Aviva traducir español
128 traducción paralela
Hindistan, insanı hayal kurmayı iten tek ülke.
India es el único lugar en la Tierra que aviva la imaginación.
Öfkeye çevirsin, azdırsın yüreğini yıkacak yerde.
Que tu pena se convierta en rabia. No apagues tu corazón, ¡ aviva su rabia!
Bobby, ateşi daha da büyült.
Aviva el fuego.
Derler ki ; yalnızlık, hafızayı canlı tutar!
Dicen que la soledad aviva la memoria.
Ateşi biraz besle, evlat.
Aviva el fuego, chico.
Unutma, sevdiklerinden ayrı kalmak onlara karşı olan duygularını arttırır.
Recuerde, la ausencia aviva el amor del ser amado.
Ya da onları unutturur.
O aviva el olvido.
Birdenbire, derede akan bir ateş gördüm rüzgar ateşi alevlendiriyordu.
De repente, Veo fuego fluyendo en el arroyo y el viento lo aviva.
Yangını başlatın.
Aviva ese fuego.
Bu aziz anneleri sevmelisin tatlım!
¡ Me encanta el Santa Ana, nena! ¡ Aviva el fuego!
Hayır, pek dikkatimi çeken bir şey olmadı.
- No, ninguna aviva mi interés.
Patron görürse ağzıma sıçar Pablo.
Si el dueño se aviva, me raja, Pablo.
Fok, fok, fok sizi zekileştirir, fok eti.
La foca, la foca, la foca, que aviva el ingenio, la carne provoca.
Kapa çeneni Teddy, gözlerini de dört aç.
Cállate, Teddy, y aviva los ojos.
Ama şüphesiz ki bu yaklaşımınız ırksal bir nefreti ve beyaz karşıtlığını tetikleyecektir.
Pero sin duda ese enfoque aviva el odio racial hacia los blancos.
- Ateşi artır.
- Aviva el fuego.
Peki Aviva, sen ne görüyorsun?
Dime, Aviva, qué ves?
Aviya, Aviva değil.
Aviya, no Aviva.
Mashinka, Aviva'dan öğren biraz.
Mashinka, aprende de Aviva.
Aviva değil.
No Aviva.
Aviva, endişelenme.
Aviva, no te preocupes.
Ateş yükseliyor, rüzgarla doğan. Yangın dünyayı parçalara ayırıyor. Çatlaklar, yer altı dünyasını ortaya çıkarıyor.
El viento aviva las llamas y el fuego horada la tierra abriendo el mundo subterráneo.
Bunu en iyi ortaya çıkaran şey de merhametinize kalmış birinin olduğunu bilmenizdir.
Nada lo aviva más que tener a alguien de rodillas.
Beni yemyeşil çayırlarda yatırır sakin suların kıyısına götürür içimi tazeler.
"Me hace descansar en verdes pastos." "Me conduce hasta la fuente. Aviva mi alma."
Ateşle ilgilen.
Aviva el fuego.
Biraz da olsa günü gün et, trajediye dönüştürme şunu.
Te aviva un poco. ¡ No conviertas esto en una tragedia!
Size her oyuncunun içine işlemiş bir şairden birkaç mısra okumak istiyorum.
Quisiera hacer el monólogo de un escritor que aviva el corazón de cada actor.
Buradayım, Aviva.
Estoy aquí, Aviva.
Sabırlı ol, Aviva.
Ten paciencia, Aviva.
Aviva, kapıyı aç.
Aviva, abre la puerta.
Bu benim dairem, Aviva.
Es mi piso, Aviva.
— Aviva.
- Aviva.
Sadece söylediğimi yap, Aviva.
Haz lo que digo, Aviva.
— Unutma Aviva kedimizi buldu.
- No olvidemos que ella encontró a Kit.
Aviva?
¿ Aviva?
— Aviva...
- Aviva...
Aviva.
Aviva.
Aviva, neler oluyor?
Aviva, ¿ qué está pasando?
Beni hayal kırıklığına uğratma, Aviva.
No me defraudes, Aviva.
Aviva neden siz de kalıyor?
¿ Por qué está Aviva en tu casa?
Evinize uğrayıp Aviva için bazı eşyalar almam sorun olur mu?
¿ Le importa que pase por su casa a recoger algunas cosas para Aviva?
Ve Phoebe, ne yaparsan yap, Aviva'yı gözünün önünden ayırma, tamam mı?
Y Phoebe, hagas lo que hagas, no pierdas de vista a Aviva, ¿ vale?
Sadece merak ettim sen ve Aviva.
Sólo por curiosidad ¿ tú y Aviva...?
Oh, aman Tanrım, Aviva.
Dios mío, Aviva.
Aviva?
¡ Aviva!
Mumlar. Aviva bir kaç mum yakmış, ve sanırım süveterim muma yapıştı.
Aviva tenía velas encendidas, y el suéter se ha acercado demasiado.
— Sonra Aviva koşarak çıktı.
- Y luego ha salido de casa corriendo.
Aviva'nın seni yaralayacağını gördüm, ve onu durdurmaya çalıştım.
Tuve la premonición de que Aviva iba a hacerte daño así que intenté pararla. Debí hacerte caso, Prue.
Aviva konusunda haklıydın.
Tenías razón en cuanto a Aviva.
- Nereye gidiyorsun, Aviva?
- ¿ Adónde vas, Aviva?
Aynaya dokun, Aviva.
Toca el espejo, Aviva.