Anında traducir español
10,288 traducción paralela
Bu arada sakın bunu çözmek için gidip büyü falan bulmayı deneme çünkü Gemini Meclisi'nin güçlü lideri olarak bunu da düşündüm. Olur da bir şeyler yapmaya kalkarsan ikiniz de anında ölürsünüz.
Y... por favor, no vayas buscando ninguna solución de bruja porque, como líder increíblemente poderoso de los Geminis, lo he arreglado para que si intentas burlarlo tanto tú como Elena moriréis al momento.
Krallıklar böyle kurulur, başkasının hakkını onların en zayıf anında ellerinden alarak, Francis'in tam da şimdi olduğu gibi.
Así es como nacen las dinastías, cogiendo lo que alguien tiene cuando esa persona está más débil, como Francia ahora.
- anında boğazlarımızı keserdin.
- nos cortarías el cuello al instante.
Şu an bir müşterinin yanında.
Está con una cliente ahora.
Anında dünyayı yeni ve daha iyi bir ışık içinde gördüm.
De repente, vi el mundo bajo una nueva luz, una mejor...
Daha önce gittiğimiz bir yere gidersek bizi anında bulurlar.
Si vamos a algún lugar donde hayamos estado antes, nos rastrearan en un segundo.
SVR köstebeği olan bir FBI ajanını takip edersek anında peşimize düşerler.
Rastrearemos a un agente el FBI que es un espía del SVR. Nos descubriría en un segundo.
Amerikan hükümeti mezunları anında işe alır çünkü başka yerlerde çalışmak için çok tehlikelidirler.
Los que se gradúan son contratados inmediatamente por el gobierno porque son demasiado peligrosos para trabajar en cualquier otro sitio.
Lance ile içeri girdik ve Lance ve Frank anında büyük bir kavgaya tutuştu.
Lance y yo aparecimos e inmediatamente, Lance y Frank se pusieron a discutir a gritos.
Bana şu rozetlerden verirsen olayı anında çözerim.
Deme una de esas placas, y resolveré el caso.
Tartışılır şekilde ömrümüzün en önemli anında, senin yanında kız kardeşinin yer almasını tercih etmenin bir yansıması yok.
No es algo contra mí que prefieras estar con tu hermana, en el momento más importante probablemente de nuestra vida.
Sanki zayıf anında seni kullanıyormuşum gibi hissettim ve eğer sınırı aştıysam özür dilerim.
Sentí que me estaba aprovechando del momento o algo, y yo... quería disculparme si... si crucé la línea.
Sol elmacık kemiğinde yayılan kırık izleri var. Bu da ölüm anında oluşan bir hasara işaret ediyor.
Los daños en el cigomático izquierdo parecen tener líneas de fractura radiales, lo que indica daños antemortem.
Yangın söndürücü yaralarını incelerken ölüm anında oluşmuş çok sayıda kırığa rastladım.
Mientras repasaba las lesiones causadas por el retardante del fuego, Vi abundantes fracturas perimortem.
Bir sinemaya gitsen, 800 rupi anında gider.
Quiero decir, si vamos a ver una película en el multiplex, son 800Rs.
Yaklaşan herhangi birini anında öldürürler.
Se cargarán a cualquier matón que se acerque.
A.C.T.H, dehşet anında salgılanan yüksek dozda hormon demek.
La hormona adrenocorticotrófica es segregada... por la glándula pituitaria durante momentos de terror.
Dediklerine göre kurşun, PJ'in anında ölmesinden bir milimetrelik uzaklıktaymış.
Dicen que esa bala pasó a un milímetro de donde hubiera matado a PJ instantáneamente.
Odalarının anahtarı maktulün cebinden çıktı. Yani gecenin bir anında yolları çakışmış olmalı, değil mi?
La víctima aún tenía la llave de su habitación en el bolsillo, lo que significa que en algún momento de la noche sus caminos tuvieron que cruzarse, ¿ cierto?
- Anında.
- En un santiamén.
Ben başkan olsaydım yemin töreni anında İncil'e dokunan elim daha soğumadan derhal 51. Bölge ve UFO'lara ait dosyaları nerede tutuyorlarsa oraya koşardım.
Si yo fuera el Presidente, al momento de la inauguración, mi mano todavía estaría caliente de tocar la Biblia, e inmediatamente correría a dondequiera que tengan...
Yangın anında asansörü değil merdivenleri kullanın.
EN CASO DE INCENDIO NO USE LOS ASCENSORES USE LAS ESCALERAS
Anında ne olduğunu anladım.
En el acto supe quién había sido.
Babam David ve Zoe'yi anında öldürürdü.
Mi padre habría ejecutado a David y a Zoe en un santiamén.
- Dinlemiyorsunuz ki ama. ... ama iş elini kirletmeye gelince anında...
Y dormir en una cama acogedora con su hermosa esposa, pero cuando llega el momento de ensuciarse las manos, no quiere...
Dalış anında 100 metreye gelince ateş edin.
- Sí, señor. Fuego durante la inmersión. Suelta a 100 metros.
Ivan Turing söyleseydi giderdin ama. Anında damlardın oraya. Bana gelince uyduruyorsun olur.
Si Ivan Turing te pidiera hacerlo, estarías allí en un minuto, pero yo, debo estar inventándomelo.
Bu grubu araştırmak sizi anında potansiyel bir tehdit yapacaktır.
Investigar a este grupo les colocará inmediatamente como una amenaza.
Elimden gelse anında onunla yer değiştirirdim.
Me cambiaría por él en dos segundos.
Şimdi derhal o korkunç derecede üretken herifleri anında yerine oturtacak bir şarkı yapmam lazım.
Tengo que lanzar una canción como respuesta a sus inquietantes y prolíficos culos, ahora mismo
Marigold olmasa onu anında kabul ederdim.
Lo aceptaría sin pensar si no fuera por Marigold.
Aslında ikimiz de şu an burada olmamalıydık.
Ninguno debería estar aquí ahora mismo.
Sana söylüyorum, 1,000 dolarına bahse varım ki Barbie şu an belediye binasında Eva ile daha fazla bebek yapıyor.
Te apuesto $ 1000 a que Barbie está en el ayuntamiento acostándose con Eva.
Endişelenmemiz gereke şeyler, şu an bu çatının altında yeni kraliçenin doğumu ve bu aletin yapımı.
Nuestras principales preocupaciones, ahora, están aquí, debajo de este techo : el nacimiento de la nueva reina y la construcción del dispositivo.
İçişlerindeki dedektifi öldürmeseydim şu an parmaklıklar ardında olacaktın.
Si no hubiera matado a ese detective de Asuntos Internos, ahora mismo estarías tras las rejas.
Şu an sarılmak istiyorum ama şu anda vücudum çikolatalı suflenin içinin kıvamında tam olarak. Hâlâ kafam iyi durumda.
Te daría un abrazo, pero ahora mismo, mi cuerpo tiene la integridad estructural de un soufflé de chocolate.
Normalde evet ama şu an seninle farklı bir konu hakkında konuşmam gerek.
Normalmente, sí. Pero quiero hablar contigo de otra cosa ahora mismo.
Beni aramış olabilir ve ben de ona bazı bilgileri vermiş olabilirim. Ve sonrasında o da helikoptere evet demiş olabilir çünkü şu an yolda geliyor.
Puede que me haya llamado y puede que yo le haya informado de los avances y puede que ella haya dicho sí a lo del helicóptero porque, ¡ ya viene de camino!
Onun anılarında oyuncak ayı gördüm.
He visto un osito Teddy en sus recuerdos.
Kız şu an senin ofisinde Garrison Boyd hakkında derlediğin dosyayı bana postalıyor.
Así que está en su oficina enviándome... por correo el dossier que recopiló sobre Garrison Boyd.
Şu an yapamam ama belki... Yakında bir telefon kulübesi var...
Ahora mismo no puedo mudarme, pero quizás... hay una cabina telefónica que no está lejos...
Yakında Ma'an'da görüşürüz.
Entonces, te veré pronto en Ma'an, ¿ sí?
Alkışlar içinde yürüyordum. O an o genci gördüm. Ellerinin arasında küçük bir bebek vardı.
Estaba caminando entre la gente dando apretones de manos y vi a este tipo y me estaba esperando y tenía a un bebé en brazos.
Oakton, Virginia'da ve şu an bilgisayar başında.
Es de Oakton, Virginia, y está en su ordenador ahora mismo.
İşte o an babamın bir ahmak olduğunu anladım. İkisinin arasında bir fark olduğunu düşündüğü için.
Y en ese momento, me di cuenta que mi padre era un tonto por creer que había una diferencia.
- Şu an cidden bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
Sophie.
Bu arada gerçeği söylemek için en uygun an geldi sanırım. Ben aslında NCIS'in yeni yüzü falan değilim.
Ah, por cierto, ahora probablemente sea un buen momento para mencionar... que en realidad no soy la nueva cara del NCIS.
Teğmen Wilt'in buradan ayrıldığı anla kaza yaptığı an arasında ne olduğunu bilmediğimiz bir saatlik bir boşluk var.
Así que, básicamente tenemos una hora perdida entre el momento de que la alférez Wilt se marchó de aquí y el accidente del coche.
Aslında son solüsyonu attım mı emin olamadım şu an.
De hecho Ahora no puedo recordar si acabé. es la última solución
Aslında, orada çok güzel anılarım var.
De hecho, tengo recuerdos muy felices de él.
Rüyalar, aslında anılar olabilir ama genelde bir olayı ya da bir sorunu açıklayan metaforik sembollerdir.
Bueno, los sueños pueden ser recuerdos. Pero con más frecuencia son simbólicos... expresiones simbólicas de un tema o un problema.