Zekiydi traducir inglés
401 traducción paralela
Çok zekiydi.
He was very clever.
Aslında, belki biraz fazlaca zekiydi... çünkü daha kontrol etmesini öğrenmeden ustasının en iyi büyü oyunlarını... uygulamaya başlamıştı.
As a matter of fact, he was a little bit too bright because he started practicing some of the boss's best magic tricks before learning how to control them.
Ama Buckley çok zekiydi.
But Buckley was too sharp.
O kadar zekiydi ki.
He was so brilliant.
Pierre öyle zekiydi ki.
Pierre was always so brilliant.
Zekiydi de.
He was clever, too.
Çok zekiydi!
Brilliant! Quite brilliant!
Profesör sırf bir kılık değiştirmenin beni bizzat zamanımıza döndürmeye yeterli olmayacağını anlayamayacak kadar zekiydi.
The professor was too clever not to understand that a mere change of costume would not be enough to bring me back to our times in the flesh.
Oh, bir insanın olabileceği kadar zekiydi.
Oh, he's intelligent enough, as humans go.
Arkadaşları ondan zekiydi.
His pals were brighter than him.
Özellikle direkte zekiydi, bilhassa babafingo serenlerinde.
He was particularly smart aloft, especially in the t'gallant yards.
O da doktordu, çok zekiydi, hayata tutkuyla bağlıydı.
Another doctor, very brilliant, full of passion for life.
Çok zekiydi.
He was brilliant.
Çünkü Drake Alman filosu için çok zekiydi.
Because Drake was too clever for the German fleet.
Zekiydi, parlaktı.
Witty, brilliant...
Ama her şeyi idrak edecek kadar zekiydi.
The man was bright enough to understand.
Ama Stina çok zekiydi, değil mi?
But Stina was clever, wasn't she?
- Bryce çok daha zekiydi.
Bryce was far more perceptive.
Halifax güvenilir ve zekiydi.
Halifax was safe.
Gamelin zekiydi ama cesur değildi. Etliye sütlüye karışmaması sayesinde politikacılarla da arası iyiydi.
Gamelin was very smart, but nothing courageous, e the politicians liked it for being one Easy commander-in-chief.
Alınmanı istemem Aurelio, ama Teo okulda senden daha zekiydi.
I don't want to offend you, Aurelio, but Teo was smarter than you at school.
Ama fazlasıyla zekiydi.
But she was so clever
# Silius, Messalina için kolay bir av değildi, ama kadın zekiydi...
He was not an easy victim of her passion, but she was clever..
# Biliyorum. Biliyorum. Ama o çok zekiydi...
I know it I know it But she was clever..
Ama zekiydi.
But he had brains.
Çünkü onlar zekiydi, becerikliydi, düşün.
Because they had brains, they were clever, you think.
Bunun için ise kendilerine "Derin Düşünce" isimli muazzam bir bilgisayar yaptılar. Bu bilgisayar o kadar zekiydi ki, veri bankaları daha bağlanmadan önce,
'To this end, they built themselves'a stupendous super-computer called Deep Thought'that was so amazingly intelligent'that even before its data banks had been connected up,'it started from first principles with :
İlki, Demir Abaküs Wang Zhen....... oldukça zekiydi.
Your brother, iron Abacus Wang Zhen... is smart
Ne çok genç, ne de zekiydi. Ama çok sinsiydi.
not so young, not so bright, but very, very sneaky ;
Zekiydi, duyarlıydı.
Intelligent, sensitive.
küçük bir hırsızta ve çok zekiydi.
Just shut up and listen! He was a junior safecracker, real smart.
Seksiydi, zekiydi. Komikti.
She was sexy, she was smart she was funny.
Zannımca, zekiydi de.
Clever too, I expect.
- Anladığım kadarıyla, yakışıklı ve zekiydi.
- Excuse me! - He was handsome and witty too, I understand.
Çok da zekiydi.
He was very brilliant.
Çok zekiydi.
He's bright.
Her zaman çok zekiydi. Okulunda bir yıldız gibiydi.
He was always bright, and in school he was a star.
Çok çıtkırıldımdı ama çok zekiydi.
A great dandy, but very clever.
Örneğin, 200 milyon pezo her zamankinden düşük bir rakamdı ve sendikadakiler her zamankinden zekiydi.
For instance, 200 million pesos is not what it used to be. And these people in the union are smarter than what they used to be.
Fakat her kim onu başlangıçta değiştirdiyse, o şekilde bırakmayacak kadar zekiydi.
No, sir. But whoever changed it originally was too clever to leave it that way.
- Bunun için çok zekiydi.
- He was too smart to be manipulated.
Fotoğraflar da yanındaydı, ama oldukça zekiydi.
He had the pictures, but he was very clever.
Zekiydi. Saçmalık, adamım.
He had wisdom. " Bullshit, man!
Yani, tamam elbette çok zekiydi, ama... samimiydi, anladın mı? Cana yakındı. Tek bir bireymiş gibi çalıştık, ben cümleye başladığımda, sonunu o getirebilirdi.
I mean, she was brilliant, of course, but... warm, you know... friendly and it was like we worked as one.
O kültürlü ve zekiydi.
She's cultivated, intelligent.
Çok zekiydi ve bekardı.
He was real bright and single.
Çünkü o zekiydi.
Because she was quick.
O çok zekiydi.
He was brilliant.
Zekiydi.
Brilliant.
Her zaman zekiydi.
He did, eh?
- Çok zekiydi.
- She was too smart.