Aristo traducir español
194 traducción paralela
Ya da Plato, Aristo ve İsa'ya bakarsak onun bittiği yerde.
O donde terminarí si oyésemos a Platon, Aristoteles y Jesus.
Bakarsın, içimizden biri bir kitap yazar ve Aristo'nun çırağı olarak anılır!
Quizá alguno escriba un libro y se le conozca como discípulo de Aristóteles.
Aristo'dan bu yana en büyük filozof olabilir.
Flostre será un excéntrico, el mayor filósofo desde Aristóteles, pero también es un hombre.
bir 50 milyon yıl daha ve puf, Aristo olacaksın Galileo, Michelangelo, Mozart, Shakspeare.
Otros 50 milliones de años y ¡ paff! ... serás Aristóteles,... Galileo, Miguel Angel, Mozart, Shakespeare.
- Eğer yanılmıyorsam, Aristo şöyle demiş- -
Después de todo, ¿ no dijo Aristóteles...?
Ve Aristo'dan bahsetmeye başlayınca ben de odama çıkıyorum.
Y ya que comienza a citar a Aristóteles, mejor me voy a mi cuarto.
Aristo'nun yürüdüğü yerlerde yürümek istiyorum.
Quiero caminar donde caminó Aristóteles.
Bu demektir ki, Aristo tam da şu noktada ayakta durmuş olabilir.
¡ Eso significa que Aristóteles pudo haber estado parado aquí mismo!
Illia'nın Aristo'ya fazla sempati duyduğunu sanmıyorum.
No creo que Aristóteles le hubiera caído muy bien a Illia.
Aristo mu hastaydı?
¿ Aristóteles? ¿ Un pervertido?
Çünkü gelmiş geçmiş en büyük Yunan, Aristo, mantığı keşfetmişti.
Porque Aristóteles, el griego más grande de todos lo tiempos, inventó la lógica.
- Aristo...
- Aristóteles...
- Aristo!
- ¡ Aristóteles!
Ne dediği umurumda değil, Aristo'nun.
No me importa lo que dijera Aristóteles.
Socrates, Plato ve Aristo.
Sócrates, Platón y Aristóteles.
Ve benim dostum, Aristo'dur.
Y eso, amigo mío, lo dijo Aristóteles.
- Aristo ile kıyaslayınca -
Respecto a Aristóteles...
- Aristo'yu tartışmayı reddediyorum.
¡ Me niego a hablar de Aristóteles!
Kral Aristo'yu öldürüp tacını sen giyeceksin.
Matarás al rey Esón y ceñirás su corona.
Burada Aristo'nun tacını elinden alacağın yazıyor, ama Zeus'a göre zamanı geldiğinde tacı Aristo'nun çocuklardından birine bırakacaksın.
También está escrito que aunque ganes el trono de Esón, lo perderás, por orden de Zeus, a mano de un hijo de Esón.
- Aristo'nun çocuğu kalmayacak.
- Esón no tendrá hijos.
- Sen Aristo'nun kızı mısın?
- ¿ Eres la hija de Esón?
Kızkardeşi ve öldürülen babası Aristo için dua ediyor.
Por su hermana y por su padre asesinado, Esón.
Aristo prensiplerine baktığımızda, zihinde...
Desde Aristóteles conocemos el principio de que en la mente....
En azından Aristo böyle düşünüyordu.
Al menos, ésta era la opinión de Aristóteles.
" Ve yüzde 0.1'i de Aristo üzerine ders işlenirken.
Y el cero coma uno por ciento... durante los cursos sobre Aristóteles.
Şu Aristo'nun Wisconsin eyaletinde ders çizelgesinde olmasına şaşırdım.
Me sorprende que Aristóteles figure en el programa del estado de Winsconsin.
Hem yürüyüp, hem de öğrencilerine tinsel konularda ders veren Aristo'ydu.
¿ No fue Aristóteles el que acostumbraba caminar y leer alrededor del Coliseo y hablar del alma?
Kuzeyden Paris'e gelmişti. Zihni ise Aristo'nunki kadar düzdü.
Llegó desde el norte a París con una mente como la de Aristóteles.
Aristo da öyle.
Y Aristóteles...
Petrarca Aristo ile konuşacağım.
Conversaré con Petrarca... con Ariosto,
Platon ve Aristo döneminde Atina büyük bir köle nüfüsuna sahipti.
En tiempos de Platón y Aristóteles, Atenas tenía gran cantidad de esclavos.
Platon ve Aristo köle toplumunda konumlarını koruyordu.
Platón y Aristóteles estaban cómodos en una sociedad esclavista.
Ben Hegel felsefesi, Bruce Aristo felsefesi öğretiyor bu Bruce da koyun ilaçlamadan sorumlu.
Aquí Bruce enseña filosofía Aristotélica, y aquí Bruce está a cargo de la inmersión de ovejas.
Aristo, Aristo Şişeyi elinden bırakmazdı
Aristóteles, Aristóteles fue un enganchado a la botella
Platon kalede. Sokrat ön sahada. Aristo da geri defansta.
Platón en la portería, Sócrates está al frente del ataque, y Aristóteles como recuperador.
Aristo. Acragus'lu Empedocles ve yanında Democritus. İşte Arşimet.
Aristóteles, Empedokles y Deraklites, y Demokrites con ellos, aquí está Arquímedes, Sócrates, allí está, Sócrates,
Vahiy, Essenler, Aristo, Plato?
El Apocalipsis, esenios, Aristóteles, Platón?
Üstadım Aristo'ya, Yunan filozoflarına ve kendi olağanüstü, mantıklı zekasının becerilerine güveniyordu.
Mi maestro confiaba en Aristóteles, los griegos y en su sorprendente y lógica inteligencia.
En iyi Yunanca çevirmenimizdi. Tamamen Aristo'nun eserleri üzerinde çalışıyordu.
Era nuestro mejor traductor de griego y estaba dedicado a Aristóteles.
Bir Aristo uzmanı onlara göre değil.
No un especialista en Aristóteles.
Yine de, Aristo ikinci Poetika kitabını bir hakikat aracı olarak komediye adadı.
Aristóteles dedicó su segundo libro de Poética a la comedia como instrumento de verdad.
Aristo'ya, Ovid'e, Virgil'e...
Aristóteles, Ovidio, Virgilio...
Aristo'nun Poetika kitabının ikinci cildinin belki de geriye kalan tek kopyasını.
Quiero ver la que quizás sea la única copia sobreviviente del libro de Poética de Aristóteles.
- Çünkü o Aristo'nun eseri.
- Porque es de Aristóteles.
Her yıl Yunan haftası yapıyorlar ve kızlar başlarına şapka takıp Aristo ve Sokrates okuyorlar.
Leen a Platón, Aristóteles y Sócrates. Es emocionante.
Hiç Eflatun, Aristo, Sokrates isimlerini duydun mu?
¿ Alguna vez has oído hablar de Platón, Aristóteles, Sócrates?
Aristo belçikalı değildi.
Aristóteles no era belga.
Hayır, Aristo'nun da dediği gibi...
que quien desprecia el mundo, lo hace por protegerse del dolor, luego...
Aristo çok formda görünüyor.
Aristóteles, el hombre en mejor forma.
Aristo.
Aristóteles.