz artık.
We live in a fortress now, barricaded against a sea of zealots in the streets outside.
Partizanlar mı?
Zealots?
Annemi ikna edebilir misin? Haçlı seferlerinin hemen iki durak.. ötesinde duran ;
Can you convince mom that I'm better off sitting home all summer than stuck in a classroom full of religious zealots proselytizing a form of fundamentalism that's two klicks away from jihad?