English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Ü ] / Üniformanı

Üniformanı traducir inglés

513 traducción paralela
Sanırım bana eksik gelen şey üniformanı giymemiş olman.
I think it's the uniform I miss.
- Ama üniformanı seviyorum Pascualito.
- But I like your uniform, Pascualito.
- Öbür üniformanızı hazırladım.
- I've your other uniform all laid out.
Yeni üniformanız gelir gelmez.
As soon as your new uniforms get here.
Dışarı çıktığımızda, üniformanı giyecek misin?
When we go out will you wear your uniform? Oh, no.
Donanmadan ayrıldın, üniformanı çıkardın.
Out of the navy, out of uniform.
O halde eve dön ve üniformanı çıkar.
Then go back home and get out of uniform.
- Şu kanlı üniformanın arkasına saklanmayı kes!
- What the government does... - Oh, stop hiding behind that bloody uniform of yours!
Tek üzüntüm... askeri mahkeme sonuçlanana dek üniformanızı üstünüzde taşıyacak olmanız.
My only regret is we have to keep you in uniform till a court-martial is concluded.
Yeşil üniformanın fiyatının pahalı olduğunu öğrenirler.
They learn that the price of the green uniform comes high.
Şık üniformanın üstünde kalmasını sağladım.
I've made it possible for you to stay in that precious uniform of yours.
Siz üniformanızı değiştirmelisiniz.
You boys are out of uniform.
Bak, o paçavra üniformanı buraya getirme ve onunla savaşlar kazanmayı umma.
Look, don't bring that rag of a uniform out here and expect to win battles with it.
Bana hiçbir çiftçi ayak takımı bu isimlerin ve üniformanın onursuz olduğunu söyleyemez.
No dirty range tramp can tell me there's no honor to these names and to this uniform.
Merasim üniformanı giyeceksin.
And remember to wear dress uniform.
Yeni üniformanızı sevdim.
I love your new uniform.
Beyaz üniformanı hazırladım.
I laid out your white uniform.
- Neden üniformanı çıkarttın?
- Why'd you take off your suit?
Chadwick, sanırım madalyalarınla birlikte üniformanı giysen daha etkileyici olur.
Chadwick, I think it would be much impressier if you wore your uniform with all your medals.
O üniformanın ne olduğunu biliyorum.
I know what uniform that is.
Giydiğiniz üniformanın sorumluluklarını unutmuyor musunuz peki?
aren't you forgetting that uniform?
Şu üniformanın haline bak.
And look at your uniform! It's disgraceful!
Şu giydiğin kıyafet... Bu üniformanın seni polis yaptığını mı sanıyorsun? Kurallar koyan, etrafa emirler veren, sen!
That stuff you wear, you think it's a uniform that makes you some kind of cop, laying down the law, throwing your weight around.
Gemiden dışarı adım attığım anda kendimi üniformanın içinde buldum ve orada kalmak için iyi sebeplerim vardı.
I stepped right off a boat and straight into uniform and I had a good sense to stay there.
Bana notlarını getir ve üniformanı giy.
Bring me your notes and change into your uniform.
Nihayet üniformanızı giyiyor musunuz?
Finally wearing your uniform?
Ayrıca üniformanız yanlış doktor.
And you're out of uniform, doc.
Subaylar sizin üniformanızdan giyiyordu.
The officers wore the same uniform you have on.
İstersen üniformanı ya da dilediğin ekipmanı ortaya koyabileceğini söylüyor.
He says you can bet any part of your uniform or your gear. He says... He thinks...
Oraya gidiyorsun ve üstüne beyaz üniformanı giyiyorsun...
You get on down there and you put on your white uniform...
Kep, postal ve üniformanı çıkar.
Off with cap, boots, jacket
Ayrıca sizin de eski üniformanız ile resminizi çekebilirsek minnettar kalırız.
We'd also appreciate it if we could take some pictures of you in your old uniform.
Eğer üniformanı lekelersen, askeri mahkemaye gidersin.
If you disgrace your uniform, you'll be court-martialed.
Tamam, Kanadalılar, üniformanızı lekelemeyin!
All right, Canadians, don't disgrace your uniforms!
Bence o komik üniformanın düğmelerini teker teker uçurmalıyım.
I think I just might shoot the buttons right off of that mangy uniform.
- Bu üniformanın başına bela açacağını söylemiştim.
I told you that uniform'd get you in trouble.
Karışmak istemiyorum ama üniformanı niye giymiyorsun?
I don't want to butt in, but why aren't you wearing your uniform?
- Bu senin üniforman mı?
"Is that your uniform?"
Benim meşhur yatılı öğrencim, üniforman şimdi tamamlandı.
My illustrious boarder, your uniform is now complete.
Yeni üniforman uydu mu?
Does the new uniform fit?
Hem üniforman nerede?
Hey, where's your uniform?
Peki, üniforman nerede?
Why aren't you in uniform?
Cooper, eger üniforman olsaydi, seni hücreye atardim.
Cooper, if you were in uniform, I'd lock you up.
Kaplı üniforman hiç gitmemiş, üstünde hiç pas bile yok.
And that jug is out of uniform. It ain't wearing any rust.
İyi ütülenmiş bir üniforman, Londra'da masa başı işin evinde bir karın vardı.
You had a well-pressed uniform, a staff job in London, a pretty wife back home,
- Ayrıca niye onlara katılayım ki? - Fransa senin üniforman ve tozluklarından ibaret.
France is your khakis and leggings.
Bir üniforman yok mu, Mullet?
Haven't you a uniform, Mullet?
Kıyak üniforman var, bunlara ihtiyacın yok ama daha geçen yaz aynı üniforma içinde savaşıyorduk.
With that nice uniform, you don't need these, but we fought in these same clothes last summer.
Pekala... Zırhın yok biliyorum üniforman üzerinde ama sevgilime asılmak senin işin değil.
Now, Yank I know this ain't what you call your armoury and you got on your soldier suit and all that but I don't reckon hugging my gal comes under the heading of duty.
Onun giysileride senin üniforman gibi.
He's got parts of the same uniform as you have.
Ne şans, Milos. Artık bir üniforman var.
Such luck, Milos, imagine you've got a uniform.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]