Ölüşü traducir inglés
288 traducción paralela
Terry'nin gidişi, ve hiç görmediğim koşumun ölüşü, beni büyük bir hüzne boğdu.
Terry's departure, and the death of that unseen friend, left me in despair.
Bir vampirin ölüşü asla hoş bir manzara değildir.
When a vampire dies, it's never a pretty sight.
Ölüsü kim bilir ne kutsaldır.
How much more so in death?
Ölüsü, ormanda, çamur içinde mi?
"Is he lying dead in the mud in the woods?"
O 16 milin de her bir adımında bir mahkûm ölüsü vardır.
And for those 16 miles, there is one dead convict for every yard.
Basit, Sevgili Watson, her birinin hayatta olmaktan çok daha fazla ölüsü para ediyordu.
Elementary, my dear Watson, each is worth a great deal more dead than alive.
- Bundan ölüsü olamaz.
- You never saw deader.
Ölüsü bulunmadan kaçmam lazım.
I've got to get away before they find him.
- Ne ölüsü, dipdiri hem de.
- He's dead. - He's very much alive.
Ölülere ve doğaya karşı gelmektir bu. Akla da sığmaz bu, çünkü akla en uygun gelen şeydir babaların ölmesi. İlk insan ölüsü karşısında olduğu gibi, son ölen insanın da karşısında, "Bunun böyle olması gerek." demiştir akıl.
A fault to nature, to reason most absurd, whose common theme is death of fathers and who still hath cried from the first corpse till he that died today,
Duyulmuşsa iş, ya Cassius'un ölüsü çıkar buradan, ya Sezar'ın. Öldürürüm kendimi.
If this be known, Cassius or Caesar never shall turn back, for I will slay myself.
Bu gece çadırımda yatsın ölüsü bir askerin şeref örtülerine bürünerek.
Within my tent his bones tonight shall lie, most like a soldier, ordered honorably.
Ölüsü işimize yaramaz.
He's no good to us dead.
Burada durup karımın ölüsü üzerinden bağırmanız.
Standing here and shouting over my wife's dead body.
Annesinin ölüsü üzerine yemin ediyor, bu dairede hiç dinamit yoktu, diyor.
He swears on his mother's grave that there was never any dynamite here.
Ölüsü ne işimize yarar?
What good is a dead body to us?
Birini öldürmek yetmezmiş gibi, ölüsü üzerine bir de hayat mı kurayım?
Isn't it enough to kill a man, without trying to build a life on it?
Ölüsü de canlısı kadar tehlikeli.
He's just as dangerous dead as alive.
Ayağa kalk Hydra'nın ölüsü ve kemikleri.
Rise up, you dead, slain of the Hydra.
Eğer yapmazsan Alfakent'in ölüsü kadar kayıpsın dmektir.
If you don't you're as lost as the dead of Alphaville
Biliyor musun ki, ölüsü, dirisi, her insanoğlu seni lanetliyor?
Do you know that your kind, living and dead, curse you?
Bu odadan ikimizin de ölüsü çıkacak.
Nobody gets out of here alive!
Slim'in dul eşi iyi bir cenaze töreni yapmamı istiyor işe yaramaz ayyaş kocasının ölüsü nehir yanında bulundu.
Widow Magro wants a beautiful funeral... For the useless drunken husband, Who was found dead in the river.
Ne ölüsü?
Who's dead?
- Eşek ölüsü gibi ağırsın.
You're heavy as lead.
- Yerli ölüsü. Ne?
- Dead Indian.
İkramiyesi, bedava yerli ölüsü.
Ah well, this is your free dead Indian, as advertised...
Gavur ölüsü gibi!
He's like a ton of bricks!
İnsan Sorrento dönüşü kedi ölüsü bulmak istemez.
You don't want to come back from sorrento to a dead cat.
Ama... Ölüsü hiçbir işimize yaramaz.
But...
Görmek istediğim tek güzel şey o çavuşun ölüsü.
The only beautiful thing I want to see is the face of that sergeant, dead.
Dirisi 10.000 dolar, ölüsü 5000 dolar.
$ 1 0,000 alive. $ 5000 d ead.
Unutma şerif, dirisi 10.000 dolar ediyor ölüsü sadece 5.000.
Remember, sheriff, he's worth $ 1 0,000 dollars alive only 5 dead.
Onların ölüsü daha değerliydi.
They were more valuable dead.
ordaki hayaletin kaç ölüsü var, biliyor musun?
On the main road
Sahilde niçin bu kadar çok köpek ölüsü olduğunu anlamıyordum.
I never understood why there were so many dead dogs on the beach.
Ludmilla'nın ölüsü efendinin ofisinde yatıyor. ... ve Toni arpıyla şarkılarını birbiri ardına çalıyor.
Ludmilla lies dead in the master's office and Toni plays her one song after another on his harp.
Diriyken gelinimiz daha değil, ölüsü de gelinimiz değil ya!
She was our daughter-in-law when she was alive, not now when she's dead. You're not a human.
Şeytanın yaşayan ölüsü.
She's the devil's undead.
Çölde bir yerlerde ölüsü yatıyor olabilir!
He could be laying out there somewhere... - dead in the wilderness!
Adamın ölüsü bile canımı sıkıyor!
Even dead, he pisses me off!
Yani bilemiyorum, nasıl olur da başka birisi benim Charlton Heston'ın otobiyografisini okurken aldığımdan daha fazla keyif alabilir veya sabah kalkmaktan ve bütün gece beklemiş soğuk, içinde hamam böceği veya sinek ölüsü olmayan bir bardak kahvenin sabah onu içmemi beklemesinden.
And, I mean, I just - I just don't know how anybody could enjoy anything more... than I enjoy, uh, reading Charlton Heston's autobiography... or, uh, you know, uh, getting up in the morning... and having the cup of cold coffee that's been waiting for me all night... still there for me to drink in the morning... and no cockroach or fly has-has died in it overnight.
Çeltik tarlama bebek ölüsü atmışsınız!
Did you abandon your dead child on my field?
Komşunun camını kırıp içeri hayvan ölüsü attığın için?
For breaking your neighbor's window and throwing a dead animal inside.
Sarısakalların ölüsü dirisinden daha tehlikelidir.
Us Yellowbeards are never more dangerous than when we're dead.
Dişlerinle parçalayacaksın ve 1,5 saniye içinde böcek ölüsü gibi olacaksın.
- Well, yes. But it will take more than two before I tell the wife.
Bilinçsiz iyi ama ölüsü daha makbul.
Unconscious is good, but dead is better, right?
Kimsenin ölüsü para etmez.
Willy, nobody's worth nothing dead.
Muhasebecinin ölüsü bir işimize yaramaz.
The bookkeeper's no good to us dead.
Nerede ölüsü?
Where is it?
Şu anda ölüsü, dirisinden daha değerli.
Why, he's worth more dead than he is alive.