Alâkası traducir español
874 traducción paralela
- Kızın bununla ne alâkası var?
- ¿ Qué tiene que ver ella con esto?
- Kızın bununla ne mi alâkası var?
- "¿ Qué tiene que ver ella con esto?"
Neden bir alâkası olmasın ki?
¿ Por qué no debería tener que ver con esto?
Yumurta güzeldi ama bunun konumuzla bir alâkası yok.
Un buen huevo. Pero no importa.
Bunun bana olan borcunla hiçbir alâkası yok.
Pero eso no tiene nada que ver con todo lo que me debes.
Ne alâkası var?
¿ Qué tiene que ver?
Jane'in bununla bir alâkası yokmuş ki.
¿ Sabía que su primer esposo se suicidó?
Bunun "Felçli Gaziler Derneği" ile bir alâkası yok. Bu hastane meselesi! - Size katılmıyorum.
Eso no depende de la Asociación de Veteranos Paralíticos es asunto del hospital.
Reggie'nin yaptığı şeyin bizimle hiçbir alâkası yok Stephen.
Lo que hizo no tiene nada que ver con nosotros.
Onunla bir alâkası yok.
Ya no podemos hacer nada.
Kosimerim, tüm kasabanın Giuliano ile alâkası var.
Mariscal, todo el pueblo está mezclado con Giuliano.
Pisciotta söyleyeceklerinin şu an görülmekte olan duruşmayla Portella della Ginestra'daki katliamla yakından bir alâkası var mı?
Pisciotta, ¿ son esas alegaciones relevantes para la causa que enjuiciamos, por la masacre de Portella della Ginestra?
Bunun çekip gitmekle alâkası yok! - Gerçeği istiyorum, gerçeği!
Bueno, entonces me iré de casa.
Aramanla bir alâkası yok.
No debes echarte la culpa.
- Bunun benimle ne alâkası var ki?
- ¿ Qué tiene eso que ver conmigo?
Şimdiki genç nüfusun büyük çoğunluğu kiliselerde evlenip sıradan hayatlar yaşayan ve aşkla hiç alâkası olmayan ebeveynler tarafından büyütüldü.
La mayoría de los jóvenes han sido educados por padres... que se casaron por la iglesia y llevaron una vida vulgar, una vida que no tiene nada que ver con el amor.
Fakat küçük kızım, senin evlenmenin konumuzla alâkası yok.
Niña mía... ¡ no se trata de casarse!
- Alâkası yok.
- No es eso.
Bunun roketlerle ne alâkası olduğunu anlamıyorum.
No veo que tenga que ver todo eso con los cohetes.
Bu kuralın oyun dışı kalmamla alâkası olmamalı.
La regla de no poder apostar restado.
- Dr. Flemming'le bunun ne alâkası var?
¿ Qué tiene que ver con el Dr. Flemming?
Bununla ne alâkası var?
¿ Y eso qué tiene que ver?
Kendi kendime dedim ki : "Mikolka'nın bu işle bir alâkası yoktur!"
No, no fue Mikolito.
Onun konumuzla alâkası yok.
¿ Para qué mezclarlo en esto a él?
Ne alâkası var?
Pero, no es ése el motivo.
Şimdi sırada alâkasız başka bir şey var.
Y ahora, algo totalmente diferente.
Şimdi sırada alâkasız başka bir şey var.
Y ahora pasamos a algo completamente diferente.
Şimdi sırada alâkasız başka bir şey var.
Y ahora vamos a algo completamente diferente.
Bunun şansla ne alâkası var?
¿ De qué suerte habla?
Kazaların, takiple alâkası yok.
El accidente no está relacionado.
Long Beach Polis takibiyle alâkası yok.
Policías de Long Beach en persecución :
Yaptığınızın din ile alâkası yok. Bu ; cehaletin, bugüne kadar gördüğüm en ilkel ifadesi.
Esto no es un acto de fé es la más primitiva expresión de ignorancia que haya visto.
Şekerlemelerin patlayıcılarla ne alâkası var?
¿ Qué tienen que ver con los explosivos?
- Benimle ne alâkası var?
¿ Qué tiene que ver conmigo? El hombre asesinado.
- İnatla alâkası yok!
- No es por eso.
Bununla ne alâkası var?
¿ Qué tiene que ver con esto?
İyi de, bunun bizimle alâkası ne?
¿ Qué tiene que ver eso con nosotros?
Affedersin. Benimle alâkasını tam olarak bildiğim söylenemez.
Disculpe, no sé qué tiene que ver eso conmigo.
İntikamın bununla bir alâkasını göremiyorum.
No veo qué tiene que ver la venganza con esto.
Acaba durumun sizin gibi aktivite insanların it olmasıyla alâkası olabilir mi?
¿ No sería porque ustedes son todos unos pendejos?
Spesiyalmiş! Alâkası yok!
Especial - ni hablar.
İçkinin, basketbol konusunda bildiklerimle ne alâkası var?
¿ Qué tiene que ver que beba con lo que sé de baloncesto?
Alâkası yok.
Absolutamente Ve.
Alâkası yok.
Claro que no.
Benimle bir alâkası yok.
Yo no tuve nada que ver.
Bu cinayetlerin parayla hiçbir alâkası yok. Şehire karşı girişilmiş bir intikam bu.
El dinero no es la razón, es una venganza contra la ciudad.
Uzaktan yakından alâkası bile yoktu.
No coinciden para nada.
Çünkü, benim ideallerime göre, mahkemede onu savunurken bunu bilmem tamamen alâkasızdı.
Porque para mi objetivo de representarlo en la apelación... es totalmente irrelevante.
Toplumun bununla ne alâkası var?
¿ Qué tiene que ver la sociedad con esto?
Bunun, özgür dünyada telefonu olmayan yegâne insanlar olmamızla ne alâkası var?
- Gracias, papá. - De nada.
Her şeyle alâkası var.
A eso le llamo yo aprovechar el tiempo.