Alevler traducir español
1,222 traducción paralela
Alevler Washington'ı sardığında, Birleşik Devletler hükümetini beni Amerika'nın efendisi ilan etmeye zorlayacağım!
Cuando Washington se incendie, haré que el gobierno de Estados Unidos me declare ¡ amo de Estados Unidos!
Bütün blok alevler içerisinde.
La manzana entera está en llamas.
Rüzgar çok hızlıydı ve var gücümle koşmama rağmen alevler bana yaklaşıyordu.
Los vientos eran fuertes y las llamas avanzaban demasiado rápido.
Bunu görmelisin. Bina alevler içinde.
Oye, Mac, ven aquí, debes ver esto.
Bina alevler içinde.
- ¿ Lo estás filmando?
Alevler içindeki binayı görmelisin.
- ¿ Lo estás filmando?
"Ben aşağıIık bir kadınsam, alevler benim canımı alsın."
"Si soy impura me destruirán" ".
Bu alevler kızım, çok parlar, az ısıtır. Daha tutuşurken sönüverir. Ne parıltısı kalır, ne sıcaklığı.
Estos relámpagos, hija, que dan más luz que calor y ambos se extinguen cuando prometen cumplirse, no debes confundir con fuego.
" Dört bir yana koşarken, alevler içinde kanlı yaşlardan görmez olmuş gözleri.
Correr descalza de acá para allá amenazando a las llamas con extinguirlas con su llanto.
Alevler bütün gece boyunca sönmedi.
El fuego ardió toda la noche.
Alevler arasında dans ettiğini görebiliyorduk.
Se le podía ver bailando entre las llamas
Ve alevler yükselip bulutları yaladı... "
Y las llamas se alzaban y rozaban las nubes... "
Bildiği bir sonraki şey, oranın alevler içinde kaldığıydı.
Antes de darse cuenta la oficina estaba en llamas.
Bütün parçacıkları, alevler içindeyken incelemelisin.
Debes examinar todas esas partículas mientras arden.
Ayako-san kitabı bulmak için çakmağını çakınca, alevler benzini tutuşturdu.
Ya sé cuál es la única y sola verdad. Lo siento por mantenerlo esperando.
Sana burnumdan alevler çıkarabildiğimi ve pantolonumun içinde 15 tane vahşi porsuk yaşadığını söylemiş miydim?
¿ Le he mencionado que mi nariz está ardiendo y que tengo a quince tejanos viviendo en mis pantalones?
Püf noktası içine çektiği alevler oluyor.
El truco es el fuego alto.
Yangın başlamıştı... ve onu adamlarımdan birinin mi yoksa kazayla mı olduğunu bilmiyorum ama... güçlü bir rüzgar vardı ve... alevler sanki bir ölüm dalgası gibi o kasabayı süpürdü.
El fuego se desató y no sé si fue uno de mis soldados, o sólo un accidente, pero había un fuerte viento y las llamas se esparcieron por toda la aldea como una ola de muerte.
Önce Y. M. C. A. şarkısını söylüyor sandım. Sonra alevler çıktı.
Creíque estaba cantando "YMCA" y ahí vi las llamas.
Yangın 5'inci bölüme sıçradı. Alt kat alevler içerisinde.
La propagación del fuego a partir de cinco años, el nivel más bajo está en llamas.
Alevler bütün gece boyunca sönmedi.
El fuego ardió toda la noche,
Alevler arasında dans ettiğini görebiliyorduk.
La vimos bailando entre las llamas,
Silahlarından çıkan alevler bütün hayvanları yakacaktır.
El fuego de sus armas nos quemará a todos.
İçimde alevler yükseliyor.
Hay fuego creciendo dentro de mí.
Alevler yükselmeden önce çıkan dumanlar var.
These are the smokes that emanate before the fires rage
Tüm orman alevler içinde.
Todo el bosque está en llamas.
Şu anda farkındamısınız bilmiyorum ama, alevler tarafından yutulabilirdiniz. Bir sandalye aldınız ve pencereyi kırdınız. İtfaiyeciler ve altınızda tente olmadan küçük kızı aldınız ve pencereden geriye doğru atladınız.
Ahora, estás por quedar envuelto en llamas, así que rompes la ventana con una silla, sin bomberos a la vista, agarras a la niña, saltas de espaldas por la ventana.
Tıpkı ağzından alevler çıkan bir ejderha gibi. Onun canına okuyacaksın.
Vas a quemarle el culo.
Bir patlama gerçekleşti, camlar kırıldı, ve alevler boy gösterdi.
Hubo una explosión, las ventanas estallaron, y luego la llamas.
ikisini de çıkarmaya çalıştım ama alevler...
- Estamos en ello, Cooper. Yo... traté de sacarlas a las dos, pero...
Yıldız Ateşi'nin kapağı açılacak ve alevler onları yakmaya başlayacak.
La Rueda del Fuego se abria. Y el fuego empezaba a consumirlos.
Karanlıktan geliyorlar, her yere alevler saçıyorlar!
Salieron de la oscuridad, ¡ demonios que salían de los fuegos de Hades!
istedigim seyse, Albay, sehirleri alevler içinde görmek!
Y lo que quiero, Coronel, ¡ es verlas arder!
Her şey alevler içindeydi
Todo en llamas.
Alevler, yakıt deposuna ulaştı.
Fuego sellado en cámara de combustible.
Alevler yaklaşıyor!
¡ Ahí viene el fuego!
Yakında dünyanız alevler içinde kaldığında, yardım için parmak kaldıracaklardır.
Prefieren ver cómo arde su mundo antes de mover un dedo para ayudarlos.
Yeşil alevler her yeri sardı.
Los espectadores notaron llamas verdes que salían de la explosión.
Alevler adeta insanları yalayıp geçmişti.
" La gente fue lamida por una legua de llamas.
O alevler içinde
Y aún arde la llama
Alman saldırıları sonucunda tahrip olan binalardan alevler yükseliyor.
" "Justo al otro lado de la ciudad, pasajeros alemanes están dejando edificios en llamas"
Bu Disney'e milyonlarca dolar zarara maal oldu ve bir kez daha, Mickey çıldırdı ve alevler saçmaya başladı.
Y, una vez mas, Mickey esta cabreado y arrojando fuego
Gotham alevler içinde kaldığında da, sen ve ben yok olacağız...
Y mientras Ciudad Gótica arde en llamas, tú y yo desapareceremos...
"Endişelenme sevgilim, Senin icin dönecegim eger ucagım Nazi'ler tarafından vurulup düsürülmezse ve yüzüm alevler yüzünden yanmazsa Willem Dafoe'nun parmaklarını kestikten sonra."
"tranquila querida, volveré a por ti". A menos que derriben los nazis mi avión, me queme la cara y quede irreconocible después de cortarle a William Dafoe los dedos. ¿ Qué te parece?
Hafızamda yanıp duran Tanrıçasal alevler karanlık değil.
. Las divinas flamas que queman mi memoria son oscuras.
Dünya alevler içinde!
¡ El mundo está en llamas!
Alevler yağmaya başladığında en güçlü olana geçer hâkimiyet!
¡ Cuando el fuego empiece a caer el más poderoso reinará!
Orada alevler seni şeytanmışçasına yalıyor John.
Las llamas te lamen como el diablo, Josh.
"Bırakın alevler benim şahidim olsun!"
"Que las llamas sean mi testigo" ".
Hepsi alevler ve acıdan oluşmaz.
No todo es llamas y dolor.
Dışarı çıkmasın alevler Bazıları sıcak sever
iQué calor hace!