Zorlasan traducir inglés
43 traducción paralela
Onun gibiler, biraz zorlasan bildiği her şeyi öter.
Those kind of guys'll blab anything if you work on'em right.
O kadar uyduruk ki... Zorlasan inanırsın.
Oh, that is so phony, it's almost believable.
Onları tanımak için kendini azıcık zorlasan gerçekten güzel olacak.
If you can go make the effort to get to know them, it'll be very nice...
Denemek için ne kadar zorlasan da asla eskisi gibi hissedemeyeceksindir.
And no matter how hard you try you'll never feel the same again.
Zorlasan bile hiç gelmiyor, aslında.
Hardly any, really.
Aslında, zorlasanız da Wraithler yüzünden kayıp yaşamamış Athosyalı bulamazsınız.
In fact, you'd be hard pressed to find an Athosian that has not experienced loss at the hands of the wraith.
Seni severim, Jimmy, sabrımı zorlasan da.
You know I like you, Jimmy, even though you test my patience.
Öyleyse şimdi hızla zorlasan iyi edersin, daha, hadi yap şunu...
So you better push fast now, hard, do it.
Beni ne kadar zorlasanız da, çıkamam, ya da benim tek başıma neler yapacağımı görmeden burdan ayrılmam.
I'm not gonna quit no matter how hard you push me, or how much you single me out as an example of what not to do.
Kendini zorlasan da, senin için orada veya burada güzel bir şeyler kaldığına inanmıyorsun. O zaman çabalamak niye?
And try as you may, you cannot convince yourself that there's anything left out there for you, so why keep playing?
2. dünya savaşı sırasında sığınak olarak yapılmışlar, ama deprem olasılığını düşününce, şansınızı yerin üstünde zorlasan daha iyi.
They were built as bomb shelters during World War II, but with the earthquakes around here, you're better off taking your chances above ground.
Hayal gücünüzü biraz daha zorlasanıza, Bay Lefroy!
Show a little imagination, Mr Lefroy.
Yani, onu Brasher üzerinden zorlasan?
I mean, how about you pressuring him on Brasher?
Ancak ne kadar zorlasan da, sonsuza dek koşuşturamazsın.
But however hard you try, you can't run forever.
Kimse bu konuda benden daha kötü hissedemez ama beni biraz daha zorlasan birden kalkıp yürüyeceğimi ve ameliyatı yapabileceğimi düşünüyorsun ama yanılıyorsun.
No one feels worse about it than i do, but if you think you can force me to get better so i just jump up and walk aback into surgery, you're wrong.
Biraz kendini zorlasan bu şehirdeki herkes arasında bir bağlantı kuracağına bahse girerim.
You know, I bet if you looked hard enough you'd find a connection between everybody in this city.
- Biraz zorlasan dünyayı fethetmek istiyor.
Some even want to conquer the whole world.
Ne kadar zorlasan da bir anlamı yok.
No matter how hard you try.
Mike, bilmem ki zorlasan 10 dakika belki.
Geez, Mike, I don't know. 10 minutes, but that's pushing it.
Ne kadar zorlasan da önemli değil.
I do not care how much you push me
Zorlasan kırk hasta belki?
Forty patients at a pinch?
Keşke beni zorlasan.
I'm starting to want you to make me.
Kız bildiğin 9 numara, sen zorlasan 6 edersin.
Dude, that wasn't gonna happen. She's a hard nine, you are a soft six.
Yüzde yüz haklısın ama ne bileyim bugün için, sadece bugün çılgınlıkta sınırları zorlasan?
You're 100 % right, man, but just, I don't know... what about today, just today... you give me full-on crazy?
Bu mutfakta yaşayan bir canlıya, siz onu zorlasanız bile zarar vermeyecek tek kişi o.
It's the only one in this kitchen who couldn't harm a living being, - even if you force it to.
Zorlasan da...
You can't just keep pushing it because it...
Evet ama birazcık zorlasanız iyi olacak.
Yes, well, you might want to start.
Biraz zorlasan olmaz mı?
Can you coax it through?
Benden zorlasan ikinci sınıf olur ve senin sınıfın bile yok!
I'm a level two at best, and you're not even a level!
Biraz daha zorlasan canlı yayında vurur geçerdin.
If you pushed a little harder, you could have scored right there on camera.
Gezegenimizin giderek zorlasan kosullarinda Yetisebilme kapsitesi olan tohumlar dizayn ettik.
We designed seeds capable of thriving in the increasingly harsh environments of our planet.
- Beni bunu yapmaya zorlasan bile, değişmeyeceğim.
Even if you make me do this, I'm not going to change.
Sendeki yapiyla ve genetiginle bedenini saglam zorlasan laga luga yapmadan tam manasiyla egzersiz yapsan yani simdi canavar gibi olurdun lan.
Because with your frame and your genetic makeup... if you really pushed your body... And I mean really train. No pussyfooting around.
Yaşlandıkça evlenmesi zorlaşan
The older you get the harder marriage is.
New York Times gibi her hafta zorlaşan bulmacalar yayınlayabiliriz.
Excuse me. - Sorry. - I know, girl.
Tuhafınsa çok zorlasan bir tane.
"Bizarre" has hardly any.
Gittikçe daha uzaklara, el değmemiş topraklara, sömürmesi zorlaşan bölgelere uzanıyoruz.
We look farther and farther afield, in previously unspoilt territory... and in regions that are increasingly difficult to exploit.
Yani gittikçe zorlaşan bir sınav gibi mi?
You mean an increasingly difficult series of challenges to my intellect?
New York Times gibi her hafta zorlaşan bulmacalar yayınlayabiliriz.
And we could be just like the New York Times... where the puzzle gets harder as the week goes.
Bayanlar ve baylar, bu günlerde tempolu, telaşlı ve daha da zorlaşan bir toplumda yaşar olduk.
Ladies and gentlemen, we live in a society that becomes more demanding, fast-paced and hectic by the day.
Shaq'la beraber aşağıda hala gömülü olup ihtiyaçları olan parçalar yüzünden zorlaşan Projektörün kontrollerini belirlemeye çalışıyor.
He's down there with Shaq, trying to assess the Beamer controls, which is difficult because the parts they need are still buried.
Giderek zorlaşan,
Increasingly difficult,