Zindana traducir inglés
440 traducción paralela
Şimdi onu eski zindana götürün ve zincirlere bağlayın.
Now take him down to the old dungeon and put him in chains.
Joe, seni zindana niye attılar?
Joe, what did they put you in the dungeon for?
İmtiyazları kaldırılmış, zindana atılmış, ne için?
Privileges suspended, thrown into a dungeon, for what?
Nereye, zindana mı kaptan?
Where to, the dungeon, Captain?
- Zindana saldıramaz mıyız?
- lf we had to, couldn't we storm the place?
Onları zindana atın.
Put them in prison.
Sanırım burası eski bir zindana çıkıyor.
I believe that leads to an old dungeon.
- Sadece bir kişi zindana ulaşabilir.
- Alone, one man might reach the dungeon.
Bekçi odası zindana ve krala ulaşmanızı sağlar.
Across the guardroom is the door to the dungeon and the king.
Hala yaşayan varsa, zindana atın.
Take the ones who are still alive to the dungeon!
- Zindana düşmeye bile raziyim.
Oh, I could murder him.
- Ben cezasını çekmesi için zindana kapatalım derim.
I pleaded for him once to save him from imprisonment...
Eminim ki beni zindana göndermekten mutluluk duyacaksın, Henri?
I am sure you will enjoy sending me to a dungeon, Henri.
Dinle Papa, bu zindana balyozla girişirdim ve taşındığımız ilk günden bir farkı olmazdı.
Listen, Papa, I could work this dungeon over with a sledgehammer... and it wouldnt look different from the day we moved in.
Hırsız, zindana atın!
Throw him in the dungeon, the thief!
Bir adamın kafasını kırar, tutuklar, zindana atabilirsin.
You can break a man's skull, arrest him, throw him into a dungeon.
Ama bayan, bu bomba zindana koyabileceğiniz bir mahkum değildir- -
But this bomb is not a prisoner you can shut in a dungeon...
Zindana gidip, onu neşelendirsek iyi olur.
We must go to the dungeon and cheer him up.
Anılan devirden beri onlar dağlara baksa da her nerde olursa olsun, açlığın en kötüsünü umutsuzluk ve karanlıkta kaybolmayı bilen insanın bedeni burda, bu mahkeme salonunda zindana, ateşe ve kılıca rağmen hâlâ yaşıyor.
... as they would look to the mountains whence cometh our strength. From time remembered, wherever man's body has known hunger and oppression, lost in darkness and despair, and here, here in this courtroom living still, in spite of dungeon, fire and sword...
Ve burada, bu mahkeme salonunda atalarımızın inancının haklı çıktığını gördük. Zindana, ateşe ve kılıca rağmen hâlâ yaşıyor.
And here, here in this courtroom, we have seen vindicated the faith of our fathers, living still in spite of dungeon, fire and sword.
Kendisini sonsuza dek bir zindana tıkılmış bulacak ve anahtar kazananların elinde olacak.
He's gonna find himself locked away in a dungeon forever and the takers are gonna have the key.
Beni kara zindana ya da esrarengiz gizli odaya... yerleştirsen daha iyi olmaz mıydı?
Hadn't you better put me in the ghastly dungeon... or the mysterious secret chamber?
Zindana inen yoldakiler?
The way through to the dungeons?
- Fouquet, halkın kavgacısı, zindana atıldı.
Fouquet, the strangler of the people, is brought low!
Efendiniz Fransa Kralı'na söyleyin,.. San Angelo'da Clermont Kardinali'ni zindana attım. Keza casustan beter bir adam.
You may tell your master, the King of France, that I have locked up... the Cardinal of Clermont in Saint Angelo because he is no better than a spy.
Ya Sistina'ya dönersin ya da zindana atılırsın oğlum.
You will return to the Sistine Chapel or you will go to a dungeon... my son!
intikam istiyorsan, beni zindana götür siz Huang bey siniz?
If you want to avenge him, take me to the jail You're master huang?
Onu zindana atın!
Throw him in the dungeon!
Neden Aladdin'i zindana atmalarına izin verdin?
Why did you let them throw Aladdin in a dungeon?
Zindana atın ve kilitleyin bu sorun çıkaran Rahibi.
Have this troublesome druid locked up, I want him thrown into the dungeon.
- Sezar Onu sarayda zindana... attı, lütfen artık beni dövmeyin.
- Caesar has had him shut up in the... dungeon of the palace, please don't beat me anymore.
Onları zindana attın ve onları sonsuza kadar orada tutman lazım.
You've put them in the dungeon, and you've got to keep them there forever.
Zindana mı iniyorsun?
Are you going down?
Aşağıya mı? Efendi Kingston, Zindana kapatılacak mıyım?
Master Kingston, shall I be shut in a dungeon?
Hatta beraber zindana bile giderim!
I'll go even to prison with you!
Beni zindana tıkacaklar, bunu biliyorum.
They'll put me in prison, I know that.
Neden onu zindana atıp, beni yoluma bırakmıyorsunuz?
Why don't you just lock her up and send me on my way?
Zindana atmak mı?
Lock her up?
Bu bey fakirlerle ilgili güzel bir kitap yazmış bunun için onu 3 yıI zindana atmışlar.
Well he wrote a book about it all and he was three years in a dungeon.
Karanlık, nemli ve berbat zindana.
No light, damp and dreadful.
3üncü kız kardeşte zindana ulaşabilir!
3rd sister can contract into the dungeon
Bu durumda kupa depozitolu olduğundan zindana inmeliyim.
Good, now I have to return to the dungeon... to which they return the amount of the glass.
Önce sana güzel bir yemek verecekler sonra da zindana götürecekler
He'll give you a good meal first then bring you to the jail
- Zindana, değil mi?
- Into the oubliette.
Onu zindana atın!
Shut her in the cellar
Beni işkence için bir zindana götürdüler.
I was to be tortured in the guardhouse upstairs.
Zindana gidin ve Barrabas'ı getirin.
Get down to the prison and bring Barrabas.
Sen mi? Bizi zindana atan kimdi peki?
You, who threw us into the dungeon?
Beni zindana tıkamazsın.
You can't ever let me out.
... o dönünceye kadar onu zindana atın.
Put him in the cell.
Geri çekilin... sonra zindana götürüldük... ve ertesi gün idam meydanına taşındık!
We had been taken to jail and sent over to the execution ground the following day. They were all tortured to death one by one!