Şişe traducir inglés
8,864 traducción paralela
Tüm bunlar bittiğinde, arabamda hâlâ bir şişe şarap var.
When this is all over. I still got a bottle of wine in my car.
- Bende bir şişe su var.
- I got a bottle of water.
- Tabii, arka odada bir şişe tekila var.
Yeah, sure, I got a bottle of tequila in the back room.
Bir tane de şişe var ha!
I also have a bottle.
- Yeşil şişe.
- The green bottle.
Bir kutu.44 mermisi ve bir şişe de tonik ver.
Gimme a box of.44 skins and a bottle of that tonic water.
İki şişe olduğunu bilmiyordum.
I didn't know there were two bottles.
Yeni şişe.
Brand-new.
.. mutfak tezgahının altında bir şişe viski var. Hayır.
And there's a nice bottle of Macallan under the kitchen sink.
Son şişe Joe'da olacaktı.
Joe's got the last bottle.
Bana bir şişe su ver dediler.
I was told you might have a bottle of water.
Sekiz milyon dolarlık şişe gibi gençler.
It's, like, $ 8 million a bottle, cro-mag.
- Bir tane daha şişe açtım.
Just opened another bottle.
Neden yatak odanda koca bir şişe fenobarbital var?
Why is there a big fucking bottle of phenobarbital stashed in your bedroom?
Harge seneler önce, evlenmeden önce bir şişe almıştı.
before we were married.
- Sizinkinde iki şişe votka var mıydı?
Does yours contain two bottles of vodka?
Yarım şişe şarap sipariş ederler.
They order half a bottle of wine.
Barda içkilerini içtikten sonra, yarım şişe şarap ve... 2 bardak musluk suyu sipariş ettiler.
They left their drinks at the bar. They ordered half a bottle of wine, two glasses of tap water, and there is now a fork on the floor under their table.
- Yarım şişe.
- A half bottle.
Yarım şişe şarap.
Half a bottle of wine.
Kahrolası şişe servisi.
Fucking bottle service.
Hadi abi ya, iki şişe bir şey alacaksın, ne fark eder.
Come on, dude. Just grab two bottles of whatever.
Yanımıza 8 şişe oksijen alıp Güney Zirvesini yapmayı planlıyoruz.
We're planning of stashing, what 8 bottles of "O" over the South Summit.
Hillary Basamağı'nın zirvesinde bir şişe oksijene ihtiyacım var.
I need a bottle of gas at the top of the Hillary Step.
Hillary Basamağı'nın eteğinde bir şişe oksijen gerektiği anlaşıldı.
Understood. That you need a bottle of oxygen at the bottom of the Hillary Step.
Ang Dorjee'ye söylediğim son şey... lütfen güney zirvesine iki şişe oksijen getirmesiydi.
The last thing I said to Ang Dorjee was please bring 2 bottles of gas at the South Summit.
Ang Dorjee oraya 4 şişe saklamıştı. Harold, neredesin sen?
Ang Dorjee stashed 4 bottles there, Harold.
Birkaç Şerpa, üç şişe oksijenle geliyor.
I got some Sheapas coming up there with tea and oxygen.
Alabildiğin kadar şişe al ve garajdan antifiriz getir.
Get as many bottles as you can and some antifreeze from the garage.
Sanki bir şişe rakı içmiş ve güllerle dolu bir yatakta uyuyor gibiyim.
It's like I have drunk a bottle of anis and I am sleeping on a bed of roses.
Ve güzel bir şişe şarap açmak gibi...
And open a bottle of good wine.
Bunu duyduğuma üzüldüm, güzel bir şişe şarap almıştım.
I'm sorry to hear that. I got us a really good bottle of wine.
Neden bütün olan biteni güzel bir şişe şarap eşliğinde bana anlatmıyorsun?
Why don't you tell me all about it over a good bottle of wine?
Şişe açacağın var mı?
You have a bottle opener?
Doğru şekilde kullanılırsa şişe açacakları lastikleri kaldırıp kapı kilidi açabilirler.
Used correctly, bottle openers can jack tires and pick door locks.
Şişe yanında mı?
Do you have the bottle?
- Bir şişe Chardonnay mi?
A bottle of Chardonnay?
Neden sen ve götlek arkadaşların içeri girmiyorsunuz? onlar şişe çevirmece oynarken sen de, bütün gün Call of Duty oynarsın.
Why don't you and your dumb-ass friends move in together so you can play circle jerk while you play Call of Duty all fucking day.
Eğer kalmak. - cam şişe içinde.
You stay within the glass bottles.
Bir elinde bir şişe viski, diğer elinde aranıyor ilanı.
Bottle of whiskey in one hand, and the wanted poster in the other.
Pekâlâ, içine iki şişe Heet koydum ve akü kablosunu çektim.
All right. I put two bottles of HEET in and pulled your battery cable.
Bir şişe, başka bir şişe daha açacağım.
I was just gonna open a bottle, another bottle.
Kredimizi garantileyen çocukluk kankana şişe kaldır.
Raise a bottle to your childhood best friend who just secured our business loan.
Sınırlı derece kıyafetlerle, tutkuyla yanarken kavrulmuş mısır salatası, soslu kurutulmuş kuzu eti, bir şişe şehvetli uygun derecede baharatlandırılmış kırmızı şaraptan oluşan iki kişilik yemeğin tadını çıkarırken.
Scantily clad, burning with desire, enjoying a romantic dinner for two of roasted corn salad and seared lamb tapenade, paired perfectly with a bottle of playful, full-bodied Cabernet with just the right amount of spice.
Şişe tutuşunuza hayran kaldım.
I like the way you hold that bottle.
Şişe açaçağımı yukarıda unuttum.
I forgot my bottle opener upstairs.
Ayakkabının altına koyuyorsun ve böylece şişe de kırılmıyor.
You put the base in your shoe so the glass doesn't break.
Muhabbeti ilerletmek için bir şişe şaraptan daha iyisi olamaz.
Nothing like a... nice glass of wine to loosen up the conversation.
Futbol ona Kronik Travmatik Ensefalopati hastalığını verdi, bu hastalık da beynine 1 şişe antifriz içmesini söyledi ve öldü.
Football gave him CTE, and CTE told his brain to drink a gallon of antifreeze, and he died.
Ellerin titrerse falan kamyonda bir şişe var.
Got a bottle in the truck in case your hands get shaky.
Biliyorum biberondan icmeyi seviyorsun, ama bir sise de bana ayırır mısın?
I know you like drinking out of sippy cups, but want to split a bottle with me?