Ödeyecegim traducir inglés
3,143 traducción paralela
Ben faturayı ödeyecegim.
I'll pay the bill.
Bu ayın sonunda Kanser Derneğine 25,000 dolar ödeyeceğim.
I gave the Cancer Society a check $ 25,000 until the end of the month.
- Ödeyeceğim.
I'll pay.
Ödeyeceğim.
- I'll pay.
- Ne istiyorsanız ödeyeceğim!
I'll pay whatever you ask!
Ben ödeyeceğim.
No, I have it.
- Bütün zararı ödeyeceğim, kusura bakmayın. - Önemli değil, efendim.
- I'll pay for all the damage, Noi.
Yemin ederim tüm zararını ödeyeceğim.
I swear to God, I will pay for any damages.
Çalışmaya başlayınca geri ödeyeceğim.
I swear I'll pay you back when I work
Borcumu ödeyeceğim.
I'll pay you back.
Ayrıca arabanın masraflarını hastane masraflarını da ödeyeceğim. Hepsini.
And I'll pay for any damages to the vehicle, hospital bills - - all of it.
- Hepsini ben ödeyeceğim.
I'll pay everything.
İnşallah yarın ödeyeceğim.
God willing, tomorrow I pay it all back.
Sana iki katini odeyecegim, tartisma yok.
And I'll pay you back double, and no arguments.
Zararın her neyse, ödeyeceğim.
Whatever the damages are, I'll pay for it.
Söz ödeyeceğim.
And I will absolutely pay you.
Parasını ödeyeceğim!
All right, next zombie challenge.
İnanın ödeyeceğim.
Believe me, I'm gonna pay...
Bakın, yüzüğümü size garanti olarak veriyorum. Yarın gelip ödeyeceğim.
Look, I'll leave you my ring as a guarantee and tomorrow I'll come and pay, okay?
- Kartla ödeyeceğim.
- I'll pay by card, okay?
Şimdi kirayı ne halt edip ödeyeceğim?
How the hell am I supposed to pay the rent?
Bunu nasıl ödeyeceğim?
How am I gonna pay for this?
Anlıyorum, eğer hemen gelebilirseniz gelebilirseniz size mesai ücretinizi ödeyeceğim.
I understand that, and I'm willing to pay you overtime if you come here right now.
Palace Theater'da bir şarkı yarışması var. Eğer ilgilenen biri olursa giriş ücretini de ben ödeyeceğim.
So there's a singing competition down at the Palace Theater, and if anyone's interested,
Sana ödeyeceğim.
I'll pay you back.
Bir gün iyiliklerinin bedelini ödeyeceğim.
Here's hoping that I can return the favor someday.
- Ben bunu ödeyeceğim.
I'll, I'll pay for it.
Hayır, iki aylık ödeyeceğim demişti.
No, he said he'd be paying both months.
Çinli adama daire kirasını ben ödeyeceğim de, tamam mı?
Go and tell that Chinese guy that you'II take care... of that apartment's expenses from now on, alright?
Yan dükkanda harika bir giyim mağazası var. Neden bir ceket seçmiyorsun? Ben gelip, ödeyeceğim.
There's a cool clothes store right next-door- - why don't you pick out a jacket, and I'll come over and pay for it.
Sana şu kadar ödeyeceğim...
I will pay you...
Bu trafik cezasını ödeyeceğim ama bunu gönülsüz yapıyorum.
Well, I would like to pay this ticket... But under protest. Nobody pays any other way.
Anlamadınız galiba, program için size para ödeyeceğim diyorum.
I guess you didnt get it, I will pay you money.
Üniversitenin parasını ne ile ödeyeceğim?
Pay for it with what?
Hemen ödeyeceğim.
I'm gonna pay this immediately.
- Herşeyi ödeyeceğim...
- I'll pay any fees...
Sana borcumu ödeyeceğim.
So I'm gonna pay you back.
Hayır, hayır, hayır, Bunu ben ödeyeceğim.
No, no, no, no, I'm gonna pay for this.
Yakında geri kalanını ödeyeceğim.
I'll pay off the rest soon.
Tamam. Ödeyeceğim.
I'll do it.
Sana her kuruşunu geri ödeyeceğim, Sadece bana dışarı çıkmamda yardım eder etmez bu küçük şeyle beraber...
I am going to pay you back every penny, just as soon as you help me out with this one little thing...
Bunu görmek için para ödeyeceğim.
I would pay to see that.
Kelly ona ödeyeceğim parayı mı çaldı?
Kelly stole the money I was gonna pay him?
Kuruşu kuruşuna geri ödeyeceğim ancak bana bu küçük işte yardım edeceksin.
I am going to pay you back every penny, just as soon as you help me out with this one little thing.
- Ne? - Hepsini ben ödeyeceğim.
I'll pay the entire sum.
Sana geri ödeyeceğim, söz veriyorum.
I'm going to pay you back, I promise.
Sana parayı geri ödeyeceğim, patron.
I'm gonna pay you back, boss.
İyi, sıradan bir müşteri gibi para ödeyeceğim.
All right, I'll pay like a regular customer.
Borcumu ödeyeceğim!
I will repay my debt!
Hey evlat, Sana sözleşmede olandan üç kat daha fazla ödeyeceğim!
Son, I'll pay you three times more than your contract!
Artık Tiffany ile çalışamayacağım için kiranın yarısını nasıl ödeyeceğim konusunda endişelendiğini biliyorum. Ama sana iyi haberlerim olduğunu söyleyebilirim.
Since I'm no longer gonna be working with Tiffany, I know that you're worried about me being able to pay my half of the rent, but I just have to tell you that something good has happened.