Aşıksın traducir español
998 traducción paralela
"Irene, benim için bunu yaptın ~ bana aşıksın!"
Irene, hizo eso por mí... ¡ me ama!
"O yalan söylediğini düşünecek, çünkü sen bana aşıksın."
Él creerá que usted mintió porque me ama a mí.
- O halde aşıksınız?
- Entonces, ¿ estás enamorada?
- Bu adama aşıksınız.
Usted está enamorada de ese hombre.
Ekselansları, Kont Alexei'ye aşıksın, değil mi?
Estás enamorada de Su Excelencia, el Conde Alexei, ¿ no es cierto?
Ona bu kadar çok mu aşıksın?
¿ Esta tan enamorada de el?
Anladım, aşıksın?
Ya veo, estás enamorada, ¿ eh?
Güzel bir kıza aşıksın ama evlenecek kadar para kazanamıyorsun.
Loco de amor por una chica y no ganas dinero para casarte.
- Aşıksınız, değil mi?
- Está enamorada, ¿ verdad?
- Demek aşıksın, ha futbolcu?
- ¿ Está lleno de amor, futbolista?
Ona aşıksın değil mi?
Está enamorado de ella, ¿ no es así?
Aşıksınız!
¡ De que estáis enamorada!
O halde bana aşıksınız. Değil mi?
Entonces me amáis, ¿ verdad?
Demek, trenine aşıksın.
Tú la amas... ¿ eh?
Aşıksın ha?
Enamorada, ¿ eh?
Evet, tabii aşıksın.
Sí, por supuesto.
Lois'e aşıksın, biliyorum. Ama böyle küçümseyici sözler söyleme.
Sé que te gusta Lois pero no hagas bromas como ésa.
- Ona mı aşıksınız?
- ¿ Está enamorada de él?
- Sen bu herife aşıksın, değil mi?
- Quieres a ese tipo, ¿ verdad?
Gerçekten aşıksın.
De veras es serio.
Üzgünüm, ama bu işler böyle. Hala o kıza aşıksın.
Lo siento, pero sigues enamorado de esa chica.
- Ve sen de ona aşıksın, değil mi?
- Y porque estás encaprichado. - No.
Abe, bu nehire aşıksın değil mi?
Abe, adoras ese río, ¿ verdad?
Birbirinize delicesine aşıksınız.
Vosotros estais enamorados el uno del otro.
Sen de bana o kadar aşıksın ki saçımın tek bir teline zırh levhaları satmaya hazırsın.
- Y usted está tan loca por mí... que vendería el blindaje por un mechón de mis cabellos.
Ona aşıksın değil mi?
Estás enamorado de ella, ¿ verdad?
Bana aşıksın, değil mi?
¿ No estás enamorada de mí?
Oldukça normalsin, iyi ve dürüst bir Amerikalı olan bana Oliver Reed'e aşıksın.
Eres normal, estás enamorada de mí, Oliver Reed, un buen americano.
- Irena var, ona aşıksın.
- Está Irena, y la amas a ella.
Aşıksın biliyorum ama, ondan kurtarana kadar bunu unut.
- Ya sé que estás enamorado... pero espera hasta que la alejemos de él.
Zaten muhtemelen ona aşıksın veya olmak üzeresindir. Söylerim efendim.
Que está enamorado de ella o algo parecido.
Çok fazla aşıksın değil mi?
Usted está muy enamorada, ¿ verdad?
David'e aşıksın.
Estas enamorada de David.
- Hala bana aşıksın.
- Aún me quieres.
Anlaşılan, ona sırılsıklam aşıksın.
¡ La debes amar mucho!
Bu şeye aşıksın diye mi?
¿ Porque estás enamorado de esto?
Sanırım aşıksın.
Supongo que estás enamorado.
- Ona aşıksın.
- Y usted se enamoró.
Belkide ona aşıksın diye düşündüm
Pensé que quizá estuvieras enamorada.
İç karartıcı veya değil, sen, Richard'a aşıksın.
Deprimente o no, estas enamorada de Richard Nugent.
Sorun şu ki, sen Margaret'e aşıksın.
Su problema es que quiere a Margaret.
Bana aşıksın sen.
Estás enamorado de mí.
Başka birine mi aşıksın?
¿ Hay algún otro?
- Johannes'e mi aşıksın?
- ¿ Amas a Johannes?
# Aşıksın acılar içinde.
Estás enamorado del dolor.
David'e aşıksın, değil mi?
Estás enamorada de David, ¿ verdad?
Çünkü Dr. Kik'e aşıksınız. Bu yüzden.
Es porque está enamorada del Dr. Kik.
- Ancak aşıksın.
Pero estará enamorada.
Sevgili kızım aşık bir kadın için bile mantıksız işler peşindesin.
Querida, incluso a una mujer enamorada... Ie tiene que parecer un poco irrazonable.
Hala mı ona aşıksın yoksa?
¿ Qué es lo que ocurre que yo no entiendo?
Sen ve Zhang abi birbirinize aşıksınız, değil mi?
El hermano mayor Zhang y tú estáis enamorados, ¿ no?