Altın traducir español
63,237 traducción paralela
Mavi bayrağın altında keşfettiğim yeraltı boşluğu var.
Bajo la bandera azul está el espacio subterráneo que descubrí.
Bulunduğu yer, buz zeminin yaklaşık 30 metre altındaki büyük bir buz mağarasının içi.
La ubicación es de unos 30 metros bajo la superficie de hielo en una gran cueva de hielo.
Bu, gerçek altın.
Es oro real.
Bu, Magadha altını.
Es la moneda de oro de Magadha.
13 kasa altın var.
¡ Trece cajas de oro!
Ne kadar küresel altın rezervi olduğunu biliyor musun?
¿ Sabes cuánto es la reserva global de oro?
İçinde altın yok.
No hay oro dentro.
Plastik gibi görünebilir ama kesinlikle saf altın.
Esto parecerá plástico, pero te aseguro que es oro puro.
Ama altından kalkamayacağı bir işe bulaştığının ötesinde bir şey söyleyemem.
No puedo decir mucho, salvo que él está en problemas.
Halının altından çekildi mi?
¿ sacaron la alfombra por debajo de usted? ¿ Sin advertencia?
Buranın her santimetresini kaplamalı. 24 saat kayıt altında.
Tienen que cubrir cada centímetro de este lugar. Alimentación controlada cada 24 horas.
Cezasının sonuna gelmiş, altıncı kez içeri girmiş bir zavallı.
Seis veces perdió cumplir su condena.
Kazara döşeme tahtalarının altında bıraktığım hard diski almaya gelmiştim de.
Tan solo me pasaba para recoger el disco duro que me dejé sin querer debajo de la tarima.
Bildiğin yetişkin bir kadın altına sıçtı sadece.
- es realmente terrible. - Sí, eres una mujer adulta que se acaba de cagar encima.
Önceden kadın olan Maureen Ponderosa'nın ölümü Güney Philadelphia'yı etkisi altına aldı.
Las circunstancias que rodean la muerte de la mujer nacida como Maureen Ponderosa cautivaron el sur de Filadelfia.
Sapık herif. Kuş muş izlemiyordu, kadınların eteklerinin altına bakıyordu.
No estaba mirando a los pájaros, estaba mirando bajo faldas de mujeres.
Peki, o çocuk için yarattığın ortam yaşadığı yer, gittiği okul hepsi standartların altında.
Bueno, el ambiente que has creado para esa niña... Donde vive, la escuela a la que asiste es deficiente. Cada pedazo de ello.
Müvekkilimin bir bebeği himayesi altına almasının tek bir sebebi vardı.
Mi cliente tomó a una bebé bajo su protección, por una sola razón.
Hiçbir koşul altında yarın geceki o galanın yakınına bile gitmeyeceksin, anlaşıldı mı?
Bajo ninguna circunstancia tiene permitido acercarse a esa gala mañana por la noche. ¿ Me oyó?
Koltukların altına bakın. Tuvaletleri kontrol edin.
Revisa bajo los asientos y revisa en los baños.
Mahali kontrol altına alın.
Asegurar la escena y hacer una búsqueda minuciosa.
Sanırım sessizlik altın,
Creo que el silencio es oro.
Bu ne mi Byron? Mylene Cruz ve Soul Madonnas'ın yeni single'ı. Ve altın bir albüm olacak.
Lo que pasa, Byron es el nuevo sencillo de Mylene Cruz y las Soul Madonnas que será un álbum de oro.
Güzel, muhteşem, çekici, tatlı, nefes kesici, şaşırtıcı, sendeletici, can yakıcı, parıltılı, karamel kaplı, altın, olağanüstü, büyüleyici gözlü, ruhumun hırsızı, Boricua, karamela kraliçem.
Mi hermosa, gloriosa, fabulosa dulce, imponente, deslumbrante, impactante infartante, brillante, chocolatosa dorada, magnífica butterscotch queen me hundo en sus ojos boricuas, mi alma por un pasaje a su lado.
İnsanlar namuslarını altınla takas ediyor Ünlü olmak için, bu telepati mi?
La gente cambia su integridad Por oro Para ser una celebridad ¿ Es telepatía?
Baskı altında kalıp işlerimiz hakkında konuşmasını istemiyorum.
No quiero que lo presionen y hable de nuestra operación.
Tabakalar ayağının altından kayıyor!
¡ Las placas se mueven bajo sus pies!
Oyuncaklarını yatağın altına sakla
Oculta tus juguetes bajo la cama
Yatağın altına
Bajo la cama
Denizaltının altında.
Está bajo el submarino.
Hirsch, eğer Dow 10-4'ün altına düşerse Kelly'nin kazanacağını söylüyor.
Hirsch predice que Kelly ganará si las acciones de Dow Jones están sobre 10-4.
Bir saat bahçe iznin olacak şekilde 7 gün 23 saat kilit altında olacaksın.
Estarás encerrado 23 horas al día en la unidad de seguridad, con una hora de patio. Tres duchas semanales.
Taşın altındaydı ama... ne yapacaksın?
Fue bajo una roca, pero... Qué- - qué estás gonna- - no, usted no está gonna- - que está bien.
"Koltuklarınızın altına bakın!" Ellen'la evlenirim.
¡ Miren debajo de sus asientos! Entonces supongo que me casaría con Ellen...
Kızılderililerle ticaret yapmak, Azteklerden altın almak üzere diğer çocukları alıp nehrin aşağısındaki Kızılderili topraklarına götürmeye çalışmış.
Intentó reclutar a otros muchachos para ir río abajo hacia la India, para comerciar con los pieles rojas y llevarse el oro de los aztecas.
Sevgili James, bu sabah sana yolladığım mektup mutlu bir şekilde evli olduğum kocamın gözetimi altında yazıldı.
Querido James, la carta que te he enviado esta mañana fue escrita bajo la supervisión de mi esposo, con quien estoy felizmente casada.
Gemi artık saygıdeğer Doğu Hindistan bayrağı altında olduğu için engel olamazsınız.
Ahora lleva la bandera de la Honorable Compañía de las Indias Orientales, así que no tendréis ningún obstáculo.
Altının olduğunu biliyorum. - Bilirsin işte, birisi bir adamın ölmesini istediğinde Dolphin'e gelir. Daha yeni gemi aldın, o yüzden öde.
Sé que tienes oro... acabas de comprar un barco... así que paga.
Bu akşamın bestekârı altıncı senfonisiyle Ludwig van Beethoven.
Esta noche, interpretará la Sexta Sinfonía del compositor Ludwig van Beethoven.
Kral ile irtibat halindeyseniz büyük tehlike altındasınız demektir.
Si está en contacto con el Rey, ya está corriendo un gran peligro.
Akşam altıdan önce 49. Cadde'deki otoparka gelip aracınızı alabilirsiniz.
Vaya al depósito municipal en la 49 para reclamarlo antes de las 6 : 00 p. m.
Savaşı alt tabakadakilere taşıyacaksın yani?
¿ Y les haces la guerra a los que están más abajo?
Binanın altı kaynıyor ama.
Hay mucha actividad debajo del edificio.
Altısını da satın almış.
Acaban de comprar los seis.
Ve de P'nin onbir N artı altıyla eşdeğer olduğunu...
Y P de once N más seis es congruente...
Alt tarafı bir ateşkes. Bu savaşın sonu gelmeyecek.
No es más que un armisticio en una guerra eterna.
Pis şeylere bulaşmayız. Kızın şimdi altı albümü var.
La cuidamos, y ya tiene seis álbumes.
Annie çoktan stüdyonun kirasını, teknisyeni ve altı kişilik müzik grubunu cebinden ödedi.
Que Annie ya gastó dinero en tiempo en el estudio, ingeniero, una puta banda de seis instrumentos.
On altı ay, onların karşılaştığı şey yanında hiç bir şey.
Dieciséis meses no es nada comparado con lo que ellas están pasando.
Birkaç sınır var tabii, yaş gibi. 18 yaş ve altıyla yatmıyorum, iyi değil.
Hay algunos límites, obviamente, la edad, de 18 para abajo no es no es bueno, no es bueno.
- Altın mı o?
¿ Es eso oro?