Çalmak traducir inglés
5,065 traducción paralela
Öylesi çalmak olur.
That'd be stealing.
Çalmak için güzellerin kalbini Bir sır var bilmen gereken
There's a secret you should know To capture the hearts of the fair
Biraz Debussy çalmak istersen ayrı tabii.
Well, unless you want to play a little Debussy yourself...
Üniversite çağına geldiğin zaman orkestramda çalmak ister misin?
When you're a big college kid, will you come play in my band?
Ne derler, Çalmak zorunda kalmak, çalınmaktan çok daha fazla üzücüdür.
What is it they say, it's much more disheartening to have to steal than be stolen from?
Seni çalmak suçundan alıkoyuyoruz.
So we have you for receiving stolen goods.
Kral'ın mektuplarını çalmak için bir tuzak.
An ambush to steal the King's letters.
Pete Amca'dan mı çalmak istiyorsun?
You want to steal from Uncle Pete?
O ne biçim kapı çalmak.
That's a spooky knock.
Ayrıca kaptanın ihanetinin bununla kalmayıp elde edilecek definenin bir kısmını kendi emellerini gerçekleştirmek için çalmak üzere bir plan içinde olduğu da mektupta yazıyor.
As well as his knowledge of the captain's continued treachery up to and including his plan to steal a portion of the treasure fleet proceeds for himself.
Bir kamyonet çalmak için üç kişi fazla.
Doesn't take three people to steal a truck.
Büyük ihtimalle televizyonu çalmak istemiştir.
Probably just wanted the TV.
- Ben çalmak istiyorum.
I want to steal.
Bir kızın 20'li yaşlarını çalmak tehlikeli bir iştir, bayım.
Know that when a steal a girl's twenties... It's dangerous business, buster.
Pazartesi sabahı, su soğutucusunun yanında çene çalmak.
Monday morning chit-chat at the water cooler.
Devam filmi çekiliyor Ah, adamım, Onu çalmak da hoş olurdu.
Aw, man, I would love to pirate that.
- Olmaz. Çalmak için değil.
Not with stealing them
Onlara hizmet edeceği yerde fakir fukaradan çalmak!
Stealing from the poor rather than serving them!
Artık araba çalmak iki saniye sürüyor.
It only takes a couple of seconds to steal a car.
Bu çalmak için bir sebep değil.
That is no reason to steal.
- Davul çalmak için boşta elim yok.
I don't have a free hand for the drums.
"Araba çalmak" mı dedin?
- Did you just say stolen a car?
Hayali arkadaşının müstakbel eşini çalmak...
- stealing the future wife of your... - but if you were going...
Ve beni en son gördüğünde de, Nicolas'la şirketimizi çalmak için beni oyuna getiriyordunuz.
And last time you saw me, you and Nicolas were setting me up so that you could steal our company.
Hunter McKay şirketi çalmak için Nicolas'a yardım eden çocuk öldü.
Hunter McKay... the guy who helped Nicolas steal the company for the cartel... is dead.
Bu da demek oluyor ki kartele şirketi çalmak için beraber çalışıyorlar.
Turns out they were both working together To steal the company for the cartel.
Bu benim doğum hakkımı çalmak anlamına gelse bile.
Even if it means robbing me of my birthright.
Ve şimdi sen benim oğlum Highgarden ve çalmak beni gemi istiyorum.
And now you want to ship me off to Highgarden and steal my boy.
Gitar çalmak için kaydolmak mı istiyorsun?
Signing up for that?
Eğer orada çalmak istiyorsan, seyircilerin önünde çalmak zorundasın.
If you're gonna play that thing, you're gonna have to do it in front of an audience.
Lepiska saçlı tetikçinin ceketini çalmak için biraz zamana ihtiyacım var.
I needed some time to sneak out the flaxen-haired hit man's jacket.
Sana bir şey çalmak istiyorum.
I want to play you something.
bunu çalmak için kandırılmak, hem de bir yabancı tarafından?
They induced to steal it, and by a stranger?
Arkadaşım Katie için bir şey çalmak istiyorum.
Not in front of this many people, you know. I just wanna play a song for a friend, for... for Katie.
Beceriksizce gitar çalmak, boncuk takmak hayatının aşkı hakkında konuşmak seni küçümseyen Orta Amerika yerlileriyle arkadaş olduğunu söylemek, ailenin Surrey'deki 5 yatak odalı evine gitmek seni duygusal bir insan yapmaz.
Playing the guitar badly, wearing beads, talking about one love, pretending you're friends with Central American villagers, who, by the way, despise you, before heading to your parents'five-bedroom house in Surrey, doesn't make you a spiritual person, it makes you a bellend.
Zahmet olacak ama kapıyı çalmak daha uygun olurdu.
A knock would be more appropriate, if you don't mind.
Benim tek yapmam gereken çalmak.
All I have to do is play.
Hayır, değildi, Bridget, içimden kendi evimin kapısını biraz çalmak geldi.
No, no, Bridget, I just like to knock on my own front door for a bit.
Çalmak için onca zahmete girip sonra niye versin?
But why give the book back after going to all that trouble to steal it?
İnsanların önünde çalmak seni germiyor mu?
Weren't you nervous to play in front of people?
Uyuşturucu çalmak normal çalışma tarzın değildir.
Stealing drugs isn't your usual mo.
Harika insanları işe almanın problemi herkesin onları çalmak istemesidir.
Well, the problem with hiring great people is everyone wants to steal them away.
İçkilerini çalmak!
Steal their drink.
Planınız Capellas'ın kapısını çalmak "soru sormak için geldiğini", 300 00 : 18 : 38,449 - - 00 : 18 : 40,684 "Hey, yo. Kim benim yaşlı adamı dövdü?"
Your plan is to go knock at the Capellas'front door and ask,
Çalmak yasalara aykırıdır.
Stealing is against the law.
Berbat bir berberde saç kesiyor ve bas gitar çalmak dışında başka hiçbir şeye karşı tutkusu yok.
He cuts hair in shitty barber shop and he has no real ambition to do other than just that and play the bass guitar.
Yani Muhammed dağlarda bronzlaşmak istemezse, dağ Muhammed ile grup da çalmak ister. Lisa.
So if Muhammad won't tan at the mountain... the mountain will play in the band with Muhammad.
Çalmak iin...
To steal...
Bende en sonunda onu tekrar çalmak zorunda kaldım.
They'd like to wear it out they played it so many times.
Öğretmek ve çalmak.
Teaching and playing.
Ben piyano calmak hic duymadim.
I have never heard you play the piano.