English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Avery

Avery traducir español

2,432 traducción paralela
- Avery, senin icin bir hastam daha var.
Avery, tengo un paciente más para ti.
Avery, bak.
Avery, Avery, mira.
Bay Avery'i burada bekleyin.
Espere aquí al señor Avery.
Bu Dancer Fitzgerald'dan Lou Avery.
Este es Lou Avery de Dancer Fitzgerald.
- Dr. Avery, biz burada çalışırken sizden biraz sessiz olmanızı isteyeceğim.
Luz, por favor. - ¡ Dr. Hunt! - Dra. Avery, voy a tener que pedirte que te alejes mientras hacemos nuestro trabajo.
Bailey hayati değerleri kötüleştiği için mi kapadı yoksa Catherine Avery galeride bağırdığı için mi?
Entonces ¿ Bailey cerró porque sus signos vitales cayeron o porque Catherine Avery estaba en la galería gritando?
- Avery'di, değil mi? Âşık olduğun adam...
Fue Avery, ¿ verdad?
- Dr. Avery, bunlarla sorununuz varsa...
Dra. Avery, si tienes cualquier problema con...
- Avery.
- Avery.
Umarım bu kırmızı halı olayı evde sürekli yaptığın bir şeydir, Avery.
- Hola. - Hola. Espero que esta alfombra roja sea algo que tuvieras por casa, Avery.
Derek'in Avery'nin parasını kazanmaması için güçlerimizi birleştirmeliyiz.
Tú y yo tenemos que unir fuerzas para que Derek no gane el dinero de Avery.
Avery parti için çiftliğini ortaya koymuş.
Tenemos problemas. Avery se lo ha jugado todo en esta fiesta.
Ben Dr. Jackson Avery.
Soy el Dr. Jackson Avery.
Hey, şu Avery denen çocuk.
Oye, ¿ qué hay sobre ese chico, Avery?
Avery ile beraber çalışıyorsun demek.
Así que... tú y Avery trabajando juntos.
"Avery'e söylemek için sabırsızlanıyorum."
"No puedo esperar a contárselo a Avery".
Harper Avery Ödül Töreni başlamak üzere.
Los premios Harper Avery nos esperan.
Harper Avery Ödülleri bu tür zihinlere verilir. Ödülü kazanan, intörn olduğu zamanlarda bile bu özelliğe sahip olduğunu bildiğim biri.
El premio Harper Avery es una celebración de eso, del tipo de mente que vi en el ganador de esta noche, incluso cuando era solo un interno.
Bayanlar ve baylar, sizlere bu yılın Harper Avery ödülünü kazanan Dr. Shane Ross'u takdim etmekten onur duyarım.
Señoras y señores, tengo el honor de presentarles al ganador del Harper Avery de este año Dr. Shane Ross.
Soyadın Avery olduğu için mi?
! ¿ Porque eres un Avery? - Disculpa...
Huzurlarınızda, eşi görülmemiş bir şekilde üst üste dördüncü kez Harper Avery ödülünü kazanan Dr. Cristina Yang.
Por favor, dad la bienvenida por cuarto año consecutivo, algo sin precedentes, a la ganadora del premio Harper Avery esta noche, la doctora Cristina Yang.
" Evet, aynı zamanda meslektaşım, yönetim kurulu üyesi ve bir Avery olan oğlunuzla çıkıyorum.
" Sí, soy una interna y salgo con su hijo, que es un compañero, un miembro de la junta y un Avery.
- Bir Avery olarak bu hastanenin yönetim kurulunda olduğunun farkındasındır.
- Eres consciente de que estás en la junta de este hospital, y de que eres un Avery.
- Dr. Avery, ben...
Dra. Avery...
Haliyle annem Stephanie'in servet avcısı biri olduğunu ve seksi kullanarak bir Avery olmaya çalıştığını düşünüyor.
Por supuesto, ahora mi madre está convencida de que Stephanie es alguna clase de cazafortunas intentando utilizar el sexo para conseguir un Avery.
Pekâlâ, şu penise bir bakalım. Dr. Avery, ilgi çekici vakalarınızdan birkaç tanesini anlatabilir misiniz?
Bien, echemos un vistazo a este pene, ¿ no? Dra. Avery, ¿ puede contarnos algunos de sus casos más interesantes?
Affedersiniz Dr. Avery. Bir dakikanız var mı?
Perdone, Dra. Avery. ¿ Tiene un momento?
- Avery.
Avery.
Bay Avery'in dediğine göre bizim birimlerden önce başkaları gelip polis olduklarını söylemişler.
El Sr. Avery... afirma que unos tipos aparecieron antes de que la policía llegara. Dijeron que eran policías.
Peki müvekkilim olan Ethan Avery'nin parmak izi bulundu mu silahta?
¿ Estaban las huellas de mi cliente Ethan Avery en el arma?
Bana müvekkilim olan Ethan Avery'nin Dr. Liam Fuller'i vahşice öldürdüğünü mü söylüyorsunuz?
Me está diciendo que mi cliente, Ethan Avery, asesinó brutalmente al Dr. Liam Fuller...
... Ethan Avery'yi ayrı ayrı... - İtiraz ediyorum.
- que fueron capaces de reconocer en una rueda de reconocimiento...
Bu bana göre sağlam bir kanıttır.
Ethan Avery. Eso cierra la puerta a la duda razonable.
Sonra da Avery davasındaki iki tanıktan biri olan Haley Myers'i vurup öldürmüş. - DNA var mı?
Después disparó y mató a Haley Myers, una de las testigos del caso contra Avery.
Çünkü şu an o tanık, Ethan Avery ile özgürlüğü arasında duran tek engel.
Porque en este momento, ella es lo único que se interpone entre Ethan Avery y su libertad.
- Ethan Avery.
Ethan Avery.
Ethan Avery şehrin öteki ucundaki bir mahkeme salonundaydı -
Ethan Avery estaba sentado en una sala al otro lado de la ciudad...
Onu öldüren kişi ; Ethan Avery.
Ethan Avery la mató.
- Bize Haley Myers'i güvenli evde öldüren kişinin Ethan Avery olduğunu söylüyor.
- Dice que Ethan Avery es el que mató a Haley Myers en el piso franco.
Ethan Avery mahkemede yanımdaydı.
Ethan Avery estaba conmigo en el juzgado.
Bu sesin sahibi de hazır olun Ethan Avery'nin kendisine ait.
Y esa voz pertenece a... ni lo imagináis... Ethan Avery en persona.
Avery tek çocukmuş.
Avery es hijo único.
Avery adına açılmış dava olmadığını söylediler.
Dicen que no hay ningún archivo sobre Avery.
Avery'nin biyogenetikte doktorası yoksa, bunu yapması imkansız.
A menos que Avery tuviera un doctorado secreto en biogenética, no tendría la capacidad de hacerlo.
Avery'nin geçmişini enine boyuna araştırdık.
Llevamos a cabo una verificación de antecedentes exhaustiva de Avery.
Avery'nin onu neden öldürdüğünü bilmiyoruz ama klonlama bir üreme teknolojisi.
Bueno, no sabemos por qué Avery le mató, pero la clonación es una tecnología reproductiva.
Avery, bir seye dikkat cekmelisin.
Yo...
Kırık olduğunu söylemiştim.
Así que, sí, yo diría que hay una rotura. - ¿ Hay noticias de los paramédicos, Avery?
- Sağlık görevlileri nerede Avery? - Birazdan burada olurlar.
- Llegarán en cualquier momento.
- Ethan Avery mi?
¿ Ethan Avery?
- Ya kendini klonladıysa.
¿ Y si Avery se clonó a sí mismo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]