English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Z ] / Zincirlenmis

Zincirlenmis traducir inglés

206 traducción paralela
Gösteri, zincirlenmis bir modern toplumunun kabusudur ve sonuçta uyku istegi disinda bir sey ifade etmez.
The spectacle is the bad dream of enchained modern society, which ultimately expresses only its desire to sleep.
Beraber zincirlenmis insanlar kardeştir.
Men chained together are brothers.
Masasına zincirlenmiş gibi.
He's chained to his desk.
Hayatını, son anına kadar bir kadına zincirlenmiş bir şekilde geçirecek ve o zincirlerle ölecek.
"He shall be chained to a woman till the end of his days... and he shall die in his chains."
Jüri üyeleri, bu kadına mutlaka acımalıyız. Mahvolmuş bir deve zincirlenmiş, korkunç bir kızgınlıkla yanıyordu.
Members of the jury, we must surely pity this woman, chained as she was to a ruined giant, who was burning with a dreadful resentment.
Bu gemide, Alice ve Johannes ile birlikte zincirlenmiş gibiyim.
I've been chained to this boat for years with Alice and Johannes.
Cola gibi, Acitrezza'da açlıktan bitap düşmüş ve ölmek üzere olan, zincirlenmiş köpek gibi çocuklara ne vaat ediyor?
What is he offering young men like Cola... men at the end of their rope... doomed to die of hunger... shackled like dogs on a chain?
Gecenin son devriyesi Şehirde her şey yolunda Samson hapishanede zincirlenmiş Her şey yolunda
Samson lies chained in the prison house.
Onlar sadece zincirlenmiş köleler.
They're just slaves in chains!
Bu kasaba zincirlenmiş vahşi bir hayvan gibi.
This town is like a wild animal in chains, Molly.
İnsansa, zincirlenmiş olarak getir.
If a man, bring him to me in chains.
# Zincirlenmiş yaşamak... #... aşağılanmaya ve alçaklığa boyun eğmektir.
To live enchained is to submit To insult and ignominy
Gün batımından önce piç Yankee'yi zincirlenmiş görmek istiyorum.
I want to see that Yankee bastard in chains before sundown.
Hong Kong'a bir telefonumla birkaç saat içinde zincirlenmiş şekilde buraya getirilir.
One telephone call to Hong Kong can have Mr Dean shackled and flying back here within a few hours.
Şimdi beni, el arabasına zincirlenmiş... olmama karşın kelepçeleyecek misin?
Are you going to handcuff me now... even though I'm chained to the cart already?
Zincirlenmiş... prangayla...
He's chained... with shackles...
Eflatun'un zincirlenmiş esirleri.
The enchained prisoners of Plato.
Zincirlenmiş halde oturuyorum burada zaten bir de kuduz köpek gibi davranmak üzerine eğittiğiniz şu adamları üzerime gönderiyorsun
I'm sitting here chained in the chair and you don't need to send these people you train to behave live mad dogs
Söyle bana isa, buraya dövülmüş zincirlenmiş halde
Talk to me, Jesus Christ You have been brought here
Zincirlenmiş.
Chained.
Kafesteki bir hayvan gibi zincirlenmiş.
Chained like a beast in a cage.
- Bu yöntem, zincirlenmiş içgüdülerime tam özgürlük veriyor yani.
That way it gives my trained instincts full rein.
Tüm eski kongre üyeleri zincirlenmiş.
All those old congressmen chained up.
Ayak bileklerininde sıkıca zincirlenmiş olması poposunun mükemmel görünmesini sağlamış.
Her ankles were chained tightly... giving an excellent view of her rear.
Beraber zincirlenmiş insanlar kardeştir.
Men chained together are brothers.
- Pantolonuna zincirlenmiş!
- They're chained to his pants!
Etrafı zincirlenmiş.
It's chained though.
Ya da bir fincan sonsuza dek zincirlenmiş olarak -
Or : the Mug was forever chained...
Karıştırırken sanki zincirlenmiş bir hayaletten sesler çıkıyormuş gibi olurdu.
When she'd stir it, it would make these clanking sounds like chains on a ghost.
Robin Hood'u zincirlenmiş halde bu salonda görmek istiyorum.
I want Robin Hood in this hall in chains.
Hindistan'da bir hücrede zincirlenmiş olarak üç ay geçirdik.
We spent three months chained in a cell in India.
Onları barış içinde karşıladık ama sonraki 100 yılı zincirlenmiş olarak geçirdik.
We greeted them in peace, and spent the next 100 years in chains.
" Şu anda zincirlenmiş durumda Cinque adında cesur bir adam
"A courageous man, at present in irons in New Haven, named Cinque,"
Kafesteki zincirlenmiş canileri kendilerini esir almaları için teşvik ettiler!
They let themselves get taken over by a bunch of thugs in chains and cages!
Seni o hücrede hırpalanmış ve zincirlenmiş olarak gördüğümde- -
When I saw you in that cell, beaten, chained...
Burada başka zincirlenmiş kimse görüyor musun?
Do you see anyone else chained up in here?
Bilirsin, sana zincirlenmiş olmak çok kötü olmayabilir.
You know, being chained to you might not be so bad.
Gerçekten zincirlenmiş durumda ve bırak başka kadını, seninle bile birlikte olamıyor. Bir anlamda, gerçekten evlisiniz.
In a sense, you are married.
Zincirlenmiş mahkum sensin.
You're in a chain gang. What happened?
Bu kalede bir yerlerde, zincirlenmiş ve 200 kilitle kelepçelenmiş.
- Somewhere in this castle. Someplace, chained and manacled with two hundred locks.
Bu bir erkek çocuğunun odasının duvarlarına yazılı ve... çocuk yatağa zincirlenmiş ve oda suyla doluyor.
It's written on the walls of a boy's room, and, uh, the boy is chained to the bed, and the room's filling up with water.
Altı hafta boyunca, dışarıya zincirlenmiş ve sadece özgürlüğünü satın almaya çalıştı diye.
She has been chained outside for 6 weeks. And all because she tried to buy her own freedom?
Küvete zincirlenmiş halde kupadan domuz kanı içiyorum. Zaggat'ın Rehberi'nde...
I'm chained in a bathtub drinking pig's blood from a novelty mug.
Ya soruma cevap verirsin ya da gelecek milenyumu, nemli bir duvara zincirlenmiş şekilde son 750 yıldır bağırsaklarından yukarı doğru çıkan şeyin ne olduğunu merak ederek geçirmeni sağlarım.
You answer my question, or I'll personally see to it that you spend the next millennium... chained to a clamp wall wondering just what it is... that's been winding its way up through your bowels for the last 750 years.
Mağaraya zincirlenmiş esirleri...
YOU'RE WELCOME... MR. WERTSHAFTER.
Birbirimize zincirlenmiş olmasaydık çok daha iyi taş kırardık.
We'd be much better rock breakers if we weren't all chained together.
İspanya'ya zincirlenmiş bir şekilde sürüklenerek götürüldü, 1506'da mahvolmuş bir adam olarak öldü.
Dragged back to Spain in chains, he died a broken man in 1 506.
" Ben, zincirlenmiş anavatanım.
" l am the shackled fatherland.
Ön kapı zincirlenmiş.
The front door was chained.
Deli bir adamın ahırında bir grup Unas ile zincirlenmiş durumdayım.
I'm chained up in a madman's barn with a bunch of Unas.
Yaşarken hepimiz zincirlenmiş Tanrılar gibiyizdir çoğu zaman gerçek özgürlüğü tatmaya korkarız.
Alive we are like chained gods... most of the time too cowardly to taste real freedom.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]