Özel olarak traducir inglés
4,184 traducción paralela
Şu andan itibaren özel olarak konuşabiliriz.
As of now we can speak... in privacy.
Ancak bu görüşmeyi özel olarak yapmam lazım.
But I'd like to make that call in private.
İskambil kâğıtlarını özel olarak hazırladım.
Customized playing cards.
- Ajanla özel olarak konuşmak istiyorum.
I'd like to speak to this agent privately.
Özel olarak konuşabilir miyiz?
Could we, um, speak privately?
Özel olarak?
In private?
Seninle özel olarak konuşmak istiyormuş.
He wants to speak to you personal.
Başkan, karısıyla birlikte... özel olarak.
The president is with the first lady... in private.
Özel olarak konuşabileceğimiz bir yer var mı?
Is there someplace private we can talk?
Seninle özel olarak konuşmamız gerek.
We need to talk to you in private.
Her biri özel olarak bizden biriyle savaşmak için tasarlanmış.
Each one is specially equipped to fight one of us.
- Kanun yaptırımına göre şüpheli özel olarak eğitilmiş bir nişancı değilmiş.
Mm-hmm. To make law enforcement believe the unsub's not a specially-trained shooter.
Geri döndüğümde, seninle özel olarak ilgileneceğim.
I'll deal with you when I get back.
Hillary, seninle özel olarak konuşmam gerek.
Hillary, I need to speak to you privately.
Özel olarak.
Maybe in private.
Özel olarak belirlenmiş yerlerde tuvalete gideriz oturma odamızda kakamızı ya da çişimizi yapmayız.
We go to the toilet in specially designated places and we don't defecate and urinate in the living room.
Şimdi tecavüzcü özel olarak hedeflenmiş olabilir inanıyoruz.
We now believe the rapist may have targeted you specifically.
Kaplan köpekbalıkları asla özel olarak insanlara saldırmaya çalışmaz.
The tiger shark never intentionally seeks to attack humans.
Söz konusu avlanmak olunca, bedenleri, özel olarak tasarlanmış tam teçhizatlı bir dalış giysisi gibidir.
It's virtually tailored diving suit is a great advantage when it comes to hunting.
Bunu özel olarak senin için ısmarladım.
I'm treating you.
Mühimmat tasarlanmıştır bu egzersiz için özel olarak, ama silah fonksiyonları tam olarak sizin Glock gibi.
The ammunition was designed specifically for this exercise, but the weapon functions exactly like your Glock.
Özel olarak baştan çıkarmasam da hayaletler arasında epey popüler olduğumu söylemiştim.
I told you that I'm pretty popular amongst ghosts even if I don't try to lure them in.
Bana özel olarak söyleyebilirdin.
You could've come to me privately.
Özel olarak konuşabilir miyim?
May I have a word?
Denise, seninle özel olarak görüşmek isteyen biri var.
There is someone who would like a word with you privately.
Barney, Robin. Sizinle derhâl özel olarak görüşmem gerek.
Barney, Robin, I need to speak with you in private immediately.
Seninle özel olarak konuşmak istiyordum.
I was hoping to speak with you privately.
Konuşmamız gerek, özel olarak.
We need to talk, in private.
Bu caddede bu dar yol yerine gidilecek 3 farklı yön var, peki şüpheli Scotty'nin özel olarak bunu seçeceğini nereden bildi?
That Avenue offers 3 different directions to head in lieu of this alleyway, so how did the unsub know Scotty was gonna choose this particular one?
Özel olarak.
In private.
Onunla özel olarak görüşmenin nedeni ne?
Why would you see him privately?
Özel olarak?
Privately?
Özel olarak konuşmak istediğinizi söylemişsiniz.
You said you wanted to speak in private.
Bunu özel olarak açmanı istiyorduk Duckie.
We wanted to save that one, Duckie, to open in private.
Sen bölmeden önce Berlin'den buraya gelen ve arkanda oturan iki beyefendiyi özel olarak görmek istemiştim.
I wanna see the two gentlemen seated behind you, who just flew here from Berlin for an intensely private meeting which you're now interrupting.
Başhekim özel olarak işe aldı.
It's the Director's special recruit.
O ana kadar, o hafta sonu düğünün şerefine özel olarak kadeh kaldırmak için alınan bir değil, iki tane 600 dolarlık viski şişesi heba olmuştu.
Mmm... So far, that weekend had been fatal for not just one... but two bottles of $ 600 scotch intended for a special wedding toast.
İçeride özel olarak konuşmalıyız.
We need to have a private chat, inside.
Özel Harekat Takimi olarak burada, yedeklerin tam merkezinde bekleyecegiz.
The Special Operations Squad will be here. Standing by in the center of the last ranks.
Ama yeni lideriniz olarak size şunun sözünü veriyorum ki bu batan gemiyi Sesh Yılbaşı Özel programının yardımıyla kurtaracağım.
But as your new leader, I promise you that I will turn this fucking sinking ship around with the help of the Sesh Christmas Special.
Ve işte cüzdanın, seni özel dedektif olarak tanımlayan bir kimlik, doğru mu?
And here's your wallet, and that identifies you as a private investigator, doesn't it?
Affedersiniz, bu soruyu özel ajan olarak mı yoksa... -... endişeli baba olarak mı soruyorsunuz?
Sorry, are you asking as a special agent or as a concerned father?
Yarı zamanlı olarak özel ders vermeye başladı.
He worked part-time as an sat tutor.
Lawton 10 yaşındayken babası ölmüş, annesi akşamları özel bir okulda temizlikçi olarak çalışıyormuş, 80'lerde okul kapanıncaya kadar.
Father died when Lawton was 10, mother worked nights as a cleaner at a private school till it closed down in the'80s.
Özel herhangi bir çocuk değil. Genel olarak çocuklar.
Not any particular child, children in general.
Bayan Dietz, özel bir durum ile kazanç elde ederek, adam öldürmekten, kocanız Dennis'i kasıtlı olarak öldürmekten tutuklusunuz.
Mrs. Dietz, you're under arrest for the willful murder of your husband, Dennis, with the special circumstance of financial gain.
Özel yetenek olarak Foofa'nın kukusunu pışpışlamak istiyorum.
I'm gonna tame Foofa's strange.
Son olarak Stan için de Rachel Maddow'ın ölümüne kadar geri sayım yapacak olan özel yapım bir saat.
And finally, for Stan, a custom Rolex with a special display that counts down the minutes until Rachel Maddow's death!
Ryan ve ben belediyede evlenmeye karar verdik ve seni de özel şahidimiz olarak istiyoruz.
Ryan and I have decided that we wanna get married at city hall, and so we want you to be our special witness.
Beni iş arkadaşları olarak görsünler istiyorum patronun kızı olduğu için özel muamele gören biri olarak değil.
I want them to see me like a co-worker, not somebody who's getting special treatment'cause she's the boss's daughter.
Satış elemanlarına göre, Büyük Ted ve Küçük Ted'in bir çeşit özel anlaşması varmış. Bu anlaşma parktan istedikleri arabayla ayrılmalarına izin veriyormuş. Hatta bir aracı başka birine tam sigortalı olarak ödünç bile verebiliyorlarmış.
According to the salespeople, Big Ted and Little Ted have some kind of special deal that allowed them to drive off the lot in any car they wanted and even give a vehicle to someone else as a loaner fully insured.