Zekîce traducir inglés
4,801 traducción paralela
Hem zekice hem de komik.
It is smart.
Zekice, yenilikçi.
It's casual. Lt's innovative.
Zekice.
Ah! Clever.
Zekice.
Smart.
Hadi zekice bir seyler söyle Kowalski!
Tell Daco smart, Kovalsky.
Zekice bir hamle Skipper!
A great move, Captain.
Neden köpekleri feda edesiniz? İnsanları göndermek daha zekice olur çünkü insanlar ölmeden gördükleri herşeyin gözlemlerini ve kaydını dünyaya gönderebilir.
It would be much smarter to send humans because they can send back observations and records of everything they see before they die.
Zekice.
Brilliant.
Bu çok zekice bir yanit. iste bu!
That is an IQ break point, brother. Right there!
Evet... Zekice.
Yeah... intelligent.
Çok zekice.
- Genius.
Bu güzel, zekice..
It's nice. Nice touch.
Zekice.
Clever.
- Zekice değil demiyorum ama...
No, I'm not saying it's not clever, but...
Bu kulağa zekice gelen repliklerden biri ama pek bir anlamı yok.
One of those lines that sounds witty and doesn't actually make much sense.
Zekice.
Very witty.
Zekice bir şey söyle.
Say something clever.
- Hayır, bence zekice. Bunu sevdim.
No, I think it's kind of clever.
Ne zekice bir davranış.
What a coup.
Çok zekice, beni Ruslar'a karşı ileri sürdün.
Very smart... Playing me off against the Russian.
Ve bu gayet zekice!
And a very clever one at that!
- Zekice.
- That's smart.
Çok zekice, değil mi?
He's a smart one, isn't he?
Wade, bence senin fikrin de pek zekice değil.
Wade, I think maybe your idea is maybe an unwise idea also.
Çok zekice.
That's quite clever.
Bu gerçekten zekice, Rafa.
That's really clever, Rafa.
Gerçekten zekice amına koyayım.
That's really fucking clever.
Yaptığım o zekice işleri duydu mu?
Did he hear all that smart stuff I did? Uh...
Ama zekice olmayan şeyin ne olduğunu bilmek ister misin?
But do you wanna know what's not smart?
Zekice olmayan şey, bir iş yerine gelip çalışanlardan birine cinsel tacizde bulunmak.
What's not smart is coming to a job site and then sexually harassing one of the employees.
Düşününce hiç de zekice değil.
Not so smart after all.
Bence sen zekice olduğunu düşünüyorsun ama bu çok üzücü.
I think you were going for clever, but that came off as really sad.
Çok zekice.
Brilliant.
Ne zekice bir fikir.
What a brilliant idea.
Dava, karşılaşma şansına eriştiğim en zekice planlanmış cinayet veya cinayet teşebbüsü olma özelliğini koruyor.
The case itself remains the most ingenious and brilliantly planned murder, or attempted murder, I've ever had the pleasure to encounter.
- Zekice.
Clever...
Bir hafıza sarayının olması faydalı ve zekice fakat onu kullanmak için sadece üç saniyelik bir açık bilinç zamanın var.
It's all well and clever having a mind palace, but you've only three seconds of consciousness left to use it.
- Çok zekice, değil mi?
Clever, isn't it?
Babam sana fazlası olup olmadığını soracak ve sen de zekice bir yalan söyleyeceksin.
My father will ask you if there's anything more and you'll tell him some clever lie.
Evet, bu çok zekice.
Oh, yeah, that's clever.
Çok zekice, Rajveer.
Brilliant, Rajveer.
Çok zekice!
Brilliant!
Ama zekice, değil mi?
But it's smart though, right?
Zekice olan bu.
It's the smart play.
Yaşamak için bu oyuncak dünyasını icat etmek beyin hasarımın beynime yaptığı en zekice şeydi.
Inventing this toy world to live in is the smartest thing my brain-damaged brain ever did.
Biliyorum, çünkü onu daha yukarı yükselttirme gibi zekice bir planım var. ... böylece lokantanızı kimse göremeyecek.
I know, because I had the clever plan to have it raised many feet so nobody could see your restaurant.
Zekice!
Smart!
Çok zekice.
Thats brilliant.
Ve bana göre bu strateji gayet görkemli ve zekice.
And according to me it is a brilliant strategy
- Mary, cidden zekice oyununu oynuyor.
- Mary will have to be smart about her game plan
Çok zekice bence.
That's smart, I guess.