Aç mısınız traducir español
1,866 traducción paralela
Aç mısınız, Amirim?
¿ Tiene hambre, señor? ¿ Alguien compró pizza?
Hayır yani... Aç mısınız?
No, me refiero a que- - ¿ Alguien quiere ir a comer algo?
Aç mısınız?
Yo... ¿ tienen hambre?
Değişime aç mısınız?
¿ Tiene hambre de cambios?
Aç mısınız ha? - Evet, olur.
- Sí, claro.
Aç mısınız?
chicos tenéis hambre?
Eğer iki gündür Patrick'le Hamptons'ta yelkenli ile açıldığınızı söylersen kardeşin ve benim için çok büyük bir yardım yapmış olurdun.
Seria de gran ayuda para tu hermano Patrick y para mi. si pudieras decir que pasaste los dos ultimos dias navegando con el en los Hamptons.
Bay Van Damme, açıklama yapacak mısınız?
una declaración?
Canınız acımış mıydı?
¿ Hubo dolor?
Ben sadece, kızımın acısını dindirecek birisini istiyorum.
yo sólo quiero un ser humano que le de algo a mi hija para el dolor.
Güneş taşımızı almaya çalıştınız için acımasızca cezalandırılmalısınız.
Por tratar de robarnos nuestra Piedra Solar, deben ser castigados severamente.
Bakış açımızın aynı olmasına sevindim.
Me alegra ver que estamos de acuerdo en esto.
Akşamları da açık mısınız?
¿ Abren a la noche?
Açık mısınız?
¿ Mamá, está abierto?
İnşaat sırasında açık mıydınız?
- ¿ Abrieron durante la construcción?
Bu sonuçların ürünün kullanıcıları açısından önemi ortadaydı. Özellikle, test için kullandığımız dozlar insanların normalde kullandıklarından çok daha düşük olduğu için,..
fue inmediatamente clara la enorme importancia que estos hallazgos tienen para los consumidores, especialmente porque las dosis que usamos en las pruebas era muy inferiores de las que la gente usa normalmente
Bu arada, beyler aç mısınız?
Acabo de hacer algo de sopa.
Açıklar mısınız doktor?
Tú crees que sabe más de lo que dice.
Bir grup gençle birlikte bir mürettebatın içinde olmak müthiş çünkü bir takım kuruyorsunuz ve size sürekli ne yapacağınızı söyleyen bir grup insanla denize açılmakla kalmıyor aynı zamanda bunun parçası olduğunuzu ve bu yarışı kazanma şansımız olduğunu hissediyorsunuz.
Estar en una tripulación con un montón de chicos es lo mejor que hay, porque creas un verdadero equipo y no solo estás navegando con un montón de tipos que te dicen qué hacer todo el tiempo, sino que sientes que eres parte de eso y siento que tenemos una oportunidad de hacerlo muy bien en esta carrera.
Sırf aç olduğumuz için hayatımızın en berbat yemeğini yiyeceğiz ve sonra sekiz saat bir şey yemeyeceğiz.
Comeremos la peor comida que hayamos comido solo porque tenemos hambre, y no comeremos otra cosa por ocho horas.
Açık mısınız?
¿ Está abierto?
Siz ikiniz zahmet olmazsa neden onunla konuşacağını açıklar mısınız?
¿ Alguno de ustedes puede explicar... por qué él va a hablar con ella?
Zahmet edip açıklar mısınız?
¿ Puede explicar eso?
Tamamen acısız bir işlem için hastayı uyutmanın özel bir nedeni var mı?
¿ Hay alguna razón en particular por la que decidiese sedar a un paciente para un procedimiento...
Havalandırma sistemi çöktü. Cortese sokağındaki 34 öğrencimiz okul otobüsünde yer olmadığı için geride bırakılmış. Yüce tanrım, o çocukların çaresine bakmamız lazım.
el sistema ac esta mal tenemos a 34 estudiantes que no estan abandonados porque no habia espacion en el camion de la escuela bueno señor, tenemos que conseguir a los alumnos abandonados.
- Neden söz ettiğini bana siz açıklar mısınız?
Quiere decirme de que me está hablando?
O zaman niye çalışma odamda bu zırhı bulduğumu açıklar mısın?
Encontré esta "armadura"?
Bugün bizim aldığımız tasavvur edilemez haberleri alan her ailenin acısını paylaşıyorum.
Siento el mismo dolor por todas las familias que han recibido la misma inimaginable noticia que nosotros hemos recibido hoy.
Halkımızın çoğu adam yerine konulmadıkları için öldü. Onların acısını küçümseyemem.
Demasiadas personas como nosotros han muerto siendo tratados como negros para que menosprecie su sufrimiento.
Efendim bu stratejik planda güvensizim Bana neden bu düşman şehri M1 Tankları ve Amtracts'lar varken teneke gibi Humvee'lerle ele geçiriyor olduğumuzu açıklar mısınız?
Señor, para aumentar mi desconfianza en el plan de estrategia, ¿ podría explicarme por qué vamos a entrar en esta ciudad hostil en Humvees de latón, mientras los tanques M-1, LAV y anfibios pasan de largo?
Doktor Martin, durumu açıklar mısınız?
Dra. Martin. ¿ Nos lo va a explicar?
Böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini bize açıklar mısınız?
¿ Puede explicarnos cómo tal cosa es posible?
Şimdi, siz açıklamaları okuduktan sonra bütün sorularınızı cevaplamaktan memnun olacağım ama şimdilik, neden lobiye geri dönüp sıcak çikolatalarımızı almıyoruz çünkü burası birazdan bayağı soğuyacak.
Ahora me encantará responder a todas sus preguntas. Una vez que hayan leído el informe, pero por ahora... ¿ Por qué no vamos todos al vestíbulo donde nos espera una taza de chocolate caliente?
Lütfen ona durumu açıklar mısınız?
¿ Podría explicarle la situación, por favor?
Daha sonra açıklarım, ama kaçmaya çalışmamalısınız.
Lo explicaré más tarde, pero no intenteis escapar.
Sanırım açık bir cam aramalısınız.
Creo que podrías buscar una ventana abierta.
Elbiseleriyle ne yaptığını açıklar mısınız?
¿ Puede explicar qué hace con su ropa?
Yüzüme baka baka beni nasıl sırtımdan bıçakladığınızı mı açıklayacaksınız?
Explicar cómo me apuñalasteis en la espalda derechos a mi cara?
Ve şimdi sizlerden tek istediğim kızımızın acısını yaşayabilmemiz için bize bir süre müsaade etmeniz.
Ahora me gustaría pedirles a todos ustedes que nos den un poco de tiempo espacio y privacidad para llorar a nuestra hija.
Jessica Meier Cardeira ile olan ilişkinizi açıklar mısınız?
Explíquenos la naturaleza de su relación con Jessica Meier-Cardeira.
Büyük bir saldırının acısını yaşadık ve acılarımız hala taze.
Sufrimos un gran ataque y las emociones están en alta.
Kızımın hissettiği acının aynısını hissetmek istedim.
Yo quería sentir el mismo dolor que sentía mi hija.
Mapple menünüzü açıp merhamet tuşuna basamaz mısınız?
¿ No puede abrir el menú de Mapple y hacer clic en la "barra de compasión"?
Kırmızı şarabın çişimi yaparken pıtışımı acıttığını biliyorsun.
Sabes que el vino tinto hace que me duela al orinar.
- Peki bu işin ne olduğunu açıklar mısınız?
¿ Y podría explicarme la naturaleza de esos negocios?
Bu geleneksel kurumların anlayışımız ve bakış açımızın şekillenmesindeki büyük etkisi aşikardır.
Es ovbia, la influencia profunda que tienen estas estructuras tradicionalizadas en moldear nuestras perspectivas y entendimientos.
Birini iyileştirmek avuçlarımızın içini kullanarak o kişinin kalbine ulaşmak olduğundan yarasının acısını da kalbinin acısını da anlayabilirim.
La "colocación de las manos" te permite sentir el alma de una persona a través de las palmas de tus manos. Así que puedo sentir el dolor de tu corazón tanto como tus heridas físicas.
Bu olaya, yoğun hayatlarınızdan zaman ayırdığınız için size minnettarım. Chosun'nun ilk hanının görkemli açılışı için burada toplandık.
Estoy muy agradecido de que todos se tomen el tiempo dentro de su ocupada vida... para venir a asistir a la ceremonia inaugural de la primera posada de Chosun.
Sürekli o şeye basıyor, Bense sana sürekli oyunu nasıl oynayacağımızı anlatmaya çalışıyorum ve açıkça sen oynamanın en iyi yolunu anlamadın ve bende kapatıyorum.
Ella me suena, trato de explicarte cómo jugar porque no sabes la mejor manera y me estoy apagando.
Bakar mısınız, lütfen. Açın.
¡ Disculpe por favor, abra la puerta!
Umuma açıklanacak bir beyanatın altına imza atar mısınız?
Hay alguna declaración pública ¿ que estaría dispuesto a dar para contribuir?