English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Ama bu haksızlık

Ama bu haksızlık traducir español

245 traducción paralela
Ama bu haksızlık.
Pero no es justo.
- Ama bu haksızlık!
¡ Eso no es justo!
Ama bu haksızlık.
Pero es injusto.
Ama bu haksızlık olur.
- Pero no es justo.
- Size hayaletler var demiştim. Ama bu haksızlık. Neden o?
Dije que eran fantasmas, pero esto no es justo. ¿ Por qué él?
Ama bu haksızlık...
Injusta...
Toz ol. Ama bu haksızlık.
- No es justo...
Ama bu haksızlık, Campbell. Şuna bak!
Pero no es justo, Campbell. ¡ Mira eso!
Ama bu haksızlık.
Pero eso no es justo.
Ama bu haksızlık.
No es justo.
Ama bu haksızlık, herkes bizim hatamızmış gibi davranıyor, sanki bizi suçluyorlar.
No es justo. Todos nos miran como si fuera nuestra culpa.
Ama bu haksızlık.
Esto no es justo.
Ama bu haksızlık, o bana kötü davrandı.
No es justo. Ese tío es un maleducado.
Ama bu haksızlık.
Eso no es justo.
Ama bu haksızlık.
Pero no fue justo.
Ama bu haksızlık!
¡ No es justo!
Ama bu haksızlık!
¡ Qué injustos son!
Ama bu haksızlık.
Eso es injusto.
İkisi de ceza aldı ama bu haksızlık. Çünkü Shawn başlatmıştı.
Los dejaron en detención a los dos, lo cual es injusto.
Ama bu haksızlık, biraz da bana fırsat tanımalısın.
No es justo, ahora es mi turno.
- Ama bu haksızlık. Sen ev sahibisin.
No es justo, tú eres el anfitrión.
Ama bu haksızlık. Beni isteğimin dışında tutamazsınız.
No puede retenerme aquí contra mi voluntad.
Ama bu haksızlık.
Qué injusticia.
Kalkıp, gördüğü ilk adamı hasta mı etti? Ama bu haksızlık.
¿ Y qué hace, infectar al primer tío que ve?
Ama bu haksızlık!
Qué injusticia.
- Ama bu haksızlık olmaz mı?
Pero no sería justo.
İsterdim, Patsy, ama bu sana haksızlık olur.
Me gustaría, Patsy, pero no sería justo para ti.
Ama Michael, bu haksızlık olur.
Pero Michael, eso no es justo.
- Ama bu biraz haksızlık değil mi? - Neden?
¿ No es deshonesto elegir esa profesión?
Ama imparatorluk ve imparator dünyayı acı ve umutsuzluğa boğan saldırganlık ve köleliği devam ettirirse, dünyaya açlık ve kölelikten başka şey sunmazsa, benim kralım bu haksızlıklara karşı gelecektir.
Pero si el imperio y el emperador continúan con la agresión y la esclavitud que lleva al mundo a la agonía y desesperación, si sólo quedan cadenas y hambre, entonces mi rey vendrá a combatir dichos males.
Bu haksızlık ama.
No es justo.
Ama David'i Kıbrıs'ta bu kadar uzun tutmaları haksızlık.
No es justo hacer que David pase tanto tiempo en Chipre.
Ama bu haksızlık Bay Mushnik.
Pero no es justo.
Bize haksızlık ediyorsunuz ama bu anlaşılabilir bir durum.
Nos hacéis una injusticia, eso se sobreentendía.
Ama haksızlık hissi öznel olsa da, bu gerekliydi.
Así no se puede, así no. Pero hay que reaccionar, aunque sólo sea bajo un punto de vista personal y absolutamente subjetivo, hay que reaccionar.
Ama, bu haksızlık.
- No es justo.
- Bu haksızlık ama.
- Eso no es justo.
- Ama bu yaptığınız büyük haksızlık.
¡ Que Alá te destruya!
İnsanlar hastalıktan ölünce..... bu acımasızlık ve haksızlıktır. Ama bu gerçek bir ölümdür.
Cuando se muere por enfermedad, suena cruel e injusto pero es realmente la muerte.
Ama dinleyiniz, bu haksızlık ve sonra on dört yaşında değil.
Es injusto, no tiene 14 años.
Kadınlar bebek yüzlü erkeklere bayılıyor ama bu John'a haksızlık olur.
A las mujeres les gusta su tipo, pero no es justo para John.
Sigara yasak, evet ama çocuklar serbest. Bu biraz haksızlık değil mi?
No se puede fumar, pero permiten niños. ¿ Un poco de justicia?
Ve... evet, bu bir tür ısınma turu, bunu kabul ediyorum. Ama yine de, burda oturmakla Bob'a haksızlık ediyorum.
Es cierto que es un compromiso de prueba, pero no es justo para Bob que yo esté aquí.
Ama bu tamamen haksızlık. Bazı insanlarda bu molekülden tonlarca var. Ve diğerlerinde hemen hemen hiç yok.
Evidentemente es una inequidad completa porque hay gente que tiene montones de moléculas y hay otras que no tienen casi nada.
Bu haksızlık, sivilce çıkıyor ama bıyıklar çıkmıyor.
No es justo que me crezca un grano, pero no un bigote.
Haksızlık bu ama.
- Eso no es justo.
Ama zaman bizden çalındı... ve bu haksızlık.
Pero nos robaron el tiempo y no es justo.
Haksızlık, ama durum bu.
No es justo, pero es así.
Bu haksızlık. Beni küçük sanıyorlar, ama koca adamım.
No es justo, todo el mundo siempre piensa Soy joven, pero soy un hombre.
- Hadi ama. Bu haksızlık.
- A ver, eso es injusto.
Ama ilişkilerimizi programımıza göre ayarlamalı, haksızlık yaratarak bu avantajımızı asla kullanmamalıyız.
Sin embargo debemos ser como Clark Kent en el mundo social... y nunca usar nuestra ventaja injusta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]