Adem traducir español
818 traducción paralela
# Adem'i hikmet sahibi yapan meyve
La fruta que tan sabio hizo a Adán
Adem'den bu yana sizi tanımıyorum ki!
¿ Por qué habría de serlo?
Adı, Adem.
¿ Quién es este él? - ¿ Quién?
Bırak şu Adem'i.
Se llama Adam.
Beddini. " Bırak şu Adem'i.
¿ Quién es tan elegante?
Durma git, şu Adem'e aşık ol.
No quise interferir.
Ama, bayan Adem olarak, nasıl örtüneceksin?
Cásate con él. Pero, como su esposa, ¿ qué vestirías?
Bu sinsi düşman, bu Adem elmayı çoktan yemiş desene!
Así que esta serpiente en el césped, este Adam... ¿ ya mordió la manzana?
Adem mi yine?
¿ Otra vez Adam?
Öpmeme izin vermezsen, adem elmanı ısırabilir miyim?
Oye, ¿ por qué no me dejas que te de un mordisco en el cuello?
Bu Adem elmasiysa, sarihumma olmus.
Si ésa es su nuez, tiene fiebre amarilla.
Adem ile Havva!
¡ Adán y Eva!
Şunu dinle. Adam diyor ki, "Kadın, adama Adem diyordu."
Escuche esto... dice que ella llamaba Adán al hombre.
- Hayır, Adem'i düşünüyorsun herhalde.
- No dormía. - Soñando con Adán, supongo.
Adem! Adem!
- ¿ Adán?
Adem.
- Adán.
Zavallı Adem'i kıskanıyorsun.
- Adán. Celoso del pobre Adán.
Kibar, zararsız Adem'i.
El amable, inofensivo Adán.
Adem.
Adán.
Otur bakalım, Adem.
- Siéntese, Adán.
- Güle güle, Adem.
- Adiós, Adán.
Adem ile Havva mı yoksa?
¿ Adán y Eva?
Senin yerinde olsam, Yargıç, Adem ve Havva'yı görmek için bile Fort Davis'e adımımı dahi atmazdım.
Si fuera usted, Juez, no pisaría Fort Davis ni para ver un milagro.
Çok eskiden Adem'in umurunda değildi
Si remontamos la historia A Adán no le importaba
Adem'le Havva geliyor.
Huevos escalfados sobre tostada.
Adem'den sonra yeni bir adam gelmedi.
Todos los hombres son iguales desde Adán.
Sanırım Adem gözlerini açıp Havva'yı görünce böyle demiş.
Creo que fue lo que dijo Adán cuando abrió los ojos y vio a Eva.
Bir yara da Adem elmasının hemen üzerinde.
Y tenía otro cardenal a nivel de la nuez.
Adem elmam bu kadar büyük değil.
- Yo no tengo una nuez así. - Cierto, Valentine.
Benim adem elmam konusunda yok.
No con mi nuez.
Benim adem elmamın böyle büyük olup olmadığını başkalarına soracağım.
A ver qué opinan ustedes, ¿ tengo yo una nuez así?
Erkeğin, Adem'den beri saygısızlık ettiği eti görüyorsun.
Ves la carne de Eva que el hombre ha profanado desde Adán.
Yaşlandığımı hissediyorum Starbuck, ve belimin büküldüğünü. Cennetten çıkarıldıktan sonra geçen yüzyılların ağırlığı altında yalpalayan Adem Baba gibiyim.
Me siento viejo, Starbuck, y vencido, como si yo fuera Adán, tambaleándose bajo el peso de los siglos.
İzin ver de adem elmamı yağlayayım.
Déjeme lubricar la manzana de Adán.
Adem ve Havva gibi...
Como Adán y Eva.
"Ipıssız bir yolda peşinden gelen dehşet ifriti bildiğinden korku ve dehşet içinde yürüyen bir adem misaliyim ben."
"Como aquel que en el camino solitario anda lleno de miedos... porque sabe que un terrible demonio... camina tras él".
Bazan merak ediyorum, acaba Adem'in boğazına duran şu elma bir tomar 50 dolarlık banknot olmasın.
A veces me pregunto si esa manzana que se atasco en la garganta de Adán no era un billete enrollado de 50 $.
Ama Adem gibi benim de en zayıf yanım Havvalar.
Como el bueno de Adán, mi debilidad son las Evas.
Adem elman ezilir.
La nuez se te hará papilla.
Sanki, Adem ve Havva'nın altında buluştuğu ağaç.
Debe ser como el árbol bajo el que Adán y Eva se conocieron.
Eserleri, Aziz Petrus Bazilikası, Sistine Şapeli Musa, Davut Heykeli Kıyamet Günü Sahnesi, Adem'in Yaratılışı ve benzerleri.
Notable por San Pedro, la capilla Sixtina, Moisés, David El ultimo juicio, la creación del mundo... y, y.
Başlangıçta sadece Kabil, Habil, Adem ve Havva varsa eğer bu fazladan kadın nerden geldi?
Si en el principio sólo existían Caín, Abel, Adán y Eva ¿ de dónde vino esta otra mujer?
Sizi "Adem" den bu yana tanımıyorum ki?
No le conozco de nada.
O Adem ben Havva olsam, yine de o dar kafalı, küçük burjuva ile evlenmem.
No me casaría con un pequeño y miope burgués, aún si él fuera Adán y yo Eva.
Adem'in de parası yoktu zaten.
Adán tampoco tiene dinero.
Denizci demiş ki, "Kadın, adama Adem diye sesleniyordu."
El marinero dijo : La mujer apodaba al hombre, Adán.
- Adem.
- Adán.
Adem ve Havva.
Adán y Eva.
Adem ve Havva!
- Sí, Adán y Eva.
Bu yüzden, zavallı Adem'e kafayı taktın.
Por eso te metes con Adán.
- Güle güle, Adem.
- Adiós, Adam.