Isla traducir inglés
5,845 traducción paralela
Şüpheli bir şahısla ilgili bilgi dün gece...
A person of interest involved in last night's...
Pettifer isimli bir şahısla tanıştınız mı ya da kendisiyle irtibatınız oldu mu?
You've never met, or been contacted by, a man called Pettifer?
# Yanlışla doğruyu seçmek kadar
There's nothing much to choose
Bağışla, Lawrence.
Forgive me, Lawrence.
Bağışla beni.
Forgive me.
Bağışla beni, Tanrım.
Forgive me, god.
Bağışla beni, İsa.
Forgive me, Jesus.
Beni bağışla ama, daha iyi olmaz mıydı eğer kulüp kapatılabilseydi?
Forgive me, but wouldn't it be better if the club could be kept out of it?
Huzuru bozan davranışla ilgili yapacak bir şey yok.
Nothing to do with riotous behaviour.
Herkes, bilirsin, eşini anlayışla karşıladı. İlaçların onu olumsuz etkilemesini yani.
Everyone... you know, understood that your wife was, you know, adversely affected by her medication.
- Bunu anlayışla karşılarım.
I can see that.
... sürekli korumalarıyla dolaşır ama benimle koruman, güvenlik oyuncağın olmadan teke-tek görüşmeye korkuyorsan bunu anlayışla karşılarım.
But if you're too scared to talk to me one-on-one without your bodyguard, your little security blanket, I completely understand.
Kazayla oldu beni bağışla kızım derim.
Excuse me Darling but it hurts so badly!
Beni bağışla.
I beg your pardon.
- Beni Bağışla!
- Forgive me!
Önemli değil. Anlayışla karşılıyorum.
No, I-I understand.
Yıllar geçerken Annie Jump Cannon ve ekibi de yıldızları gözden geçirmeye her birinin tayfsal imzasına hızlıca bir bakışla kontrol edip sonra da onları yedi kategoriden birine koymaya devam ediyordu.
As the decades passed, Annie Jump Cannon and her team kept sifting the stars, checking each one's spectral signature with a fleeting glance and then dropping them into one of seven categories.
Anlayışla karşılarım.
I appreciate that.
- Seni zora soktuğum için bağışla, Reggie.
- I'm sorry it's hard on you, Reggie.
Güven sorunu yaşamanı anlayışla karşılarım ama barışmamızdan iyi bir hikâye çıkabilir. Kapılarda kuyruk oluşur.
I won't blame you for having a few trust issues but I just thought that you know, you and me burying the hatchet might be a good story, reservation at the door.
Bağışla beni aşkım.
Forgive me, my love.
Bauer'e olan güvenini paylaşmadığım için bağışla beni.
Well, you'll forgive me if I don't have your confidence in Bauer.
Karın anlayışla karşılayacaktır.
Your wife will understand.
Bağışla beni.
Save me.
Bu tip davranışla ölüme aşık atıyorsun - Diğerleride zarar vermekten dahada - korkmuş olabilir senin hatanı bilip.
You are to suffer death in such a manner - that others, warned by your example - may be the more afraid to offend.
- Kışla?
- Dormitories?
son zamanlarda iyi davranışlaırda bulunmaya başladım.
I got out recently on good behavior.
Sessizliğimizi bağışla, Marguerite.
Forgive the silence, Marguerite.
Bugün de rızkımızı ver bize ve bize karşı günah işleyenleri bağışladığımız gibi sen de bizim günahlarımızı bağışla.
Panem nostrum qotidianum da nobis hodie, et dimittimus nobis debitoribus nostris. Amen. Sanctificetur nomen tuum.
Bugün de rızkımızı ver bize ve bize karşı günah işleyenleri bağışladığımız gibi, sen de bizim günahlarımızı bağışla.
Fiat voluntas tua, sicut in caelo et in terra. Panem nostrum quotidianum da nobis hodie. Amen.
Onlar zaman olarak yüzyılın sonlarındaydı, yaptıkları bağışla yani. Eminim.
I'm fairly certain their line came to an end late last century, hence the bequest.
Beni bağışla.
Forgive me
Cehaletimi bağışla, ama araştırmada bir ilerleme kaydedildi mi?
Forgive my ignorance, but has there been any progress with research?
İnsanlar anlayışla karşılardı.
People will understand.
Bazen olay doğru ve yanlışla alakalı değildir.
Sometimes it's not a matter of right and wrong.
Beni bağışla ama ne söylemeye çalıştığını anlamıyorum.
Trying to say.
Eminim üniversite, karakolun olayla ilgili dikkat çekmek istemeyişini anlayışla karşılayacaktır.
And I'm sure that the university would appreciate CPD keeping a low profile on this one.
Mutsuzdu, anlayışla karşılamıştım.
True? She was unhappy.
Lütfen sözümü tutamadığım için beni bağışla.
Please forgive me for breaking my promise.
Barınak bütün eski köle ve kışla beslemek için onları Ben yemekhaneler donatılmış var.
I have outfitted mess halls to feed all former slaves and barracks to shelter them.
Bunu söyleyen de, eline geçen üç beş atışla, karşıdaki adamın hata yapmasını bekleyen biri.
This coming from the guy who once had a five-minute rally waiting for the other guy to screw up.
Bu açılışla ilk sayfada üç tane sahne var.
With this opening I'm gonna have three... three scenes on the first page.
Ona ebedi uykuyu bağışla Tanrım ve bırak daimi ışık üzerine parıldasın.
Eternal rest grant unto him, O Lord, and let perpetual light shine upon him.
Tanrım, lütfen günahlarımızı bağışla Bizim de diğerlerini bağışladığımız gibi
Lord, please forgive us our sins as we forgive others.
Sence Bay Selfridge böyle birden istifamızı vermemizi anlayışla karşılar mı?
Do you think Mr. Selfridge will understand us handing our notice in so suddenly?
Bağışla beni peder, günah işledim.
Bless me, Father, for I have sinned.
Suikastçıları Avusturya'nın cezalandırma çabasını Grey'in anlayışla karşılayacağına inanıyorum.
Well, I believe Grey will look sympathetically on any Austrian effort to punish the assassins.
Bu adamın harika diplomasisini alkışla ve adamlarını doğuya yönlendirmeye başla.
Applaud this man's superb diplomacy..... and then begin shifting your men to the east.
Toby'le dün konuştum zor olacağını anlayışla karşılıyor.
I've had a conversation with Toby and he understands that you'll be hard to reach for the time being.
[Tek iç ses ] Bizler, görünmez olmaya o kadar alışığız ki... [ Tek iç ses ]... tek bi bakışla,.. [ Tek iç ses]... çirkin bir insan, onu fark edene umutsuzca âşık olur.
We are so used to being invisible that an ugly person, with just a glance, can fall desperately in love.
Jasper gelmemeni anlayışla karşılar.
Jasper would understand why you stayed.