Çok kötü bir şey oldu traducir inglés
140 traducción paralela
Watanabe çok kötü bir şey oldu.
Watanabe, something awful's happened.
Watanabe, çok kötü bir şey oldu.
Watanabe, something awful's happened.
Çok kötü bir şey oldu.
Something terrible has happened.
Bana çok kötü bir şey oldu.
Something terrible's happened to me.
- Çok kötü bir şey oldu.
- Something dreadful's happened.
Dört yıl önce burada çok kötü bir şey oldu.
Four years ago, something terrible happened here.
Steve! Çok kötü bir şey oldu.
Only, Steve, something dreadful has happened.
Çok kötü bir şey oldu.
It's all gone belly up.
- Çok kötü bir şey oldu.
- Something terrible's happened.
Baba, çok kötü bir şey oldu.
Daddy, the most terrible thing just happened.
Dediğim gibi, çok kötü bir şey oldu.
I told you, something awful happened.
Çok kötü bir şey oldu.
Something awful happened.
- Baba, çok kötü bir şey oldu.
This is very serious. - Daddy, it's terrible.
Salish, çok kötü bir şey oldu.
Salish, a terrible thing has happened.
Olivier, çok kötü bir şey oldu.
olivier, a dreadful thing has happened
Çok kötü bir şey oldu.
Something awful bad...
şiddet odasında Strang'le ilgili çok kötü bir şey oldu!
There's a terrible scene with the Strang boy in the Violence Room.
Hemşire, çok kötü bir şey oldu.
Sister, a terrible thing has happened.
- Çok kötü bir şey oldu.
- Something terrible has happened.
Lucien, çok kötü bir şey oldu.
Lucien, it's awful.
Çok kötü bir şey oldu.
There was a big fuck-up.
Hayır, Müfettiş. Gerçekten çok kötü bir şey oldu.
No, Inspector, something really terrible has happened.
Çok kötü bir şey oldu, Poirot.
The most awful thing's happened, Poirot.
Çok kötü bir şey oldu.
The most awful thing happened.
- Jenny, bugün çok kötü bir şey oldu.
- Listen Jenny, something bad happened today.
- Çok kötü bir şey oldu.
- The darnedest thing just happened.
Dinle... Gerçekten çok kötü bir şey oldu.
Listen something real bad has happened.
Çok kötü bir şey oldu.
Something's fucked up.
Beş yaşındayken Noel'de çok kötü bir şey oldu ve bana öyle kızdı ki köprücük kemiğimi kırdı.
When I was five years old, on Christmas, he - This whole thing happened... where he blew his stack at me, and that's when he busted my collarbone.
Sonra çok kötü bir şey oldu.
Then there was a terrible to-do.
Çok kötü bir şey oldu.
Something terrible's happened.
Will, çok kötü bir şey oldu.
Well. something really bad happened.
Çok kötü bir şey oldu ve uzaklaşmak zorunda kaldım.
Something terrible happened and I had to run.
- Tamam. Will, çok kötü bir şey oldu. Berbat bir şey oldu.
Uh, excuse me, ladies someone needed their pipes cleaned out?
- George, çok kötü bir şey oldu!
- George, something terrible has happened.
Üç yıl önce ailemizde çok kötü bir şey oldu.
So, three years ago, we had a really bad thing happen in our family.
Çok kötü bir şey oldu.
The worst has happened.
Çok kötü bir şey oldu.
Something has gone terribly wrong.
Çok kötü bir şey oldu.
Something terrible happened.
Sanırım ona çok kötü bir şey oldu.
I think something really bad happened to him.
- Çok kötü bir şey oldu.
- Something awful has happened.
Kevin'a çok kötü bir şey oldu.
- Something terrible has happened.
Çok kötü bir şey oldu.
Something terrible has happened
Kendimi çok kötü hissettim. Sana bir şey oldu sandım.
I had the feeling you were lost and I couldn't find you.
- Ne oldu? - Çok kötü bir şey, efendim.
- Something terrible has happened!
Çok kötü. Dönerken bir şey oldu Emin değilim ama eşinin askılarına takıldı.
She stepped into the spin, then I'm not sure but it looked like she got caught in his lederhosen.
Televizyonda bir şey gördükleri an : "Oh, çok kötü olmuş be!" "Ah be, yazık oldu!" diyorlar.
Most people see something like that on television and say : "Oh, isn't that awful!" "Isn't that too bad?"
Çok kötü bir şey oldu.
Now there she is.
Ve bir süre yaşamımda çok kötü dönemlerim oldu. İnancım hakkında hiç bir şey yapmak istemiyordum.
And for awhile there I went through some very dark stages in my life where I wanted nothing to do with my faith
Çok kötü bir şey oldu.
Oh, my God.
Hayatım siz yokken bir şey oldu, çok kötü bir şey.
Honey... something happened while you were gone, something bad.