Önlügü traducir inglés
350 traducción paralela
Sadece önlügü giy, hemºireyi degil.
Just put the gown on, not the nurse, huh?
Bu ne, Takım elbise mi yada çocuk önlüğü mü? "
What is this, a suit or a bib?
- Kürk mantoyum ben, bulaşık önlüğü değil.
- I'm mink coat. I'm no bungalow apron.
Ve bu önlüğü ütülemeye başlasan iyi olur.
And you'd better be getting that apron ironed, too.
Gördüğünüz gibi önlüğü birazcık yırtmış.
As you see, he tore the gown somewhat.
- Ne önlüğü?
- What gown?
- Rahibe Bates ameliyathane önlüğü içinde bıçaklandı.
- Sister Bates was stabbed through a theatre gown. - Yes.
- Önlüğü geri ver, Kaptan.
You give me back the apron, Capitán.
Çıkar o önlüğü!
Take off that collar!
Önlüğü çıkar, Emma, sonra da kapıyı aç.
Take off the apron, Emma, and answer the door.
Fakat altı yıl önce buraya çatı tamircileri geldiğinden beri o önlüğü giymemiştin.
But you haven't worn that apron since the roofers were here six years ago.
Sen bilirsin, ama eğer yaşamak istiyorsan bu önlüğü giymelisin.
Please yourself, but if you want to live, you must put this smock on, now.
- Hemşire size hastane önlüğü verecek.
- The nurse will give you a hospital gown.
Boya ile resim gibi dokunulmuş ressam önlüğü giyerim.
I wear an artist's smock..... picturesquely dabbed with paint.
Önlüğü dert etmeyin.
Don't worry about the coat.
- Üzerimdekini berber önlüğü mü sandınız?
- I don't wear this because I'm a barber.
Keiko'nun okul önlüğü üzerine tam oturdu.
Keiko's uniform fits her well.
Bu önlüğü senin için aldım.
I bought this apron for you.
Beyaz önlüğü giydiğimizde tanrıyı tuvaletteyken görüyoruz!
In white clothes we actually see the God with the toilet!
Çıkart şu salak önlüğü, kapıyı açacağım.
Now take off that stupid apron because I'm opening the door.
Çocuk önlüğü giyen küçük kızlar olarak giyinip Viyana'ya geçirilmişlerdir.
By now, they have been smuggled to Vienna, dressed as little girls in organdie pinafores.
Önlüğü göster biraz.
Let's see the apron.
- Ve o iğrenç önlüğü.
- And those horrible overalls.
Hafize Hanım, şu önlüğü bir değiştirsek.
- I can't believe my eyes!
Yakında divana yatarken bebek önlüğü bile giymeme gerek kalmayacak.
Soon, when I lie down on his couch, I won't have to wear the lobster bib.
İşte Sweet'in önlüğü!
Oh, here is Sweets apron!
- Mama önlüğü başka, pantolon başka!
- Bibs aren't pants!
Aşçı kepini ve önlüğü de sizden mi?
Do you furnish the apron and chef's hat?
Ne önlüğü?
What aprons?
O halde önlüğü alalım!
Let's get that apron for you, shall we?
- Önlüğü var!
- He's got an apron!
Beyaz önlüğü, hareketleri, hüzünlü gülümsemesi, her şey mükemmel görünüyordu, tıpkı filmlerdeki gibi.
His white tunic, the way he moved, his sad smile. Everything seemed so perfect, like in the movies.
Mama önlüğü?
A bib?
Pekala ortak, kim doktor önlüğü giyiyor, kim asistan önlüğü? Bir sayı tut.
Well, partner who scrubs and who assists?
Pekala ortak, görünüşe göre ikimiz de doktor önlüğü giyiyoruz.
Well, partner, looks like we both scrub.
- Ben önlüğü alacağım, sen nefret edersin.
- Let me see you.
Sen önlüğü giyerdin ama o lafları içten söylemezdin.
You'd wear it, but you wouldn't mean it.
Herşeyi çıkarıp önlüğü giyin.
Just remove everything and put on the gown.
Bari bana bir mutfak önlüğü giydir, ha?
Why don't you just put me in a fucking dress, okay?
Bir mesajla, kayıp beyaz önlüğü mü?
That a message and a white cloth disappeared?
Demek istediğim o beyaz önlüğü giymek o kadar iyi hissettirdi ki.
- What I mean is, it felt so good to put on that white coat -
Ne önlüğü?
What smock?
Bebek başlığı ve önlüğü dikecek deneyimli dikişçiler aranıyor. "
Experienced machinists required... for making baby buggy hoods and aprons. "
Saçma gelebilir ama o siyah elbise doktor önlüğü olmadan daha iyi.
Call me crazy, but the black dress looks better without the lab coat.
İstersen sen rozeti ver ben de önlüğü vereyim, dene.
Give me your badge, I'll give you my apron.
en azından önlüğü uzaklaştırabilirdin değil mi Frank?
Could thee at least remove thy apron, Frank?
Elaine, önlüğü giymene gerek yoktu.
Elaine, you really didn't have to put on the gown.
Bu bana gördüğüm bir önlüğü anımsattı.
Th-That reminds me of a funny apron I saw -
Weaver sana bir lab önlüğü dikiyor sanıyordum.
I thought Weaver was fitting you for a lab coat.
Stetoskop, laboratuvar önlüğü, kitapları düşebilirsin.
You can deduct stethoscope, lab coat, books.
Artık siperlerde travma önlüğü giyiyoruz. Çok geç.
We wear trauma gear in the trenches now.