Zeval traducir inglés
162 traducción paralela
Tasalanmak insana zeval vermez.
worrying doesn't get you a thing.
Tanrı Türk Emniyeti'ne zeval vermesin.
God bless the Turkish Security.
Tanrı eşlerimizin iştahına zeval vermesin.
God bless the appetite of our spouses.
Eh, elçiye zeval olmaz.
Well, I'm just the messenger.
- Elçiye zeval olmaz derler.
- I'm a messenger.
Ama kapıdan çıkmadan önce son bir kez. Geyiklere zeval vermeyen göze de zeval etmezmiş.
But before I walk out the door for the last time what's good for the goose is good for the gander.
Hey, hey, elçiye zeval olmaz.
Hey, hey, don't kill the messenger.
Elçiye zeval olmaz.
No need to kill the messenger.
Müttefikler nasıl bir tepki verecekleri konusunda kararsızdı Batı haklarına zeval gelmemişti.
The allies were unsure how to react. Western rights had not been challenged.
Elçiye zeval olmaz, Victor.
Don't shoot the messenger, Victor.
Klasik elçiyiye zeval olmaz hikayesi.
Classic case of kill the messenger.
Elçiye zeval olmaz.
I only carry the message.
Elçiye zeval olmaz.
Don't shoot the messenger.
Elçiye zeval olmaz. Devam edin.
Don't kill the messenger.
- Elçiye zeval olmaz, Leo.
- Don't kill the messenger, Leo.
- Latince. "Elçiye zeval olmaz".
- Latin. "Don't kill the messenger".
Elçiye zeval olmaz.
Don't kill the messenger.
- Elçiye zeval olmaz.
Consider yourself served. What?
Elçiye zeval olmaz.
Hey, don't shoot the messenger.
Elçiye zeval gelmez.
Don't go shooting the messenger.
Elçiye zeval olmazmış ama korkarım oyun dışı kaldın.
Don't kill the messenger, but I'm afraid you're out of the game!
Takılıyor biraz. Tanrı kalbine zeval vermesin.
Slummin'a little, God bless her heart.
"Elçiye zeval olmaz."
"Don't kill the messenger."
General, elçiye zeval olmaz.
General, don't shoot the messenger.
Adamım, elçiye zeval olmaz.
Hey, man, I'm just delivering a message.
- Elçiye zeval olmaz Horatio. Ama sabırlar tükeniyor. Helikopterler uçmaya başladı.
Don't shoot the messenger, Horatio, but the brass is leaning, helicopters are starting to hover and reporters are starting to...
- Elçiye zeval olmaz.
- Hey, don't shoot the messenger.
Yani elçiye zeval olacaktır.
It's called shoot the messenger.
- Elçiye zeval olmaz ama.
- Not that I'm the messenger, you know?
Elçiye zeval olmaz.
Just take it.
Kene elçisine zeval olmaz!
Don't hate the tick messenger. Hate the tick.
Yani, sen arkadaşımsın, ve bazen... elçiye zeval oluyor.
I mean, you're my friend, and sometimes... people kill the messenger.
Aman dikkat et, zeval gelmesin.
You kept that quiet.
Kalp doktorlarına danıştım ve elçiye zeval olmaz.
And one of the limitations- - now I consulted with cardio on this, so don't shoot the messenger- -
Kuryeye zeval olmaz.
Don't kill the messenger.
Böbreklere zeval gelmesin.
Save the kidney.
Elçiye zeval olmaz.
I'm just the messenger here.
Elçiye zeval olmaz.
I'm just the messenger.
Buyur, kancana zeval gelmesin.
Go ahead, screw your brains out.
Elçiye zeval olmaz. Sohbetiniz bitince gider.
Hey, I'm just the messenger.
Elçiye zeval olmaz.
Don't shoot The messenger.
- Elçiye zeval olmaz.
- Sorry to be the messenger.
"Zeval olmuş" elçiye göre çok iyi görünüyorsun.
Well, you look pretty good for a dead messenger.
- Elçiye zeval olmaz. Tanrım!
- Don't shoot the messenger.
Elçiye zeval olmazmış.
Don't shoot the messenger.
Eh, elçiye zeval olmaz!
Well, don't kill the messenger!
Bak, elçiye zeval olmaz.
Look, don't shoot the messenger, all right.
- Elçiye zeval olmaz, sadece derimizi yüzer.
- She won't just shoot the messenger, she'll skin us alive first.
Sevgi asla zeval bulmaz.
Love never falls in ruins...
Elçiye zeval olsun bakalım.
So shoot the messenger. Oh.
Sanıyor musunuz ki, bardaklarınızı taze süt ve maden suyuyla doldurunca Vahşi Batınızın vahşiliğine zeval gelecek? Baylar!
Gentlemen!