Asamı traducir español
210 traducción paralela
Gelin, zırhımı giydirin, verin asamı elime!
¡ Vamos! ¡ Ponme la armadura! ¡ Dame el bastón de mando!
Asamı Firavun'un önüne fırlat böylece Tanrı'nın gücünü görsün.
Arroja mi vara ante el faraón para que vea el poder de Dios.
Asamı suya uzat.
Alarga mi vara contra las aguas.
Kral olsaydım, krallığımı, asamı ve diz çökmüş tebaamı verirdim bu gece senden alacağım bir öpücük karşılığında.
Sí fuera rey, daría mi imperio, mi carroza, mi cetro, por un beso tuyo que me llevaré esta noche.
Kral olsaydım, krallığımı, asamı, diz çökmüş tebaamı sana sunardım Cosette, bakışlarını üzerimde hissedebilmek için.
Si fuera rey de reyes, daría mi imperio, mi carroza, mi cetro y mi pueblo, por una mirada tuya, Cosette.
Asamı bırak yerine!
¡ Deje ese cetro!
Ayrıca hükümdarlık asamı öperek saygı göstermek adettendir.
- ¿ Las atraen el olor corporal? - Son mortales y muy precisas.
Kitaplarımı kapatıp asamı kıracağım ve emekli olacağım.
Cerrar los libros y marcharme.
Şimdi asamı bul.
Ahora busca mi varita.
Asamı geri alabilir miyim, lütfen?
¿ Podrías devolverme mi varita, por favor?
Asamı bul.
Encuentra mi varita.
Asamın haline bak!
¡ Mira mi varita!
- Asamı ver, Tom.
– Dame mi varita, Tom.
Asamın haline bak!
¡ Mira mi varita mágica!
- Asamı ver, Tom.
- Dame mi varita, Tom.
Makinalı tüfeği aşamıyoruz. Hala taciz altındayız.
¡ La ametralladora nos tiene atrapados!
İngiliz bestekarlara karşı değilim ama kendilerini aşamıyorlar.
Nada contra compositores ingleses, pero permitirán que se vayan.
Söyleyin ona, benim de bir sopam, asam var.
Que sepa que yo cargo una vara también.
Beni asamıyacaklar, Vern.
A mí no me van a colgar, Vern.
Burayı aşamıyacağımızı ve tıpkı diğerleri gibi kucaklarına düşeceğimizi düşüneceklerdir.
Saben que no podemos escapar y piensan que nos vamos a entregar, igual que los otros.
# Sihirli asam yok
" No tengo varita mágica
Aşamıyorum.
No puedo penetrarlo.
Mesele bu. Obscured By Clouds'un vokallerindeki vurguyu aşamıyorum.
No puedo olvidarme de la semejanza en las voces de "Obscured By Clouds",
" Engelleri aşamıyordu.
"No puede vencer los obstáculos".
Sende bu kadını çok istiyorsun, ama çocuğu aşamıyorsun.
Ahora quiere acercarse a esta mujer... pero la hija no le da oportunidad.
Güvenliklerini aşamıyorum.
No he conseguido superar sus medidas de seguridad.
Haklı olsa da sistemi asla aşamıyor.
No puedes derrotar al sistema ni siquiera cuando crees tener razón.
Sinyalimiz onları aşamıyor.
Nuestras señales no pueden atravesarlos.
Sensörler alt uzay alanını aşamıyorlar.
Los sensores no pueden penetrar el campo subespacial.
Aşamıyorum - Harekat odasından Sisko'ya.
Odo, ¿ qué pasa aquí?
Tarayıcılarımız gövdelerini aşamıyor.
No las alcanzariamos.
Kıracağım asamı, gömeceğim kulaçlarca derine ve iskandil kurşununun sesinden daha derin ben...
y allí donde jamás bajó la sonda yo ahogaré mi libro...
Sorun benim.Çok utanıyorum ama sandalye konusunu aşamıyorum.
Me siento pequeño y corto sobre eso, pero no puedo soportar la silla.
Güç alanını aşamıyoruz.
No podemos atravesarla.
- Asam. Asam nerede?
- Mi varita. ¿ Dónde está mi varita?
Asam dedim!
¡ Mi varita!
Satın alacağım bir asam var.
Tengo que comprar una varita.
O benim asam.
Esa es mi varita.
Şimdi, asam, izninle.
Ahora, la varita, por favor.
Benim asam!
¡ Mi varita!
Sensörlerimiz, atmosferi aşamıyor.
Nuestros sensores no pueden penetrar la atmósfera.
Sensörlerimiz aşamıyor.
Nuestros sensores no lo penetran.
Asam seni bekliyor. Beklerken de ne sertleşiyor.
Mi cetro aguarda, duro como una roca
- Her ne ise neden bunu aşamıyorsun?
Sea lo que sea, ve a hablar con ella.
Bir dağı bile aşamıyoruz.
No podemos pasar encima de una montaña.
- Asam!
- ¡ Mi varita!
Onun hayatına benim asam.
Mi cetro por su vida.
Seviyeyi aşamıyor.
Está muy por debajo del nivel.
Aşamıyorum.
No Io puedo descifrar.
Bütün bu işaratler kişisel eşyaları olmadan doz aşamını gösteriyor.
Todos los signos de una sobredosis. Pero sin ninguna parafernalia.
Üzgünüm efendim ama sistemi buradan aşamıyorum.
Lo siento, señor. No puedo desviar el sistema localmente.