Zorladı traducir inglés
5,206 traducción paralela
Beni anlatmaya zorladı.
She forced me to tell her about it.
Tabii ki, George Tait için yasal bir kayıt bulmak için şartları zorladım.
Indeed, I'm hard-pushed to find much legal account of George Tait at all.
Seni Max zorladı.
He made you.
O mu zorladı sence?
You think he made me?
O zorladı.
He made you.
Canın dayak istiyorsa seni zorladığım için memnun olurum.
If ye'd wanted a beating, I'd been happy to oblige ye.
Ticaret sendikası kurmaktan Avusturalya'ya sürüldüler. Halk ayaklanınca ailelerine geri dönmeleri için hükümeti zorladılar.
Transported to Australia for daring to form a trade union, the nation rose up and forced the government to return them to their families.
Seni buna zorladıkları için çok üzgünüm.
I am so sorry they made you do that.
Bu yüzden Stahma'yı onu öldürmesi için zorladım.
Which is why I forced Stahma into killing her.
Hayır, sanırım yeterince şansımı zorladım ben.
No, I've imposed enough.
Joe seni ortak olmaya zorladı.
Joe forced you to participate.
Senin buna zorladı.
He made you do it.
Yani, Todd'a göre, yamyam O'nu Arabasında kanlı bir sahne yaratmasına zorladı.
So, according to Todd, the cannibal forced him to stage the bloody scene in the car.
Sonra beni bir ilişkiye zorladın ve şimdi her şey bitti.
And then you pushed me into a relationship, and now it's over.
Kim kafalarına silah dayayıp teklifini kabul etmesi için zorladı?
Who holds guns to their heads and forces them to take my offerings?
- Bay Armas sizin adamınız benim kafama silah dayadı. Eroin verdi. Arkadaşlarımı ele vermem için beni zorladı.
Señor armas, your man held a gun to my head, hooked me on heroin, forced me to give up my friends, and then killed them.
Beni zorladığını hayal ediyorum, iradem dışına çıkarttığını...
I imagine you pinning me down, taking me against my will.
Yani, bizi biraz zorladı.
Well, it was a little bit of a stretch.
Mike raporu değiştirmeme zorladı böylece takımdan atılamayacaktı.
Mike pressured me to change the report so he wouldn't get kicked off the team.
Beni zorladılar.
They made me.
Bittiğinde Adam onu votka şişesini bitirmeye zorladı.
When it was over, Adam forced her to drink a whole bottle of vodka.
Sadece sen bizi zorladığın için yapıyoruz.
The only reason we're doing this is because you forced us to.
Onu, davayı Louis'e vermeye zorladım.
I made her give the case back to Louis.
Beni bunları yapmaya siz zorladınız.
You force me to do all these things.
Görevimiz Tehlike raydan çıkınca silahla kafama vurdu ve beni onu yukarı çıkarmaya zorladı.
After Mission Impossible went off the rails he cracked me on the head with a gun and forced me to bring him topside.
3 saat boyunca bizi dans edişini seyretmeye zorladı, ve yaptığı tek bir hareket vardı.
He made us watch him dance for three hours, and he really only has one move.
Zorladı.
It did.
fakat şansımızı zorladığımızı düşünmüyor musun?
But don't you think we're pushing our luck by lingering?
Belki de delillerin çokluğu onu utandırıp, itiraf etmeye zorladı.
Maybe the preponderance of evidence shamed him into confessing.
Bu benim hayalimdeki rol çocuklar. Beni bunu düzgünce yapmaya zorladığınız için çok teşekkür ederim.
This is my dream role, you guys, and thank you so much for pushing me to get it right.
Cinsel olarak zorladı, boğarak öldürdü.
Violated her sexually, strangled her to death.
Şimdi aşırı zorladık.
Now we're overextended.
Bu da onu o silahı almaya zorladı.
That's what forced him to grab the gun.
Beni buna zorladılar.
They coerced me.
Basın konferansına göre, soruşturma için zorladığına mutluymuş.
Well, according to the press conference, he was very glad that he pushed for further investigation.
Bunu bana o zorladı.
She made me.
Beni zorladığın için söyledim.
Because you forced it out of me.
Bir halka buraya takılmıştı, biraz fazla zorladım sanırım.
Well, one of those rings was stuck in here, and I just... I jiggled it a little too hard.
Aşırı zorladınız.
You're overextended.
- Hepimiz aşırı zorladık.
We are both overextended.
Nina'yı benim aşırı zorladığımı ve bu yüzden öldüğünü mü?
That I pushed Nina too hard, and that's why she died?
Winter'ın bunlarla hiçbir alâkası yok. Nina, sen onu aşırı zorladığın için hastalanmıştı.
Winter had nothing to do with it, she was sick because you pushed her too hard!
Dün gece Tootie Blair'ı bisiklet selesi giymeye zorladı.
Last night Tootie made Blair wear a saddle.
Mussolini ve faşistler Kraliyet sarayına saldırdılar. İtalya Kralını devlet yönetimini devretmeye zorladılar.
Mussolini and the Blackshirts storm the Royal Palace, forcing the King of Italy to hand over control of the government.
Ormanda birini öldürdün. Paganlar seni kurban seçmen için zorladıklarında.
You killed someone in the woods when the pagans forced you to choose a sacrifice.
Buna seni o mu zorladı?
Did she put you up to this?
Şunu unutma, George'u, Oakfield'dan çıkartmaya zorladıklarında mantıklı düşünmeni sağlamaya çalışan bendim.
Just remember, when they force George out of Oakfield, I was the one who tried to make you see sense.
Sanırım bizimle iş yapması için onu zorladığımızı düşünüyorsun.
It seems you think we forced him into doing business with us.
Ortaya çıkmam için beni zorladın.
You forced me into the open.
Babasının gitmesine zorladığı alanlardan, hiç hayal edemeyeceği şekilde yararlandı.
He benefited from studies that his father forced him to take in ways that would never have imagined.
Bayağı zorladım.
I pushed pretty hard.