4400 traducir español
538 traducción paralela
Beachwood 7.4400.
Beechwood 7-4400.
4400 atışlık makineli tüfek cephanesine 25mm'lik fişek mi eklemek istiyorsunuz?
¿ 4400 balas de ametralladora y quiere añadir cartuchos de 25 mm?
4400 nolu modelin iki durulama ayarı var, değil mi?
La 4400 ¿ Con ciclo de lavado a doble velocidad?
4400'de önceki bölümlerde...
En el episodio anterior de "The 4400".
Yurt çapındaki protestolara rağmen İç Güvenlik, isimleri veya Amerika'da yaşayan 4400 üyelerinin adreslerini yayınlamayı reddediyor.
A pesar de las protestas de la nación, la Agencia de Seguridad Nacional rehúsa divulgar los nombres o el paradero donde viven los 4400 en USA.
Anlattığım kişi, Bay Jordan Collier geçenlerde, Hükümet'in sessizlik duvarını çiğneyerek kötü şöhrete sahip, 4400'lerden biri olduğunu afişe eden kişi.
Hablo del Sr. Jordan Collier quién recientemente quebró el silencio del Gobierno y eligió revelarse como uno de los 4400.
Yapacağım bir şey yok ama birisi, 4400'ün yüzü olmalıydı.
No tengo nada en agenda. Pero alguien tiene que humanizar a los 4400.
Çünkü, eğer Knox yapmışsa 4400 tane seri katilimiz var demektir.
Porque si es Knox, entonces significa que tenemos a un asesino en serie en los 4400.
Eğer tanıyorsanız, benim de sizler gibi 4400'den biri olduğumu biliyorsunuz.
Si es así, saben que soy uno de los 4400 al igual que Uds.
4400 üyeleri arasında filizlenen bir romantizm mi seziyorum?
¿ Detecto un pequeño romance creciendo entre los 4400?
Ama ne zaman 4400'den olduğumu öğrenseler, işler birdenbire yok oluyor.
Pero cuando se enteran que soy uno de los 4400 el trabajo desaparece.
- 4400 için olan.
- De los 4400.
"4400'ün de içinde bulunduğu şiddet devam ediyor."
La ola de violencia relacionada con los 4400 continúa.
"Kaynaklarımız, Friday Harbor cinayetleriyle kimliği açıklanmayan bir 4400 üyesi arasındaki olası ilişkinin, İç Güvenlik tarafından bu gece sorgulandığını söyledi."
Nuestras fuentes nos dicen que esta noche el Depto. Nacional de Seguridad está investigando una posible conexión entre las muertes de Friday Harbor y uno de los que regresaron.
Öncelikle, hemen şunu söyleyeyim 4400 ile ilgili vereceğiniz hiçbir bilginin sizden geldiği bilinmeyecek.
Déjeme decirle que cualquier información que nos de sobre los 4400 podrá ser rastreada hasta Ud.
- Barbara Yates'in, 4400'le ilgili haberlerinin durmasını istiyorum. - "Durmak" derken?
Quiero que Barbara deje de cubrir a los 4400. ¿ Cómo que "deje"?
"Tüm 4400 üyelerinin isimleri ve açık adreslerinin olduğu liste İnternet'e düşmüş durumda ve şimdiden 20 sitede yayınlanmakta."
Un documento que contiene los nombres y direcciones de los 4400 apareció en Internet y ahora está publicado en más de 20 sitios.
Bu yüzden dönmek istiyorsun çünkü, yeğenin 4400'ün arasında.
Porque tu sobrino es uno de los que regresaron.
Polis, 4400'den birini tutuyor.
La policía cree que es uno de los 4400.
- 4400'den biri olduğunu biliyorlar mı?
- ¿ Cómo saben que es uno de los 4400?
4400'ü içeren yüzlerce dava olacağını bildiğini sanmıyorum.
No creo que se de cuenta que probablemente habrá centenares de demandas que involucren a los 4400. Llevará años.
Kırmızı noktalar, 4400'den Amerikalı olanların nerede yaşadıklarını gösteriyor.
Los puntos rojos indican donde vivían los miembros americanos de los 4400.
- Basına göre değil, onlar "4400".
Son "Los 4400".
Bırakılmalarından 2 hafta sonra 4400 kişinin bulunduğu yer burası.
Aquí es donde están los 4400, dos semanas después de liberarlos.
Çalışanlar herkes diyor ki, o 4400 kişiden biriymiş.
El personal... Todos dicen que es uno de estas personas. De Los 4400.
Yeğenim, 4400'den biri, aynı sizin gibi.
Mi sobrino es uno de Los 4400.
4400'ün önceki bölümlerinde...
Anteriormente en The 4400...
Ülkede ihtiyacı olan bütün 4400'ler için güvenli bir cennet sunma niyetindeyim.
Intento proporcionar un refugio seguro para cualquiera de los 4400 de este país que lo necesite.
"VAHİYLER 8 : 10" "4400, Şeytan ve Komplo, dünyayı yok eder."
¿ Quién?
Kim olduğunu bilmiyorum ama 4400'lerden biri olduğumuzu bilen birisi.
No sé quien era, pero alguien sabe que somos de los 4400.
4400'ler insanlığı kurtarmak için geri yollandı ve onlara yardım etmem gerekirdi.
Los 4400 fueron regresados para salvar a la humanidad y se supone que yo los ayude.
Baldwin'in 4400'leri araştırdığı 3 ay boyunca bu bölüm bir senedir yaptığı belge karıştırma işinden çok daha fazla bilgi topladı.
En los tres meses que Baldwin estuvo investigando a los 4400 este departamento aprendió más, mucho más que en todo el año que estuvo revolviendo papeles.
Yeğeni Shawn'ın 4400'lerden biri olduğu için değil.
Eso sin mencionar que su sobrino Shawn es uno de los 4400.
Son dakika haberleri... 4400'ün çıkış noktaları açığa çıkıyor.
Ultimas noticias una revelación sobre el origen de los 4400.
Yeni yayımlanan otobiyografisinde, eski gayrimenkulcü Jordan Collier 4400'lerin, gelecekteki insanlar tarafından kaçırıldıklarını iddia etti.
En su recientemente publicada autobiografía el importantísimo antiguo agente inmobiliario Jordan Collier afirma que los 4400 fueron abducidos por humanos del futuro.
Collier'e göre, 4400'ler insanlığı tehdit eden bir felaketi önlemek için geri yollandı.
Según Collier los 4400 fueron regresados para evitar una catástrofe que amenaza la supervivencia de la humanidad.
Artık, "4400 Merkezi" olarak bilinen yerde ikinci bir emre kadar 24 saat izleme faaliyetleri devrede.
Ahora bien, respecto al llamado "Centro 4400" se efectuará una vigilancia las 24 horas hasta nuevo aviso.
4400'ü bir çeşit dine mi çevirmeye çalışıyor?
¿ Está convirtiendo a los 4400 en una especie de religión?
Collier, herkesin içindeki 4400'ü açığa çıkarabileceğini iddia ediyor.
Collier dice que puede liberar al 4400 que cualquiera lleva dentro.
4400'lerin çoğunun bu tür yetenekleri bile yok.
La mayoría de los 4400 no posee ese tipo de habilidades.
Hâlâ kamuoyuna, 4400'lerin hiç birinin, biyolojik olarak bizden bir farkı olmadığını söylüyoruz.
Le hemos estado diciendo al público que biológicamente los 4400 no son diferentes a nosotros.
Bunu tüm 4400'ler için söyleyebilirsin. Hepsi de tutarlı.
Puedes decir eso de los 4400- - Son constantes.
Tess, götürüldüğü yeri hatırlayan tek 4400.
Tess es la única 4400, que recuerda a donde se la llevaron- -
Sesimi duyduğuna biraz şaşırdı ama karantinadayken bile 4400'lerin birbirlerine destek olması gerektiğinden bahsediyordu.
Estaba un poco sorprendido de escucharme. Pero cuando estábamos en cuarentena solía decir como los 4400 deberían permanecer juntos.
Hayır, 4400 kampında kaybolanlardan biri olacaktım.
No, hubiera sido yo el que hubiera desaparecido con los demás 4400.
"Herkesin içindeki 4400'ü açığa çıkarmak" gibi saçma sapan şeyler...
Todo eso sobre "sacando al 4400 que llevamos dentro".
Kocası, Los Angeles'taki 4400 Merkezi için arsa bağışlamak istiyor.
Su esposo está dispuesto a donar bienes raíces para el centro de los 4400 en Los Angeles.
Burkhoff'un 4400 teknolojisinin babası olduğunu mu söylüyorsun yani?
¿ Estás diciendo que Burkhoff es el padre de la tecnología de los 4400?
4400'ün isimlerinin ve adreslerinin yayınlanması... Bu bir suç, Barbara!
Publicar los nombres y direcciones de los 4400 es un crimen, Barbara.
Washington, senin kelleni istiyor. - 4400 konusunda çekilmeni istiyorum.
- Quiero que dejes a los 4400.
4400 Tehlike mi?
¿ "La amenaza 4400"?