Atm traducir español
8,411 traducción paralela
- Gorilin teki göğsüme yumruk atmış gibi.
- Como si me hubiera pegado un gorila en la teta.
Ghost'a yeri mesaj atmıştır.
Se supone que un texto fantasma con un punto.
Son mesajı tanınan bir siber suçluya atmış.
Su último mensaje era para un conocido ciberdelincuente.
Duvarda koca bir delik vardı. Biri oraya amfiyi atmıştı. Orada yanında kalıp yalıtım malzemesiyle onu kapadım.
Había este gran agujero en la pared donde alguien había lanzado un amplificador, así que la metí ahí dentro, la cubrí con aislante, y limpié lo mejor que pude.
Katilimiz ayağını başka bir yerde kesip olay yerine atmış olmalı.
Nuestro asesino debió cortar su pie en otro lugar, y luego lo tiró en la escena.
İmza atmıyorum.
No doy autógrafos.
- Onu bir köprüden atmış, Dwayne.
La lanzó de un puente, Dwayne.
Tamam, az önce canlı yayınımıza tweet atmış. En az 2 milyon takipçisi var.
Vale, bueno, ha tuiteado un link a nuestro livestream, y tiene al menos dos millones de seguidores.
Kendinin ya da sevdiği birinin organa ihtiyacı olabilir, ama organların azlığı nedeniyle soruna el atmıştır.
Puede que necesite un órgano para él o un ser querido pero debido a la escasez de órganos disponibles podría estar intentando conseguirlo él mismo.
Hayır, sen bebek oldu diye mesaj atmıştın.
Pero has escrito que tenía un niño.
Affedersin, Daria mesaj atmış.
Perdona, Daria acaba de mandarme un mensaje.
Dün okula gitmek istemediklerinde DVR dahil bütün elektronik cihazlarına el koymuş ve hepsini bir bavulla ön kapıya atmış olabilirim.
Cuando se negaron a ir a la escuela ayer, pude haber empaquetado todos los objetos electrónicos, incluso el DVR, y hacerlo rodar por la puerta de entrada en una maleta.
Bunlar ortaya çıktığında onun hayatına bomba atmışım gibi oldu.
Cuando todo se fue al traste, yo tiré una especie de granada a su vida.
Dresller ve Guthrey bir fetiş internet sitesinde birbirlerine e-postalar atmış. Sitenin içeriği...
Dresller y Guthrey intercambiaron e - mails en una página web de fetichismo dedicada a, y cito...
Bir kızı öldürüp rıhtıma atmıştı.
Mató a una chica, la dejó en un muelle.
- Sanırım nabzı atmıyor.
No creo que tenga pulso.
Vera, orada yanına ilk geldiğimde belki de panik yaptığımdan öyle gelmiştir ama nabzın atmıyordu.
Sabes, Vera, cuando te vi allí, tal vez haya sido yo estando en pánico, pero... no podía encontrar tu pulso.
Sen niye atmıyorsun?
¿ Qué pasa contigo?
- En yakın ATM nerede?
¿ Dónde está el cajero automático más cercano?
AVM'nin iki güvenlik kapısı var.
ATM, dos puertas de seguridad.
Penny, Sean'la evlenince yüksek mevkiiye adım atmış bulundu.
NO MOLESTAR Penny dio un gran paso en la escala social al casarse con Sean.
O eve bir daha tek bir adım dahi atmıyorsun.
No volverás a poner un pie en esa casa de nuevo.
Telefonumu camdan atmışlardı.
Esos tipos lanzaron el mio por la ventana.
John geri adım atmıyor.
John no ha renunciado.
Dışarıdan bir uzman doktor getirilmiş ve Ray'in değerlendirmesini onaylamış. Salınması için imza atmış.
Fue contratado un especialista externo, que le realizó una evaluación a Ray, y firmó su liberación.
Size kazık atmış.
Él se aprovechó de los tuyos.
Eğer onlara yardım edersek kendimizi tehlikeye atmış oluruz.
Si los ayudamos, nos pondremos en peligro.
Neden aşağı indirip çentik atmıyoruz?
¿ Por qué no nos calmamos un poco?
6 gün boyunca çığlık atmıştı.
Gritó por seis días.
Kaptan Cook oraya demir atmıştı.
Es allí dónde desembarcó el capitán Cook.
Haydi ama, partiye ölü toprağı atmışlar zaten.
Venga. Esta fiesta está muerta.
Merrick mesaj atmış.
Escribió Merrick.
- Rengim atmış mı?
¿ No estoy algo pálido?
Beni hatırlar mısınız bilmem ama kardeşim Terry'yi içeri atmıştınız.
No sé si me recuerda, pero usted condenó a mi hermano Terry.
Bay Liu, Çarkıfelek'i izlemek istiyor. Stüdyoda bir yarışma programı. Ama Tina Harvey karavanından dışarı adım atmıyor.
El Sr. Liu quiere ver Spin Cycle, un concurso en el estudio, y Tina Harvey no saldrá de su caravana.
Dersinizi dışardan almak için bir mail atmıştım.
Le mandé un correo para asistir de oyente a sus ponencias.
O kadar fazla mesaj atmıyor.
Hace tiempo que no me escribe.
Lobide ATM vardı.
Hay un cajero en el vestíbulo.
Ve bize "ezikler" diyerek, bizi evden dışarı atmıştın!
¡ Y nos llamabas fracasados, y nos echabas de la casa!
Beni dışarı atmıştınız ve ben de yetimhaneye gitmek zorunda kalmıştım.
Me echaron y tuve que ir al orfanato.
Onları, hapishane gezegeni olan Teegeeack'e götürmüşler. Orası aslında Dünya gezegeni. Sonra bu donmuş insanları yanardağlara atmışlar.
Los llevaban volando al planeta prisión, Teegeac, que era de hecho el planeta Tierra, y los cuerpos congelados eran arrojados dentro de volcanes.
Mosmor olana kadar. Miscavige suratıma tokat atmıştı yere devirmişti, birkaç kere tekmelemişti.
Miscavige me golpeó en el rostro, me tiró al suelo y me pateó un par de veces.
Söyledikleriniz hoşuma gitti hanımefendi. Gerçekten öyle ama sizinle taraf olursak kendimizi katledilmek üzere tuzağa atmış oluruz.
Me encanta su demagogia, señora, en serio, pero si nos ponemos de su parte, arriesgamos a que nos maten a todos.
Galiba bana bir mektup atmıştı. Beni işe almak istemişti.
Puede... creo que me envió un e-mail sobre eso, quería que le contratara.
Alex vurulduğunu mesaj mı atmış?
¿ Alex me dejó un mensaje diciendo que le dispararon?
O yılan söz konusu olduğunda hiçbir şeyi riske atmıyoruz.
No vamos a tomar cualquier juego con la serpiente.
- Vay canına! - Enzo Amca bunu atmış.
El tío Enzo iba a deshacerse de ella.
Kredi kartını kullanmamış ya da ATM'den para çekmemiş.
No ha usado sus tarjetas de crédito ni ha sacado dinero de un cajero.
- Kafası atmış herifin.
Estaba enfadado.
Neden tepeniz atmıyor?
¡ ¿ Por qué no están enloqueciendo?
Hayır, atmıyorsun.
No, no vamos a hacerlo.